Kuzey Ege seyahatinde yemek yolda başladı. Edremit'te kapısında kuyruk olan Lokanta Bahar'ın kurucusu Ekrem şefin ve birlikte çalıştığı kadınların özeni her yere sinmiş. Ayvalık'taki Bi Meyhane'nin mezeleri klasik ve modern yorumlarla leziz.
Bir Ayvalık seyahati için çıktım yola. En sevdiğim bölgelerden biridir Kuzey Ege ve en sevdiğim yerlerden biridir Ayvalık. Aslında yazdan çok ilk ve son baharlarını severim. İlkbaharın sebzelerini ve yaza merhabasını; sonbaharın da havasını, sezona vedasını…
Bu yaz nereye gitsem sezonun oldukça zayıf geçtiğini duydum. Ayvalık’ta da farklı bir durum yok. Esnaf genel olarak şikayetçi. Bildiğim ve sevdiğim birkaç restoranda yedim veya ziyaret ettim. Cunda’da olsun, Ayvalık merkezde olsun bir sakinlik hissediliyordu. Hoş bu benim için sorun değil bilakis keyifliydi, ama mevsimden gelir sağlayan çok sayıda kişinin memnun olduğunu söylemek güç.
Ayvalık yolundayken neredeyse uğramadan geçmediğim Edremit’te pek sevdiğim Cumhuriyet Lokantası yerine bu sefer yeni bir lokantada yedim. ‘Lokanta Bahar’ aslında benim için yeni. Bir süredir duyduğum hatta sık sık da hakkında çıkan haberleri izlediğim bir yerdi. Kapısından kuyruk eksik olmayan hatta sokağın sağlı sollu iki tarafında da salon açmış tam bir Ege lokantası.
İşin başında kurucusu da olan Ekrem Yanbolluoğlu var. Ekrem şef hem mutfakta yemeklerle ilgileniyor. Hem bahçede sebze, meyvelerini ekiyor, biçiyor, topluyor, hem de ekolojik sisteme uyumlu bir iş planıyla menüleri hazırlıyor restoranı işletiyor. Bir de üstüne kasada kendisi var, her adisyonu kendi hesaplıyor kontrol ediyor.
Onca kalabalığa rağmen gerek Ekrem bey gerek çalışan kadınlar güler yüzlerini eksik etmiyorlar. Neden sadece kadınlar yazdım izah edeyim. Bu lokantanın mutfağından servisine tüm çalışanları kadın. Bahçesinden mutfağına, garsonuna kadar kadınlara değer ve iş vermiş Ekrem Şef.
Yemek çeşitleri mevsimsel ürünlerle hazırlanıyor olsa da günlük değişiklikler de oluyor. Menüden hiç çıkmayanlar olduğunu da düşünüyorum. Ben olabildiğince çok çeşit tatmak için her şeyden yarımşar istedim. Bu arada zaten bir porsiyon istemeyin elleri bol, bir porsiyon yemek yancılarıyla filan epey doyurucu.
Yaprak sarma, kabak çiçeği dolması, keşkek, sura (bir nevi kuzu tandır), kuzu kavurma, iç pilav, yoğurt… Bir de yeşil salata ikramı geliyor her kişiye. İstediğiniz kadar da ilavesini veriyorlar.
Sarma küçük küçük körpe yapraklara sarılmış çerezlik gibi at ağzına yut, mis gibi. Kabak çiçeği dolması yediğim en iyilerden, minnacık bahçe kabaklarını doldurmuşlar. Sura diye bir yemekleri var, Ege bölgesinin kuzu dolmasıdır aslında. Yanında iç pilavıyla servis ediliyor, harika! Kuzu kavurma ve keşkek yan yana istedim. Keşkek standart olarak nohut ile veriliyormuş. Kavurma ağızda yok oluyor, keşkek ise yağ gibi akıyor gidiyor. Kullandıkları yoğurt mevsimine göre en iyi hayvan sütünden, acayip lezzetliydi. Yanında gelen yeşil salata bile soslanmış gayet lezizdi.
Sözün özü şu ki bunca emeğe, özene değer bir sonuç var ortada. Her şey gerçekten lezzetli ve günlük üretim. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ve tebriklerimi sunarım.
Böyle özel bir yemeğe nasıl fiyat biçilir neye göre değerlendirilir karar vermek zor. Ben tüm yediklerime içecekler dahil 1500 tl verdim. Kendimi zorlayarak bitirmeye çalıştım çok bol porsiyonları. Sonuna kadar fiyat kalite dengesi derim.
Ayvalık deyince ise aklıma çok sayıda güzel yemek geliyor. Zaten ürün güzel, yağ en güzel olunca alternatif de beraberinde geliyor. Ama bu ziyaretimde aslında eski bir dostumun yeni açtığı restoranına yer ayırttım, Bi Meyhane.
Gökhan Çatmaz, benim Yeditepe Üniversitesi’nden Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü sınıf arkadaşım. Biz üniversitenin ilk mezunlarındandık. Birlikte eğitimimiz sırasında da sonrasında da dirsek temasını koparmadık.
Kendisi daha çok otel mutfağı kariyeri yapmış başarılı bir şeftir. Yaklaşık dört yıl önce ise eşi Demet ile birlikte Ayvalık’a yerleştiler. Önce bir butik otel açtılar sanırım iki sene önce, ardından geçen kış döneminde de Gökhan ‘Bi Meyhane’yi devralıp ortağı ile birlikte kendi yorumlarını katmaya başladı.
Meyhanenin menüsü abartı kalabalıktan uzak. Mezelerin hepsi klasik değil, arada yorumlar var. Aslında Gökhan şefin gönlü daha çok yenilik ve modern lezzetler çalışmak ama müdavimlerin tercihleri şimdilik geleneksellerin devamından yanaymış.
Gerçi şu var ki kendi yorumları olan mezeler kesinlikle önce tercih edilmeli çünkü hepsi çok lezzetli. Sanırım bu alışma dönemi aslında bir tanışma dönemi aynı zamanda. Daha yeni sayılabilecek bir mekan ve şimdiden hem eski müdavimlerinin çoğunu koruyormuş hem de yenilerini eklemeye başlamışlar.
Meze dışında ara sıcakların sayısı da yeterli ve porsiyonları çok büyük. Ben aldığım ara sıcakları bitirmekte zorlandım çünkü peşinden ana yemek istiyordum. Ana yemekler kebap. Çok sayıda değiller ama hepsi kaliteli etler. Yine porsiyonlar gayet güzel.
Ben iki akşam yedim o yüzden birçok şeyin tadına bakabildim. Yediğim her şeyi saymak yerine mutlaka yemeniz gerektiğini düşündüklerimi yazacağım.
Köpoğlu, en klasik mezelerden de olsa Gökhan buna keyifli bir modern yorum getirmiş. Altta küçücük doğranıp kızarmış kabak, patlıcan ve biber, üzerinde süzme yoğurt, üzerine kıtır kibrit patates. Hem lezzetli hem yemesi eğlenceli.
Sanırım favori mezem. Son derece sade ama rakı yanına da muazzam uyumlu bir meze olmuş. Kalem gibi incecik körpecik kabaklar, aslında hafif turşulaştırılmış. Sarımsak, dereotu, iyi zeytinyağı dokunuşuyla kütür kütür çok lezzetli.
Aşırı büyük ara sıcak porsiyonu ile bitirmesi güç olsa da pek lezzetli, keyifli bir yemek. Bence ara yanı sıra kebap ile de çok iyi gider.
Kebaplardan Adana, zırh kıyması. Geleneksel Adana’ya göre biraz daha dişe gelir parçalar ama et kalitesi güzel ve lezzeti iyi.
Kuzu şiş yumuşak, lezzetli ve iyi pişmiş.
Kuzu kaburga, eti dolu dolu gayet iyi.
Kuzu küşleme, yine bol porsiyon ile şişe dizilmiş küşleme.
Ayvalık merkezde postane karşısındaki Meyhaneler Sokağı’nda ilk dükkan Bi Meyhane. Çok mütevazı iki şefin mutfağından lezzetli yemek isterseniz tavsiyemdir.
Bir de kahvaltı… ben hiç kahvaltı insanı değilim ama size bunu anlatmak istedim.
Gaja Rooms Gökhan ve Demet’in beş odalı tatlı butik oteli. Terasından muazzam gün batımı da seyredebileceğiniz bir Ayvalık evi. Otelin küçük bir avlusu var ve kahvaltıyı Demet hazırlıyor. Gökhan kızmasın şimdi tabii ki onun da katkıları var ama bunun kredisini Demet’e vermem lazım.
Öyle tatlı dokunuşlarla süper süper doyurucu, hatta bence bitirmesi imkansız miktarda sundukları bir kahvaltı düzenleri var. Granoladan reçellere, ev yapımı pizza, pide, vb hamur işlerinden taze simit, ekmeklere… Güzel kahve, demlikten çay.
Biliyorsunuz ki asıl işim otel yemek yazmak değil ama konu ortak diye buradan da bahsetmek istedim. Kahvaltıyı sadece otel müşterilerine veriyorlar. Yolunuz Ayvalık’a düşerse size hem konaklama hem kahvaltı için iyi bir adres olabilir.