İş insanı Murat Ülker, Las Vegas'ta daha açılalı 1 ay olmayan dev konser ve gösteri salonu Sphere'i gitti, gördü, 10Haber okuyucuları için sadece yazmadı, konseri ve salonun özelliklerini sizin için videoya da kaydetti, fotoğraf da çekti.
Kumar oynamayan birinin Las Vegas’ta ne işi var, diye düşünebilirsiniz. Üstelik bu renkli şehre kim bilir kaç defa gittim, ancak benim Las Vegas deneyimim tamamen farklı. Ben kumar oynamam, buna rağmen Vegas’ı benim için çekici kılan şeyse, keşfetme arzum ve yeniliklere olan ilgim. Hem gezip göreceksiniz hem de okuyup bileceksiniz…
Velhasıl, Las Vegas gibi yerleri gezip görmek, yeni teknolojileri takip etmek ve farklı uygulamaları denemek beni heyecanlandırıyor. Bu seyahat hem şehri keşfetme hem de teknoloji dünyasındaki güncel gelişmeleri yakından takip etme olanağı sundu, üstelik sanatla iç içe.
Bu noktada hayatın tadını çıkarmak elbette önemli, ancak aynı zamanda “eline, beline, diline sahip olacaksın” şartını da hatırlatmak isterim! Yaşamı dengelemenin ve içsel disiplini korumanın bir güzel bir hatırlatıcısıdır.
Günün sonunda, Las Vegas benim için muazzam bir deneyime ev sahipliği yaptı. Tabii ki U2 Sphere konserinden bahsediyorum. Sphere’i mutlaka duymuşsunuzdur, hani şu dünyanın en yeni ve en görkemli eğlence merkezi. Üstelik bizler için bir iftihar vesilesi de mevcut; burada sergilenen ilk eser Refik Anadol’a ait. Zaten ben de kendisinin davetlisi olarak oradaydım ve önce onun Los Angeles’taki stüdyosunu ziyaret ettim, ardından birlikte U2 konserini izledik.
Başta ‘konserler bana uygun mu’ endişeme inat, müziğin ve ortamın etkisi beni sardı ve unutulmaz bir deneyim olarak hafızamda saklamanın yanı sıra neler gördüm, neler dinledim sizlerle de paylaşmak istedim. Neticede her an yeni bir fırsat; yazıyı okuduktan sonra bana hak vereceğinizi düşünüyorum.
Las Vegas’a son 40 yılda herhalde 4-5 kez gelmişimdir. Hatırladığım kadarıyla, gençken meraktan bir keresinde Salt Lake City’de bir borik asit tesisi incelemek için gitmiştim. Diğer seyahatlerim ise çeşitli fuar etkinlikleri ve Fenerbahçe Ülker Arena’nın yapımı sırasında burada düzenlenecek etkinlikler için organizasyon şirketinin daveti üzerine gerçekleşmişti. Velhasıl, hepsi Goya içindi. Ayrıca, Godiva Çikolata Butiğimizi goyalardım, yeri Venezia’da gondol iskelesinin önündeydi, orada çok dondurma ve çikolatalı çilek satardık.
Bu kez de Los Angeles’ta bulunan stüdyosunu ziyaret ettiğim ve çalışmalarıyla ilgili gözlemlerimi paylaştığım değerli sanatçımız Refik Anadol’un daveti üzerine Las Vegas’a geldim. Bildiğiniz üzere kısa bir süre önce Las Vegas’ta dünyanın en büyük fütüristik eğlence ve gösteri merkezi açıldı. Adı Sphere yani Küre, ismini şeklinden alıyor. Özelliği ise iç ve dış yüzeyinin sahne dahil tamamının dünyanın en büyük, yüksek çözünürlüklü, kıvrık LED ekranı ile kaplanmış olması. Bu sayede dış yüzeyinde, o parlak Vegas güneşinde bile izlenebilen masif ışıklı dinamik imajlar, animasyonlar sergileniyor.
Las Vegas’ta neredeyse hepsi marka olmuş 15’i aşkın lüks otel, birbirleriyle etkinlik salonları ve yapıları ve tabii ki kumarhaneleri ile rekabet halindeler. Siz sormadan söyleyeyim, ben kumar oynamam. Etkinlik salonları oldukça çeşitli, mesela biri Bellaggio Oteli’nin dans pisti, bir diğeri Paris Otel’in Eiffel Kulesi, bir diğeri Luxor otelin piramitleri gibi…
Sphere’i Populous isimli global mimarlık firması tasarlamış. 54 bin metrekarelik inşaat alanının maliyeti, pandeminin getirdiği zorluklar nedeniyle 2.3 milyar Amerikan dolarına kadar çıkmış. Daha önce Bellagio otelin inşa ettiği Allegiant Stadyum’undan daha yüksek maliyeti olduğu söyleniyor. Binanın dış yüzeyi böyle bakınca yekpare bir materyalden oluşmuş gibi dursa da aslında bir ağ gibi örülmüş. Güneşte bakıldığında binanın içini görebiliyorsunuz. Çok ilginç bir yapı… Başka bir otel de dev bir stadyum inşa etmiş. Oteller arasındaki rekabet Las Vegas’ta bu şekilde yaşanıyor. Bu yüzden de iğne atsanız yere düşmeyecek, her maç, her etkinlik, her konser için biletler hızla tükeniyor. Bizim Sphere’de davetli olduğumuz ünlü Rock Grubu U2’nun “U2:UV Achtung Baby Live at Sphere” isimli konserinin biletleri de tümüyle satılmıştı.
Konserin ismi, İrlandalı grubun 1991’de çıkardığı sembol albümlerinden biri olan ‘Achtung Baby’den geliyor. Sphere, 29 Eylül 2023’te kapılarını U2 konseri ile açtı ve U2, Aralık ayına kadar 25 konser daha verecek.
Eğer “Neden U2 seçilmiş açılış için?” diye sorarsanız, cevabım; gençler ve ben gibi yetişkinler için cazip, neredeyse zamansız bir müzik grubu olması.
U2’nun söz yazarı ve efsane solisti Bono’yu ünlü gözlükleri ve özellikle Afrika’da yürüttüğü sosyal sorumluluk kampanyaları ile hatırlarsınız. Bu konserde özellikle “With or without you” ve “I Still Haven’t Found What I’m Looking For” şarkılarını, Bono’nun yaptığı gözlük esprileri eşliğinde dinledik.
Bono daha ilk şarkının sonunda “Elvis, bu salondan kesinlikle ayrılmadı” diyerek rock müziğin geçmişini selamladı. Zaten kimin mirası üzerinde duruyorlardı ki…. Bir diğer şarkının arasında grup olarak ABD’ye çok sık geldiklerini, çok şey öğrendiklerini ve özellikle Bob Dylan’dan etkilendiklerini anlattılar.
Konserde bana ilginç gelen bu kadar insanlık ve sevgi, LOVE vurgusu olmasına rağmen teknoloji ile gösterinin fazla abartılı olması ve efsanevi atmosferdi.
Konserin sonunda “With or Without You,” adlı aşk şarkısı söylenirken kubbenin nesli tükenmekte olan yüzlerce hayvan türünü tasvir eden sanal bir freske dönüşmesi, gezegen ve doğa sevgisine vurgu yapıyordu. Bu son vurgu, şarkının yer aldığı albümün adı olan “The Joshua Tree” ile uyumluydu. Bu ağacın özelliği, çölde kuraklık içinde susuzluğunu gidererek hayatta kalmayı başarmasıdır. Sanırım burada U2, Rabbimizin verdiği nimetlerden ve onların kıymetini bilemememize, gezegeni ve doğayı hoyratça tüketmemize vurgu yapıyordu. Bu benim gibi bir Müslüman için oldukça anlamlı. Bir hacı olarak “With or Without You”(Seninle ya da Sensiz) adlı eserden “gerçek Sevgiliyi” anlamam kadar normal bir şey olamaz, değil mi?
Salondaki 18 bin kişinin çoğu yetişkin U2 hayranıydı, The Joshua Tree şarkısı ve görüntüler eşliğinde muazzam bir enerji patlaması yaşandı. Aramızda gençler pek azdı. Yaşımız ilerledikçe enerjimiz belki biraz daha azalmış olabilir ama ben yaşlarındaki Bono’nun sahne performansını takdir ettim.
Refik Anadol bir sanat ve mühendislik harikası olan Makine Halüsinasyonları’nı Sphere’in dışa yüzeyine uygulamak üzere davet edilmiş. Makine Halüsinasyonları: Refik Anadol, halka açık 400 milyon flora ve fauna fotoğrafını kullanarak farklı bir “pigment” formu yaratıyor. Bu doğal bloklar daha sonra tamamı Las Vegas’taki sensörlerden alınan rüzgar hızının yanı sıra yağış ve hava basıncı verileriyle canlandırılıyor. Anadol, bu süreci Claude Monet’nin “atmosferden ilham alarak inanılmaz bir empresyonist (izlenimci) ressam haline gelmesine” benzetiyor.
Anadol, bu yapının benzersiz mimarisinin dijital deneyim oluşturmak için müthiş bir olanak olduğunu söylüyor, bir sanatçı için çok heyecan verici buluyor. Gerçekten de bu çalışma çok etkileyici, biz gördüğümüzde müthiş heyecanlandık; Anadol bu deneyimi üretirken nasıl heyecanlanmıştır kim bilir.
Fast Company dergisine verdiği röportajda bu duygusunu şöyle ifade etmiş: “Medya sanatlarını ve mimariyi birleştiren, teknolojiyi gerçek dünyada var olan fiziksel bir ortama yerleştiren bir bilim kurgu anı.”
Sphere’in içinde kendinizi gerçekten bir kürenin içinde gibi hissediyorsunuz., Kürenin tüm iç yüzeyini saran LED ekranına her türlü görüntü yansıyor ve şova bağlı olarak ruh haliniz anında değişiyor; gece oluyor, gündüz oluyor, kah üzüntülü kah neşeli oluyorsunuz, bazen kasvet basıyor, “ne olacak halimiz?” diyorsunuz kendi kendinize… Birçok duyguyu sel gibi birbiri ardınca yaşıyorsunuz.
Kürenin iç duvarında yer alan imajlar sizi içine alıyor ve sanatçıların ilginç animasyonları veya yakın çekimleriyle konser deneyiminin etkisi inanılmaz boyutlara varabiliyor. Kürede 16 bin LED ekran, 18 milyon piksel var, ekran yerden tam 110 metreye kadar uzanıyor. Göz kararı hesaplayamadım sonra Google’a baktım, yükseklik buymuş. Düşünsenize, Sphere’de IMAX deneyiminin onlarca katı görsel etki mevcut. Kürenin içinde 160 binden fazla hoparlör var ve her noktada aynı saf ses size ulaşıyor. Bir ara sesin şiddetiyle pantolon paçalarımın uçuştuğunu hissettim.
Ayrıca ekranda olup biten şova uygun olarak, sarsıntı hissi veren vibrasyonlu koltuklar, rüzgar, sıcaklık ve hatta koku efektleri yaratabilen 4D özellikler bulunuyor.
Bir de içerideki ses doğrudan kişileri hedef alıyor, bu sayede içerideki sol tarafta bulunanlara İngilizce bir ses dinletilebilirken, sağ taraftakiler Almanca bir sesi aynı anda dinleyebiliyorlar.
Ses akustiği ise oldukça başarılı, yüksek bas sesler beni hep rahatsız eder, burada o yüksek seste ise hiç rahatsızlık hissetmedim.
Sphere aynı zamanda masif bir reklam platformu olarak da değerlendiriliyor. Şimdiden markaların burada birkaç gün yer alabilmek, ilginç etkinlikler yapabilmek için yarışır hala geldiği haberleri dolaşıyor internette. Reklam için Sphere, 1.2 milyon LED ışıklı ekranı günlüğü 450 bin veya haftalığı 650 bin dolardan kiralıyor. Bu reklam günde 300 bin kişiye offline, 4.4 milyon kişiye de sosyal medya üzerinden erişimi sağlayabiliyor. Gerçekten ilginç rakamlar bunlar!
Bir de genel bilgi vereyim: Las Vegas Covid-19 salgını süresince iki yıl boyunca büyük kayıplar yaşadı. Salgının da etkisiyle online bahis alışkanlığı tüm dünyada yaygınlaştı. Zaten önceden de yeni kuşakları Las Vegas’a çekme konusunda sorunlar vardı. Sanırım çözümü online oyunları kumara entegre etmekte bulacaklar. Ben oradayken “online+offline oyun” tedarikçilerini bir araya getiren bir fuar etkinliği vardı.
Las Vegas’ı yönetenler, hem bu dillere destan Sphere gösteri alanı hem de diğer etkinliklerle “durmayalım düşeriz” diyerek kendilerini geleceğin dijital rekabetine hazırlıyorlar gibi geldi bana…
Bu şehir hala oldukça cazip ve kendini çekici kılmaya devam edebilmek için çok aktif ve yenilikçi!