Hümanizm ve Aydınlanma Avrupa'yı Avrupa yapan iki değer olarak sürekli karşımıza çıkıyor. Avrupa tarihi üzerine yedi ciltlik bir kapsamlı çalışma hazırlayan tarihçi Hamish Scott serinin dördüncü cildinde bu fikirlerin izini sürüyor.
Avrupa nedir? Avrupa nerede başlar, nerede biter? Avrupalı kime denir? Bunlar gibi sorulara cevap arayan ya da belirli bir çerçeve içinde yanıt üreten fikirler yüzyıllardır tartışılıyor. Farklı cevapları olan böylesi karmaşık sorular haliyle büyük bir külliyatın da ortaya çıkmasına vesile oldu. Umberto Eco, Peter Burke, Jacques le Goff, Fernand Braudel ve Eric Hobsbawm gibi önemli entelektüeller tarihsel süreçlere sadık kalarak bu gibi sorulara belirli bir sistematiğin içinde cevaplar üreten önemli kitaplar kaleme aldı. Bunu yapan bir isim daha var; Hamish Scott.
2022’de hayatını kaybeden İskoç tarihçi Hamish Scott 76 yıllık ömrüne pek çok tarih çalışması sığdırmıştı. İngiliz dış politikasından despotik aydınlanmaya kadar farklı konu ve kavramların tarihsel süreçlerini anlatan çalışmalarının yanı sıra Scott’ı öne çıkaran bir çalışması daha vardı. Bir çalışması desek de bu aslında iki ciltten oluşan ve Oxford Üniversitesi’nin yayınladığı ‘Erken Modern Avrupa Tarihi’ serisiydi. 2015’te yayınlanan ve 1350-1750 yıllarını kapsayan bu derinlikli çalışma yedi cilt halinde bir süredir Türk okurla da buluşuyor. Tarihçi Scott’un editörlüğünü üstlendiği kitapta farklı tarihçilerin de yazıları yer alıyor. İlk cildi Ekim 2022’de yayınlanan kitabın kasım ayında dördüncü cildi de Vakıfbank Kültür Yayınları tarafından yayınlandı.
Dört cildinin de çevirisinde İsmail Hakkı Yılmaz’ın imzası bulunan bu önemli serinin yayınlanan dördüncü cildi ‘Düşünce, Sanat ve Kültür’ alt başlığıyla yayınlandı. Avrupa’nın ve tabii dünyanın da büyük bir dönüşüm içine girdiği bu dönemde; matbaa bulunmuş, Rönesans hareketiyle Avrupa zihinsel bir dönüşüm yaşamaya başlamış, coğrafi keşiflerle de gelecekte büyük bir zenginliği beraberinde getirecek ilk sömürgecilik hareketleri başlamıştı. Bu büyük dönüşümün politik, ekonomik ve toplumsal izlerini süren ‘Erken Modern Avrupa Tarihi’ serisinin dördüncü cildi Aydınlanma ve Hümanizm gibi fikirlerin hem Avrupalıları hem de kültür sanatı nasıl etkilediğine de odaklanıyor.
‘Düşünce, Sanat ve Kültür’ alt başlığıyla çıkan kitap daha ilk sayfalarında “Hümanizm nedir” sorusuna cevap arıyor. Kitap daha Hümanizm ve Aydınlanma ışığında yaşanan bilimsel devrime de önemli bir yer açıyor. Avrupa’nın özellikle Rönesans ile birlikte yaşamaya başladığı bu büyük dönüşümün elbette gündelik yaşantıda da etkileri görülüyordu. Pek de hızlı olmasa da kadınların kamusal alanda daha görünür olmaları bu büyük dönüşümün de parçalarından biri olarak kabul ediliyor.
Kitabın üstünde en çok durduğu konulardan biri de müzik. Zira bahsi geçen dönem İtalya’da notaların kullanılmaya başlanması sonrası dönemde bu sanat dalının dönüşümüne de ışık tutuyor. Dini olmayan müziklerin de çoksesli orkestralarda yer almaya başlaması gelecekteki büyük değişimin habercisi olacaktı. Bu değişim barok müzik ve operayla tarih kitaplarında yerini alacaktı. Bu dönemin “konser izleyicisi” kavramının da ortaya ilk çıktığı yerlerden biri olduğunu hatırlatalım.
Yazının en başında bahsettiğimiz Avrupa’yı Avrupa yapan unsurlardan biri kuşkusuz Aydınlanma. Türkiye’yi de 19. yüzyılın özellikle Batılılaşma hareketlerinin yaygınlık kazandığı bir kavram. Öyle ki 1908’de Meşrutiyet ilân eden İttihat ve Terakki’nin adı dahi Aydınlanmacı ve Pozitivist bakış açısının ürünü. İlk cildinde ‘Erken Modern Avrupa Tarihi’nin Esasları’ üstünde duran kitap ikinci cildinde de toplumsal dönüşüme odaklanmıştı. Serinin üçüncü cildiyse o dönemde yavaş yavaş etkisini yitirmeye başlayan kilisenin bir nevi popülaritesini yitirdiği süreci ele alıyor.
Bu dört yüzyıllık çalkantılı döneme dair bilgilerini artırmak ancak bunu yaparken akademik dille yazılmış metinlere de hapsolmak istemeyen okurların kitaplığında olması gereken bu serinin kalan üç cildi de gelecek aylarda yayınlanacak.