Moda severler kaçırmasın: Louvre’da Mona Lisa’ya değil bu sergiye gidin

Paris’teki Louvre Müzesi, gezilmesi hemen hemen imkansız bir müze.

Bir kere çok büyük. Ve içindeki eser çeşitliliği çok fazla. Napolyon’un Mısır’dan getirdiklerinden başka arkeolojik şeylere kadar antik dönem de var müzede, Ortaçağdan itibaren Avrupa sanatının en önemli resim ve heykelleri de, eh bir de tabii Leonardo da Vinci’nin meşhur Mona Lisa’sı.

İmkansızlığın bir başka sebebi, müzenin kapısında her zaman uzun mu uzun kuyruklar olması. Her yıl 3 milyon kişi geziyor Luvre’u ama bunların sadece yüzde 23’ü Fransız ve Parisli. Geri kalanı hep yabancılar ve hepsi de Mona Lisa’yı görmek istiyor.

Oysa şimdi, daha bu hafta sonu açıldı, Louvre’un belki daha önce pek az görülmüş bir bölümünü gezmek için çok sebebi var insanların.

Burası, Louvre içinde ayrı bir müze olan Dekoratif Sanatlar Müzesi. Burada Orta çağdan başlayıp neredeyse günümüze kadar ‘dekoratif sanatlar’ size ne çağrıştırıyorsa onlar sergileniyor. 3. Napolyon’un oturma odası da var, 14. yüzyıldan kalma bir şövalye zırhı da, Rouen Katedralinin muhteşem altarından parçalar da, seramikler ve mobilyalar da.

Versace, 3. Napolyon’un oturma odasında.

Şimdi bu muhteşem objelerin ortasında, Balenciaga’dan Iris van Herpen’e kadar 45 moda evinin 1960-2024 arası yarattığı giysiler ve aksesuardan 100 müthiş örnek sergilenmeye başladı. Serginin adı Louvre Couture.

Alexander McQueen’in meşhur Armadillo ayakkabısı.

Müze moda evlerinden ödünç aldığı eseri öyle güzel sergiliyor ki, hayran olmamak elde değil. Örneğin Alexander McQueen’in meşhur ‘Armadillo ayakkabısı’ 1600-1650 yılları arasında yapıldığı düşünülen rustik seramiklerle yan yana.

Veya Demna tarafından 2023’te Balanciaga için tasarlanan şu elbiseye bakın, ta 1560 yılından kalma bir otantik Fransız zırhıyla yan yana nasıl duruyor?

Balenciaga moda evinin 2023’te çıkardığı bu “giysi” ile eski bir Fransız savaşçının zırhı yan yana

Louvre Coture sergisiyle ilgili bir haber yayınlayan The New York Times, konuyu müthiş bir yerinden yakalamış aslında. Louvre ve başka Fransız müzeleri, bir sanat formu olarak modaya koleksiyonunda yer vermek  konusunda kendilerini fersah fersah geçmiş olan New York’taki Metropolitan Müzesiyle yarışmak istiyorlar, o alana giriyorlar.

Aslında Louvre’un yeni ziyaretçiye ihtiyacı yok. Aksine, artık müzeye girişler günlük 30 bin kişiyle sınırlandı. Esas mesele, müzeleri yenilemek, bunu da popüler kültürün sanata en yakın, hatta çoğu kişi için başlı başına bir sanat olan moda yoluyla yapmak.

Louvre Couture sergisi açılmazdan iki hafta önce Dolce&Gabbana kendi sergilerini Grand Palais’de açtılar. Ünlü moda evi 200’den fazla yaratısını burada sergiliyor. Serginin küratörü Florence Müller, “Bu bir müze müze değil. Öncelikle eğlenceli bir deneyim, işin entellektüel kısmı bizim için ikincil” diyor.

Paris zaten lüksün iki devi LVMH ve Kering’in kendi sergi alanlarına ev sahipliği yapıyor. Paris dışında bazı müzelerde de moda sergileri birer birer açılıyor.

Louvre’un New York’taki MET’le yarışma niyeti çok açık. MET’in meşhur yıllık galası gibi bir galayı da yapacaklar. ‘Le Grand Dîner du Louvre’ adı verilen etkinlik Mart ayının sonunda, Paris Moda haftası sırasında olacak. Yemek, tam da Louvre’un meşhur cam piramidinin altında Cour Marly adı verilen salonda yapılacak. Sadece 30 masa var yemekte ve şimdiden bütün masalar satıldı, hedeflenen 1 milyon Euro gelirin fazlası elde edildi. Louvre ile yarışmak kolay değil!