Evine polis baskını düzenlenen devlet başkanının bakanları istifa etti: Ellerim temiz ayrılıyorum
Lüks ve çok pahalı saatlerde ikinci el pazarı uzun yıllardır var ama ilk kez bir saat üreticisinin kendisi sertifikalı ikinci el saat satışı için özel mağaza açtı. Rolex'in çoğu yeni modeli bulunamıyor, ikinci el ise çok daha pahalıya satılıyor.
Lüks kavramı tanımı gereği ulaşılması güç olan şeyleri anlatır. Tam da bu nedenle lükse ayıracak bütçeniz varsa da istediğiniz an ulaşabileceğiniz anlamına gelmez. Mesele ünlü Fransız lüks markası Hermes Birkin model çantası için adınızı uzun bir bekleme listesine yazdırmanız gerekebilir. Önemli birilerini tanıyorsanız bile aylarca beklemeniz gerekebilir.
Lüks saat denince uzun süredir akla gelen ilk markalardan biri olan Rolex’in bazı modelleri için de aynısı çok zamandan beri geçerli. Cenevre’deki Rolex’in sahibi olduğu Bucherer AG’nin amiral gemisi butiğinde yeni bir Rolex Daytona arayan çoğu kişi muhtemelen hayal kırıklığı yaşayacaktır. ‘Stokta yok’ yanıtını alıp uzun bekleme listesine adınızı yazdırdığınızda ise aylar, hatta belki yıllarca beklemeniz gerekebilir.
Sadece Rolex’in değil, el yapımı oldukları için oldukça pahalı olan pek çok lüks saat için bu ‘yok satma’ durumu dünyada paranın aşırı bollaştığı 2008 büyük finansal krizinden beri geçerli. Paranın bollaşmasına Çin’in zenginleşmesini de ekleyince dünyada lüks pazarı inanılmaz büyümüş durumda.
Lüks saatlerde o yüzden büyük bir ikinci el pazarı var. Ancak ikinci el pazarda saatin orijinalliğinin bizzat üretici firma tarafından garanti edilmesi gerekiyor ki, bu pazar dolandırıcılıktan uzak kalabilsin. Geçmişte bu ikinci el pazarı vardı ama görece çok daha dardı. Oysa bugün internet üzerinden yapılan basit bir araştırma bile dünyanın dört bir yanında binlerce ikinci el saat satıcısı olduğunu göstermeye yeterli.
Bu yüzden ikinci el pazarda orijinalliği kanıtlamak en önemli meselelerden biri haline geldi. Bazı lüks saat markaları örneğin saatin orijinalliğini kanıtlayan sertifikaları ciddi bir para karşılığı veriyor, yani kendi saatlerinin satışından ikinci kez para kazanıyorlar.
Ama bir de aslında çok tuhaf biçimde ‘kar amacı gütmeyen bir vakfa’ ait olan Rolex markası var. Evet vakıf kâr amacı gütmüyor, kazandığı her kuruşu çeşitli iyilikseverlik projelerinde harcıyor ama onun markası Rolex elbette para kazanma peşinde.
İşte Rolex’in az önce andığımız Cenevre’deki meşhur mağazasının dördüncü katında, giriş katında ‘Elimizde yok’ denen Rolex Daytona’nın ikinci elini satın alabilirsiniz. “Ben beklemek istemiyorum, ikinci el de olsa hemen bir Rolex’im olsun, ama sahte olmadığından da emin olmak isterim” diyenler için harika bir alternatif.
Bloomberg’ün aktardığına göre 2020’den kalma, açık mavi kadranlı ve kahverengi seramik çerçeveli platin Rolex Daytona’nın zemin kattaki yani sıfır fiyatı (ancak stokta yok) 74 bin 400 İsviçre frangı. Dördüncü katta ise 110 bin franka ikinci el olarak satın alınabiliyor.
Özellikle Rolex’in bazı modelleri için ödenen ikinci el bedelinin yeni saat bedelinden çok daha yüksek olması da yeni bir durum değil. Dünyada lüks saat talebinin patlamasının bir sonucu. Rolex, hala elde üretiliyor, o yüzden üretimini hızlandırmak çok mümkün değil. Bu da bir çeşit karaborsaya sebep oluyor, daha doğrusu ciddi bir arz-talep dengesizliğine.
Tabii, Türkiye’de bu haberi okuyan çoğu kimsenin aklına, ‘Yeni Rolex almak için kuyruğa girerim, aldığımda da hemen kapının önünde satarım’ düşüncesi geliyor olabilir ama bu düşünce çok geçerli olmayabilir. Çünkü, Rolex’in bu çok aranan modellerini özellikle meraklıları arıyor zaten, yani yeni bir saati alanların o saati hemen satma olasılığı çok yüksek değil. Kaldı ki satmak çok kazançlı da olmayabilir, çünkü saatin ikinci el değeri de sürekli artıyor. Bugün 110 bine sattığınızı yarın 120 bine alamayabilirsiniz..
Nitekim, Dünyanın en çok rağbet gören saatlerinden birinin üreticisini resmen kullanılmış saat işine sokan da bu duygu. Rolex, ikinci el piyasada saatlerin değerinin artmasından rahatsız değil, aksine bu piyasayı daha düzenli ve güvenilir kılmak, değerlerin daha da artmasını sağlamak istiyor.
Ancak tabii söz konusu bir lüks marka olunca ikinci el veya kullanılmış kelimelerini kullanmamayı tercih ediyor. Aslında yine ikinci el anlamına gelen Pre-Owned kelimesi tercih edilmiş. Bu ürünlere ‘sertifikalı ikinci el’ (Certified Pre-Owned) deniyor. Bu da müşteriler için satın aldığı ürünün orijinal Rolex olduğunun kanıtı.
European Watch Company’nin CEO’su Joshua Ganjei bu gelişmeyi “Bu, bir üreticinin ikincil pazarı meşrulaştırmak için yapabileceği en önemli hamle” olarak yorumluyor.
Gelenek ve tutarlılık çemberindeki Rolex için bir yıl önce kullanılmış saat işine girmek radikal bir adımdı. Ayrıca o dönemde tahmini sermayesi 4 milyar franktan fazla olan Bucherer’i satın alması da perakende sektörüne girmesi hamlesinin ardından geldi.
Bu uygulama İsviçreli firmaya toplam değeri yaklaşık 20 milyar dolar olan ve 2030 yılına kadar 35 milyar dolara çıkması beklenen bir pazara doğrudan erişim sağlıyor. Lüks saat pazarının zirvelerin tadını çıkaramadığı bu zamanlarda ekstra bir gelir akışı anlamına geliyor. İsviçreli saat üreticileri azalan satışlardan o kadar endişeli ki hükümet yardımı bile talep etmişlerdi.