Scorsese’den Kieslowski’ye İstanbul Modern’de konumuz ‘Kırmızı’
Yönetmen Martin Scorsese 3D filmlerin ve yeni teknolojik tekniklerin içeriğin önüne geçmesinden endişeli. 2011'de kendisi de üç boyutlu 'Hugo' filmini çeken yönetmen o zamanlar bu deneyimin özgürleştirici olduğunu söylemişti.
İlk film yapımcıları Lumière Kardeşler’den bugüne sinemanın teknolojiyle ilişkisi devam ediyor. 2000’lerin başından itibaren popülerliği artan 3D gösterimlerin yanı sıra günümüzde hareketli koltuklar, su, rüzgar ve koku efektleriyle gerçeğe yakın deneyim sunan 4DX gösterimler de sinema izleyicisine sunuluyor.
Ancak yönetmen Scorsese bu tekniklerin filmlerin kalitesini düşürmesinden endişeli. BBC Radio 4’ün Today programına konuşan Scorsese en büyük endişesinin bu tekniklerin izleyicileri filmin içeriğinden uzaklaştırması olduğunu söyledi:
“Bir filmin bir projeksiyondan daha fazlasına, etrafta zıplayan sandalyelere, bazı kokulara veya ekrandaki görüntünün yanı sıra daha teknik unsurlara ihtiyacı varsa, bunlar olmadan o filmin nasıl görüneceği konusunda endişelenirim.”
‘The Wolf of Wall Street’, ‘Goodfellas’ ve ‘Taksi Şoförü’ gibi unutulmaz filmlerin yönetmeni Scorsese 1967 tarihli ‘Kapımı Çalan Kim/Who’s That Knocking at My Door’ filmiyle başlayan kariyerine hiç ara vermedi. Durmadan üretti, kült filmlere imza attı. Yaşayan en önemli yönetmenlerden biri olarak kabul ediliyor. Ve şimdi endişelerini dile getirmesine rağmen 2010 yılında kendisi de 3D kamera kullanarak ‘Hugo’ isimli bir film çekti. O zamanlar bu tekniği ve deneyimi “özgürleştirici” olarak anlatmıştı:
“Renkli filmler içinde benzer bir süreç yaşanmıştı ama artık tüm filmler renkli. Anlatılamayacak bir şey de değil. Her film bu teknolojiyle çekilebilir. Sadece fantastik filmlerde kullanılacak diye bir şey yok.”
Scorsese şu sıralar 2024 Oscar Ödülleri’nde 10 dalda adaylık kazanan ‘Dolunay Katilleri’ ile gündemde. En iyi yönetmen kategorisine de aday gösterilen film geceden kaç ödülle ayrılacak bekleyip göreceğiz.