Her yıl yaklaşık 170 ülkeye ihraç edilen ve Türkiye'nin kültürünün geniş bir coğrafyada tanıtılmasına ve yayılmasına katkı sağlayan Türk dizileri, Amerika'nın saygın üniversitelerinden biri olan Northwestern Üniversitesi'nde ders oldu.
Her yıl yaklaşık 170 ülkeye ihraç edilen ve Türkiye’nin kültürünün geniş bir coğrafyada tanıtılmasına ve yayılmasına katkı sağlayan Türk dizileri, Amerika’nın saygın üniversitelerinden biri olan Northwestern Üniversitesi’nde ders oldu.
ABD ve İngiltere’nin ardından en büyük üçüncü dizi ihracatçısı Türkiye. Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre dünyada yaklaşık 700 milyon kişi Türk dizisi izliyor.
Özellikle Orta Doğu, Balkanlar ve Türk dilinin konuşulduğu Asya ülkelerinde çok popüler olan Türk dizileri tarihsel bağlar, ortak gelenekler ve paylaşılan kültürel kimliklerle de birçok farklı bölgeyle yakınlık kuruyor.
Türk dizilerinin başarısı dünyada birçok platformda konuşulurken Northwestern Üniversitesi’nde ‘Global Turkish TV Drama’ (Küresel Türk Televizyon Dizileri) başlığıyla ders olarak ele alındı.
Dersin hocası Northwestern Üniversitesi Katar kampüsünde görev yapan Dr. Yasemin Y. Çelikkol, Bulgaristan Türklerinden. ABD’de büyüyen ve orada eğitim gören Çelikkol Türk dizileri üstüne doktora yaptığını ve uzun yıllar bu yapımları araştırdığını söyledi.
Çelikkol Türk dizilerinin Bulgaristan ve Rusya’da çok önemli bir başarıya imza attığını anlatıyor: “Ben küçükken Türklerin Bulgar medyasına nasıl yansıdığını gördüm. Hep Türkler için gerici, barbar, kötü Müslüman imajı vardı. İslamiyet’i de hep bastıra bastıra çok kötü bir şekilde yansıttılar. Yani komünizm zamanında Bulgaristan ile Türkiye ilişkileri pek de iyi değildi. Sonra Türk dizileri geldi ve o komünist propagandasını darmadağın etti.”
Çelikkol Bulgar milliyetçilerin hala bu gelişmelerden mutsuz olduğuna dikkat çekiyor: “Bunlar nasıl gelişimler? Mesela eskiden Bulgarlar tatil yapmak için hep Yunanistan’a giderdi. Artık Türkiye’yi tercih etmeye başladılar. Sağlık turizmi için bile Bulgaristan’dan Türkiye’ye geliyorlar. Büyürken o Türklere karşı oluşturulmaya çalışılan nefret çabalarına şahit olmuşken Bulgarların koşa koşa bugün Türkiye’ye geldiğini görmek beni çok şaşırttı. Araştırmalarım da zaten bu durumdan ilhamla başladı.”
Dr. Çelikkol Türk dizilerinin Rusya’daki etkilerine de değiniyor: “Rusya’da genelde ‘Türkiye’de Doğu kültürü var, Müslüman, gerici bir ülke, yüksek kültürleri yok’ gibi bir izlenim vardı. Ama ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisi yayınlandıktan sonra Ruslar akın akın Türkiye’ye gelmeye başladı. Daha önce tatil ve ticaret için geliyorlardı. Ama bu sefer Hürrem’in yüzüğünü aramak için Kapalıçarşı’ya ya da çekim yerlerini görmeye, hatta bazı çekim yerlerinde ev satın almaya geldiler.”
Çelikkol’a göre Türk dizilerinin popüler olma süreci Ortadoğu’da ‘Gümüş’ dizisiyle, Balkanlarda ‘Binbir Gece’ ile başladı. Latin Amerika’da ise ‘Fatmagül’ün Suçu Ne’ dizisi çok dikkat çekti. Afrika’da da ilk dikkat çeken yapım ‘Muhteşem Yüzyıl’ oldu.
Çelikkol Türk dizilerinin etkisi ve öğrencilerinin ilgisinden nedeniyle bu konuya dair ders vermeyi önermiş: “Dersin adı ‘Global Turkish TV Drama’, yani dünya çapında Türk dizilerinin yayılması konusu. Üniversite 3. ve 4. sınıf öğrencilerine veriyorum. Çok fazla öğrenci katılmak istedi. Fakat kapasitemiz doldu. Derste konuya çok bilimsel yaklaşıyoruz. Ortadoğu’dan başlıyoruz, sonra Katar, Irak, Fas, Mısır, Filistin, Gana, Bulgaristan, İsveç, Kazakistan, Rusya, Küba, Arjantin, Brezilya, Hindistan ve Endonezya’dan Türk dizileri üstüne bilimsel makaleler okuyoruz. Farklı açılardan yapımlara bakıyoruz. Mesela izleyiciler dizilerle ilgili ne düşündü, neden seyrediyorlar, neden seviyorlar, neden rahatsız oluyorlar gibi. Okuduğumuz makalelerde de akademisyenler çok farklı açılardan dizilere bakıyorlar. Mesela Türk dizileri yumuşak güç olarak mı oluşturulmuş ya da pazarda bir eksik var, bunu mu dolduruyor gibi bir yaklaşım var. Başka bir yaklaşım, izleyici tepkisi. Neden Türk dizilerini izliyorlar? Örneğin Hindistan’da Bollywood revaçtayken neden Türk dizilerini seyrediyorlar. Çalışmalar bunları içeriyor. Sonuç olarak küresel medyada özellikle Hollywood varken Türkiye gibi naçizane bir ülke dünya çapında izlenmeye başlandı ve bu başarı devam ediyor. Bulgaristan’da bile 15 yıldır Türk dizileri prime time’da devam ediyor.”
Dr. Çelikkol dizilerin başarısının tek bir nedene bağlanamayacağını söylüyor: “Bu yüzden öğrencilerimden farklı ülkelerden farklı makaleler okumalarını istiyorum. Keşmir’deki, Gazze’deki Müslümanlar, Uygur Türkleri, ‘Diriliş Ertuğrul’u çok farklı şekilde seyrediyor. Orada ilk defa Müslümanları terörist olarak değil, güçlü, onurlu, dünya lideri olabilecek şekilde görüyor ve hem morallerini yükseltmek, hem de biraz daha güçlü hissetmek için araştırmalarıma göre bu diziyi izliyorlar. Dünyada da bu durum bir tehdit olarak görünüyor.”
‘Diriliş Ertuğrul’ dizisinin etkisiyle Pakistan’da birçok yeni doğan çocuğa Ertuğrul adı veriliyormuş mesela.
Bu başarıyla gurur duyduğunu anlatan Çelikkol dünyada insanların Batı kültür hegemonyasından bıktığı görüşünde. Hollywood yapımlarında şiddet, cinsellik sergilendiğini, insanların aileleriyle birlikte rahatça Türk dizilerini izleyebildiğini söylüyor.
Türk dizilerinin dünyanın birçok yerinde tekrar tekrar izlendiğini söyleyen Çelikkol yaşadığı bir örneği de anlattı: “Katar’da Uber şoförüm Afganistan’dandı ve ‘Diriliş Ertuğrul’ dizisini hem kendi dilinde hem de İngilizce olarak üç kez seyrettiğini söyledi. İlk çıktığında işe gitmediğini anlattı. Yani Afganistanlı bir şoför Osmanlı’nın yeniden dönmesini, Müslümanların dünyayı yönetmesini istiyor ve bu hayallerle ‘Diriliş Ertuğrul’ dizisine dört elle sarılmış.”
Dizilerin etkisiyle Türkçe öğrenme konusunda da ilgi artmış: “Yunanistan’da bile Türkçe kursları dolmuş. Teksas’ta Meksika asıllı bir aile Türk dizilerini İngilizce alt yazıyla seyretmek istemiyormuş. Çünkü hikayede bir şeyler kaçırdıklarını hissediyorlarmış. Ailecek bunun için Türkçe öğrenmeye çalışıyorlardı. Etiyopya’da, Somali’de de Türk dizilerinden etkilenerek ince belli çay bardaklarını tercih ediyorlardı. Türk dizileri hem ticari açıdan hem turizm açısından, hem de bence en önemlisi yumuşak gücüyle çok çok etkiledi, Türkiye’yi çok farklı bir yere getirdi.”