Kaygılı nesil: Suçlu akıllı telefonlar mı, çözüm var mı?

NYU İşletme Profesörü Jonathan Haidt yeni kitabı Kaygılı Nesil’de , çocuklara çocukluklarının geri kazandırılması için dört norm öneriyor.

6 Haziran 2024
Fotoğraf: Shutterstock

NYU Üniversitesi Stern İşletme Fakültesi’nde sosyal psikoloji ve etik liderlik profesörü Jonathan Haidt’in yeni kitabı Kaygılı Nesil (Anxious Generation) birkaç ay evvel yayınlandığında epey ilgi gördü. İki hafta evvel Wall Street Journal’ın Gelecekle İlgili Her Şey Konferansı’nda konuşmacı olduğunda, Haidt’in Kaygılı Nesil’de öne sürdüğü tezler yeniden gündeme oturdu.

Deniz Akkaya ile Türkiye’de bir kez daha yüzleştiğimiz akıllı telefon sorunu açısından da Haidt’in tezleri ilginç. Profesörün The Daily Show’da yakın zamanda verdiği röportaj bu tezler hakkında kitabını okumadan da bilgi sahibi olmamızı sağlıyor.

Haidt, 1990’dan itibaren çocukluğun kurgusunun değiştiğini ve tüm dünyada gençler arasında tırmanışta olan kaygı ve depresyon istatistiklerine bakılırsa bu değişimin esasen bir trajedi olduğunu öne sürüyor. Trajedi iki bölümde gelişiyor: 1990’lı yıllarda oyun temelli çocukluğun yok olması. 2010’lu yıllarda akıllı telefonun çocukların eline verilmesi.

Haidt, çocukların gelişimi için serbestçe oyun oynamanın çok önemli olduğunu vurguluyor. Oyun, anlaşmazlıkları çözmeyi öğrenmek ve türlü beceriler geliştirmek için şart. Üstelik Haidt’a göre çocuklar biraz riske açık oyunlar da oynayabilmeliler. Ağaca tırmanabilmeli, tahteravalliyi zıplatmaktan çekinmemeliler. Çocuklar yaralanma ihtimalleri olan yerlerde oynamazlarsa, kendilerini korumayı öğrenemiyorlar. Biraz korkmaları, sonra da korkularını yenmeleri, özgüvenleri için gerekli.

Haidt, bu şekilde yetiştirilmeyen çocukların üniversite çağına geldiklerinde dahi, kendi kendilerine yetemediklerini gözlemlediğini söylüyor. Hakikaten de 1990’lar itibariyle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de özellikle şehirlerde ebeveynler çeşitli endişelerle çocukların dışarıda serbestçe oynamalarını engellemeye başladı.

Akıllı telefon gelince çocukların eve kapanma trendi iyice ivme kazandı. Üstelik akıllı telefonlar aracılığıyla çocukların pornoya ve vahşet görüntülerine erişimleri arttı. Bu değişim çocukların beyin gelişimiyle ilgili önemli sonuçları beraberinde getiriyor. Çocuklar kırılganlaşıyor, içine kapanıyor ve gerçek hayatla baş etmekte zorluk çektiklerinden kaygıları tavana vuruyor. Şaka değil: 2010’dan bu yana ABD’de çocukların arkadaşlarıyla geçirdiği fiziksel zamanda yüzde 45 azalma olduğu söyleniyor.

Haidt, çocukları gerçek dünyada riske açarken, sanal dünyada korumak gerektiğini öne sürüyor. Bunun için de dört önemli normun devreye alınmasını öneriyor:

1. 14 yaşından evvel çocuklara akıllı telefon vermeyin: Erişilebilir olmaları için cep telefonu kullansınlar, ama telefonlarında internet erişimi olmasın. Abuk sabuk insanlar onlara ulaşamasın, uygunsuz görüntüler izleme ihtimalleri azalsın.

2. 16 yaşına dek sosyal medyaya izin vermeyin. Gençler sosyal medya tarafından esir alındıklarını söyler oldu. Sosyal medyanın baskısından kurtulmak istiyorlar, ama etraflarında herkes kullandığı için içinde hapsoluyorlar.

3. Okullar telefonsuz olmalı. Çocuklar bazı okullarda derste telefonlarını saklıyor ve ders esnasında mesajlaşıyor, video seyrediyor ve hatta hatta porno bile izleyebiliyor.

4. Bağımsızlık, serbest oyun ve sorumluluk imkanı: Çocuklara hem bağımsızlık, hem sorumluluk vermek, yapılandırılmamış oyun zamanları olmasını sağlamak kritik.

Haidt’a itiraz edenler de var. Kimileri teknolojiden kaçış yok diye düşünüyor. Çocuklar teknolojiden uzak tutulursa teknolojiyi onlardan daha iyi kullanan yaşıtlarının gerisine düşer yaygın bir diğer görüş. Akıllı telefonu olmayan bir çocuğun akran zorbalığına maruz kalacağını, esas bunun kaygı ve depresyon yaratacağını düşünenler de yok değil.

UNESCO 2023’te akıllı telefonlar sınıflarda yasaklanmalı diye beyanatta bulunmuştu. Bunun ardından İngiltere bu yönde ciddi adımlar atmaya koyuldu. ABD’de kimi eyaletlerde bu konuda tartışmalar sürüyor. Wharton’da organizasyonel psikoloji profesörü ve yazar Adam Grant de Norveç’te gerçekleştirilen bir araştırmayı geçtiğimiz Nisan ayında X’de paylaştı. Araştırma Norveç’te dört yüzden fazla okulda akıllı telefon yasağından sonra akıl sağlığı problemlerinin nasıl azaldığını ve notların nasıl iyileştiğini gösteriyor.

Teknoloji devleri, elimizin altında küçük yaştan itibaren ve 7/24 bir mini bilgisayar olacağı ön kabulüyle yollarında ilerliyor. Bu endişeler karşısında nasıl karşı argümanlar geliştirecekler izleyelim görelim.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.