Yıldızların fotoğrafçısı Annie Leibovitz bu kez sıradan insanların evlerine gitti ve aile portreleri çekti.
Vogue, Vanity Fair gibi dergiler için ünlüleri fotoğraflayan, pek çok ikonik portrede imzası bulunan ABD’li fotoğrafçı Annie Leibovitz bu kez evlere konuk oldu, aile portreleri için makinesini eline aldı.
Ikea işbirliğiyle hayata geçen “Evde Yaşam” adlı projede yıldızların portreleri ve popüler kültürün ikonik karelerinde imzası bulunan Leibovitz evlerinde ailelerin fotoğraflarını çekti. Ancak söz konusu Leibovitz olunca aile kavramı da sıradanlıktan kurtulmuş oldu.
Sanatçı yedi ülke gezerek 25 kareden oluşan farklı aile portrelerine imza attı. Paris Moda Haftası’nda sergilenen fotoğraflar arasında üç ebeveyn ve bir çocuktan oluşan aile de var, eşini kaybettikten sonra genç bir çiftle evini paylaşan yaşlı bir kadın, komün hayatı yaşayan aileler de.
Raul (sağda) ve kız arkadaşı Jessica ve büyükannesi Rosie ile ABD Kaliforniya’da yaşıyor
Çektiği fotoğrafların tamamen insanların hayatıyla ilgili olduğunu söyleyen Leibovitz “İnsanların hayatlarına girmek çok duygusal ve güçlü bir deneyimdi” diyor.
İşi nedeniyle çoğunlukla zengin ve ünlü hayatlara karışmaya alışık olan sanatçı fotoğraflarına konu olan insanların yıldız olup olmamasına göre yaklaşımının değişmediğini vurguluyor: “Fotoğrafını çektiklerimi daha önemli ya da önemsiz diye ayırt etmiyorum. Bu bir tür lanet gibi aslında, her işi aynı yoğunlukta yapıyoruz.”
İsveç’te yaşayan Orre ailesinde bir çocuk üç ebeveyn var
Aile portrelerinin yanında, hikayelerine ve ev hayatlarına da yer veriyor sanatçı. İsveç’te yaşayan Cal Orre ve ailesi projede yer alan isimlerden. Stockholm’de yaşayan Orre ve iki partneri birlikte çocuk büyütüyor. Ev hayatlarını bir ölçüde sıradan olarak tanımlayan Orre “Ancak farklı bir tarafı da var, çünkü biz birlikte yaşamaya ve çocuk sahibi olmaya karar veren üç kişiyiz. Aynı zamanda poligamız, bu da başka ilişkilerimiz olduğu anlamına geliyor.”
Çocukları Rio’nun hayatlarının merkezinde olduğunu anlatan Orre ebeveynlikle ilgili yapılandırılmış bir yaklaşım benimsediklerini söylüyor. Her hafta içlerinden biri Rio’nun bakımının ana sorumlusu olarak belirleniyor: “Benim haftam değilse istediğimi yapmakta özgürüm. Akşamımı evde ailemle de geçirebilirim ama önden plan yapmadan dışarıda arkadaşlarımla buluşmayı ya da spora gitmeyi de tercih edebilirim.”
Peki bu yaşam tarzlarıyla çevreden nasıl tepkiler alıyorlar? Nadiren olumsuz yorumlar duyduklarını anlatan Orre en sık karşılaştıkları tepkinin kıskançlık olduğunu söylüyor. Üç ebeveynin çocuğun sorumluluğunu paylaşması, kendine ya da yakınlarına yeterince zaman ayıramayan iki ebeveynli aileler için rüya gibi olsa gerek.
Ailesiyle birlikte Galler’de yaşayan Francois (solda) Annie Leibovitz’in fotoğraflarını çekmek istediğini duyduğunda bunun dolandırıcılık olduğunu sanmış
Annie Leibovitz gibi bir fotoğrafçının evinize gelip sizi fotoğraflaması nasıl bir duygudur merak edenler için de yanıt Galler’deki yosun ve kabuklu deniz ürünleri çiftliğinde fotoğraflanan Francois’dan geliyor: “Dürüst olmak gerekirse Annie ile tanışana kadar bunun çok detaylı planlanmış bir dolandırıcılık olduğunu düşünmüştüm. Gerçek gibi gelmedi. Neden Annie Leibovitz buraya gelip fotoğraflarımızı çeksin ki? Kendimi bildim bileli hayranıyım. Mükemmel bir iş oldu.”
1970’te Rolling Stones dergisinde fotoğrafçılığa başlayan Leibovitz’in öldürülmeden saatler önce John Lennon ve eşi Yoko Ono’yu fotoğrafladığı kare en ünlü işlerinden biri.
Fotoğrafların tamamını buradan görebilirsiniz.