Vuslat Doğan Sabancı Financial Times’ta: Gerçekten dinlemeye başladığınızda hiyerarşi azalır

Prestijli İngiliz gazetesi Financial Times Vuslat Doğan Sabancı’yla hayat tarzı ve ilgi alanlarını kapsayan bir röportaja yer verdi. Sabancı, sanat, hayırseverlik ve Generous Listening (Can kulağıyla dinleme) vakfını uzun uzun anlattı.

Popüler 11 Aralık 2023
Bu haber 12 ay önce yayınlandı
Vuslat Doğan Sabancı'nın geçirdiği bot kazasından önce Financial Times'a verdiği röportaj önceki gün yayımlandı

Vuslat Doğan Sabancı’nın 24 Ağustos’ta Yunanistan’da geçirdiği kazadan önce Financial Times’a verdiği röportaj önceki gün yayınlandı. Sabancı’nın da Instagram hesabından paylaştığı röportajın fotoğraflarını Kerem Uzel çekti.

Halen ABD’de tedavi gören Vuslat Doğan Sabancı’nın kazadan sonraki az sayıda paylaşımından biri olan röportajdan satır başları şöyle:

📌 Hayırseverlik konusunda ilk kahramanım anneannem Meliha Kantek’ti. Çok parası yoktu ama şefkati ve insanların ihtiyaçlarına gösterdiği özeniyle çok şey başardı. Benim hayırseverlik yolculuğum toplumsal cinsiyet eşitliğine, özellikle de kadınların güçlendirilmesine olan tutkumla başladı. Taban örgütleriyle çalışmayı, sahada olmayı ve insanlarla temas kurmayı en değerli katılım biçimi olarak gördüm. Vuslat Vakfı’nı kurma yolculuğum da işte bu noktada başladı.

📌 Kısa bir süre önce, dinlemenin çevresel krizden toplumsal bölünmeye kadar farklı alanlara getirebileceği olanakları araştıran ‘The Generous Listener (Can Kulağıyla Dinleyen) podcast’ini başlattık. Cömertçe dinleyebildiğinizde ve gerçek bağlantılar kurabildiğinizde, güç dinamikleri tamamen değişir. Tüm hiyerarşiler azalır.

📌 Şubat ayında meydana gelen depremlerin ardından Türkiye’nin güneydoğusunda çalışmalar yürüttük. Özgüven oluşturmak ve yalnızlık duygularına yardımcı olmak amacıyla kadınların birbirlerini dinlemeleri için alan yaratan bir dinleme programı oluşturduk. İnsanları güçlendirmedikçe, umut aşılamadıkça ve dayanıklılık geliştirmedikçe, sağlanan hiçbir destek sürdürülebilir olmayacaktır.

📌 Geçtiğimiz yıl okuduğum en iyi kitap şair ve doğa bilimci Diane Ackerman’ın yazdığı ‘A Natural History of The Senses’ (Duyuların Doğal Tarihi). Çok güzel bir yazım tarzı var ve gerçekten duyularınıza hitap etmeniz için size ilham veriyor.

📌 13. yüzyıl Selçuklu seramiklerinden oluşan bir koleksiyonum var. Rafine zanaatkârlığa, tasarımların güzelliğine ve mükemmelliğini hâlâ koruyan yeşil sırlara hayranım. Bunları Türkiye dışına çıkarmak için izin almanız gerekiyor ve her ay eski eserler kurulundan bir kamu görevlisi gelip bunları kontrol ediyor. Bu seramikleri gelecek nesiller için koruduğum için kendimi ayrıcalıklı hissediyorum.

📌 Beni değiştiren sanat eserleri, ilk gençlik yıllarımda Floransa’yı ilk ziyaret ettiğimde gördüğüm Rönesans heykelleriydi. İslami sanat anlayışına sahip bir toplumda yetişmiş biri olarak figüratif heykelleri muhtemelen ilk kez o zaman görmüştüm. O zamana kadar mermerle ilgili tek deneyimim, büyükannemin bizi Türk hamamlarına götürdüğü zamanlardı: Suyun altında verdiği dokunma hissine hayrandım. Onu ilk kez bu heykellerde görmek, malzemeye dair anlayışımı tamamen değiştirdi.

📌 En son atölyem için bir fırın aldım. Bronz ve mermer gibi farklı malzemeleri denemekten hoşlanıyorum ama her zaman kile geri dönüyorum. Kendine has bir dili var, ona söz geçiremiyorsunuz.

📌 Onsuz yapamayacağım şey, sabahları içinde bir nane yaprağı olan olan maden suyu eşliğinde Türk kahvesi içme ritüeli. Artık bunu sizin için yapan makineler var ama ben ocakta pişirmenin geleneksel yolunu seviyorum. Güçlü bir alevle başlayın ve sonra kısın; yaklaşık yedi dakika sürüyor.

📌 Kişisel stilimde şapka, kemer, kolye ve giysilerimde kullandığım tüyler var. Gelinliğim beyaz tüylerden yapılmıştı. Onları taktığımda doğanın beni koruduğunu hissediyorum; ruhani dünyayla bağ kurar gibi. Geçen yıl Etro’dan aldığım güzel bir çift tüylü küpem var ama genellikle doğada kendime bulduklarımı tercih ediyorum.

📌 Alıp eve getirdiğim en iyi hatıra parçası, neredeyse 40 yıl önce Ho Chi Minh City’deki bir antika pazarında bulduğum Vietnam’a ait bir sandıktı. Renklerine ve dokusuna aşık oldum: Canlı yeşil ve kırmızı desenlerle işlenmişti. İçine bir şeyler koymak yerine, nesneleri üzerinde sergiliyorum. Şu anda 18. yüzyıl şapkalarından oluşan koleksiyonum sergileniyor.

📌 En sevdiğim yer İstanbul Ortaköy yakınlarındaki Yahya Efendi Türbesi. Üzerlerinde muhteşem hat yazıları olan en karmaşık mezar taşlarıyla dolu Sufi mezarlıkları başka dünyalarla bağlantı kurabileceğiniz kapılar gibi. Her yerde kediler var, mesajları onlar getirip götürüyor.

📌 En sevdiğim uygulama Simply Piano. Geçen yıl piyano çalmayı öğrenmeye karar verdiğimde indirmiştim. Bir hata yaptığımda ya da alıştırma saatlerimi kaçırdığımda beni uyarıyor ve ilerlememin kaydını tutuyor. Çok hoşuma gidiyor.

📌 Son zamanlarda verdiğim en güzel hediye, Barış İçin Liderler grubunun bir parçası olarak ziyaret ettiğim Papa Francis için yaptığım mermer bir heykel.

📌 Aldığım en güzel hediye kamu mallarının inşası için çalışan bir Osmanlı vakfının 1748 yılından kalma vakıf senedi oldu. Vakfın adının Vuslat Vakfı olması ve bir kadın tarafından kurulmuş olması beni çok sevindirdi. Çok daha eski bir kuruluşun devamı olduğumu hissettim. Arkadaşım orijinalleri ve modern Türkçe ve İngilizce çevirilerini çerçeveletti; ofisimin duvarına gururla astım.

📌 Büyükada benim için çok şey ifade ediyor. ‘Yirmili yaşlarımın başında her yaz ailemle birlikte oraya giderdim. Kaosa dışarıdan bakabildiğim bir yer – balkonda olmak gibi. Aynı zamanda dünyada hiç değişmeyen tek yer: Martıların sesi, limonlu ve vişneli dondurmanın tadı.

📌 Buzdolabımda yumurta, yulaf sütü, keçi peyniri, çilek ve Ruinart Blanc de Blancs hep olur. Kötü günlerde neşelenmek için bir şişe şampanya açmayı seviyorum.

📌 Elimde olsa eserlerini toplayacağım tek sanatçı Louise Bourgeois. Elbette devrimci bir sanatçıydı ama aynı zamanda cesur bir aktivist ve inanılmaz bir feministti.

📌 Asla yanımdan ayırmadığım güzellik malzemem sabah duşumdan önce kullandığım kuru fırça. Ayak parmaklarımdan başlayıp boynuma kadar, her zaman kalbimin yönünde ilerliyorum. Cildimi daha yumuşak, sıkı ve pürüzsüz hale getiriyor ve kan dolaşımını artırıyor.

📌 Benim stil ikonum Georgia O’Keeffe. Hem güçlü hem zarifti, o dönemde bir araya gelmesi zor iki şey. Kendi kıyafetlerinin çoğunu kendisi tasarladı ve Pucci gibi tasarımcıların doğal kumaşlarla yapılmış net hatları olan minimalist parçalarını giydi.

📌 İndirdiğim son müzik, son zamanlarda sıkça dinlediğim bir güneyli Amerikan rock grubu JJ Grey & Mofro’dan ‘Orange Blossoms’. Kendimi bir yolculuktaymışım, kumsalların yanından geçiyormuşum ve yolculuğun tadını çıkarıyormuşum gibi hissettiriyor. Rahatlatıcı ama aynı zamanda eğlenceli.

📌 Spontanlık asla vazgeçmeyeceğim bir keyif. Oğlum küçükken ‘hayattan bir gün çalma’ adında bir oyun oynardık. Sırayla bir deneyim seçer ve her şeyi bırakırdık. Yıllar geçtikçe en güzel anıları biriktirdik. Bu oyunu ilk oynadığımızda bavullarımızı hazırladık ve ilk uçakla Türkiye’nin güneyindeki Antalya’ya gittik. Normalde asla düşünmeye cesaret edemeyeceğimiz yamaç paraşütü ve her türlü çılgınlığı yaptık. Bunu özel kılan spontane bir şekilde yapmanın verdiği heyecandı.

📌 Gardırobuma eklediğim son kıyafet Les Benjamins’in Horse Of The East koleksiyonundan bir elbise oldu. Giymesi çok kolay. Tasarımcı yerel Türk desenlerini sokak giyimine taşıyor ve onları süper havalı hale getiriyor. Ayrıca yakut kırmızısı güzel bir kaftanım da var.

📌 Güzellik ve sağlık uzmanlarım Londra’daki yüz uzmanı Dr. David Jack, gündüz ve gece kremlerini kullanıyorum. New York’ta Cordell Fitness’tan Shawna Cordell ve İstanbul’da vücut geliştirme şampiyonu Orhan Yılmaz var. Haftada dört kez antrenman yapıyoruz. Hareket terapisinde ustam Diana Jaramillo.

📌 Son zamanlarda hareket terapisi sayesinde bedenimle ve duyularımla olan ilişkimi yeniden keşfettim. Bedenimin yıllar içinde geliştirdiği kalıpları kırmaya ve yeni ifade yolları bulmaya çalışıyorum. Bir eğitmenle başladım  ama şimdi çoğunlukla kendi başıma çalışıyorum. Bu beni özgürleştiriyor.

📌 Evimde en sevdiğim yer kış bahçesi. Özellikle sabah kahvemi içtiğim sol köşeyi seviyorum; samimi ve güvende hissettiriyor. Oradan bahçenin değişen renklerini ve güzel ıhlamur ağacını görebiliyorum. Aynı zamanda son işlerimi de burada saklıyorum.

📌 Başka bir hayatta savaş muhabiri olurdum. Zor yerlerde olmak, haberleri farklı perspektiflerden gözlemlemek ve anlatmak her zaman ilgimi çekmiştir.

📌 Asla yanımdan ayırmayacağım bir nesne anneannemin altın zinciri.  Dünyanın neresinde olursam olayım bu zincir beni ait olduğum yere bağlıyor. Baksı Müzesi’ndeki son sergimde ‘Yaşamın Göbek Bağı’ adlı bir yerleştirmeye ilham verdi.

Baksı Müzesi Emanet sergisindeki yerleştirme

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.