Tarihiyle, popüler kültürüyle, tasarımı ve styling’iyle jean’in hikayesi bitmez. Amerika'da doğan 'Jean'in Türkiye'de nasıl 'Kot' olduğuyla başlayalım çünkü uydursanız bu kadar güzel olmaz.
Moda dehası Yves Saint Laurent “Keşke jean’i ben icat etmiş olsaydım” der: “Jean dışa dönük ama bir yandan da gizemli. Çok seksi ama aynı zamanda sade. Tasarladığım giysilerde olmasını istediğim her şey onda var.”
Pop art’ın sembol ismi Andy Warhol’un jean’e olan düşkünlüğü ise sevginin de ötesinde, “Üstümde kotumla ölmek isterim” dedirtecek düzeyde.
Ama “kim ne demiş” konusunu burada kapatalım çünkü jean’le ilgili aforizmaların sonu yok.
Belki bilenler vardır ama bilmeyenler de mutlaka duymalı. Bizde de sık sık kullanılan İngilizce “jean” nasıl olmuş da Türkçe’ye “kot” diye çevrilmiş?
Hikaye o kadar tatlı ki uydursanız bu kadar güzelini bulamazsınız.
1940’ların sonunda Fransa’da bulunduğu sırada denim kumaştan üretilen pantolonların sağlamlığına hayran kalan Muhteşem Kot adlı tekstilci, 1960 yılında aynısını Türkiye’de üretir, kendi soyadını marka olarak tescil ettirir.
1980’lerin sonunda yabancı markalar rekabete dahil olunca ‘Kot’un satışları düşer, 1992’de üretimine son verir. Ama Türkiye çoktan “kot” deyince “jean”i anlar. “Denim” olarak adlandırılan kumaşa da “kot kumaşı” der.
Patentine alanın soyadını göre bugün ona ‘Güven’, ‘Durgun’, ‘Topçu’ ya da ‘Muharremoğlu’ diyor da olabilirdik! (Bunlar yazıyı yazarken görüş alanıma giren dört 10Haber editörünün soyadları).
Siz de benim gibi etimolojiye meraklıysanız ‘jean’ kelimesinin kökenini ve bu eşsiz parçanın tarihçesini buraya bırakıyorum.
Burada tek tek bütün markaları değil belki ama Levis’ı anmadan geçmeyelim. Levi Strauss ve terzi Jacob Davis 1872 yılında ürünün patentini alınca blue jean resmen doğdu. Ortaklar 1890’da başka bir efsane daha yarattı: Levi’s 501.
Düz kesimi ve yüksek beliyle hemen her vücut tipine uyum sağlayan bu model aradan geçen 134 yıla rağmen hâlâ zamansız, isyankar, rahat ve seksi ve bugün dünyanın en çok satan jean modeli.
Jean işçi pantolonu olarak başladığı yolculuğuna seksi bir elbise, sürprizli bir etek, günlük erkek kombinlerini tamamlayan ya da şık bir davete özgüvenle giden gömlekler, serin akşamların enerjik parçası “kot” ceket, hatta hazır giyimin sınırlarını aşarak haute couture olarak devam ediyor.
Tarihiyle, popüler kültürüyle, tasarımı ve styling’iyle jean’in hikayesi bitmez. Artık iyice biliyoruz ki jean hiç geri dönmeyecek çünkü zaten hep burada. Üstelik bütün duygulara karşılık verecek kadar güçlü.