Anne karnında ameliyatla dünyaya sağlıklı geldi

Antalya’da yaşayan Arzu ve Orhan Balıkçı çifti ikinci evlatlarına kavuşacakları günü beklerken bebeğin mesanesindeki sıvının böbreklerde biriktiği ve kan uyuşmazlığına bağlı kan değerlerinin düştüğü tespit edildi. Doktorları bebeği almayı önerdi. Ancak çift kabul etmeyerek Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Perinatoloji Polikliniği’ne başvurdu.

Burada anne ve yedi aylık bebeğine yapılan tetkiklerin ardından Opr. Dr. Hasan Berkan Sayal ve Doç. Dr. And Yavuz bebeği anne karnında ameliyata karar verdi.

İsimlerinden birini doktorundan alan Rüzgar Berkan bebek başarılı operasyonun ardından sağlıklı şekilde dünyaya geldi.

Yapılan tetkiklerde bebeğin idrar kesesindeki darlık nedeniyle böbreklerde sıvı birikmesi ve kan uyuşmazlığına bağlı kan değerlerinde düşüklük olduğunu gördüklerini belirten Dr. Sayal “Yaptığımız operasyonda anne karnındaki bebeğe önce dışarıdan kan vererek değerleri yükselttik. Ardından bebeğin dar olan mesanesine ulaşarak onu genişlettik. Böylelikle idrar kanalını bypass ederek bebeğin böbrekten gelen idrarını gebelik kesesine aktarmış olduk” dedi.

Annenin 34. haftada doğum yaptığını ve sağlıklı bir bebek dünyaya getirdiğini belirten Sayal operasyonu yapmadıkları takdirde bebeğin böbreklerinin geri dönüşü olmayan şekilde etkileneceğini anlattı: “Büyük ihtimalle böbrek yetmezliği olan bir bebek olacaktı. Diyalize girme ihtimali yüksekti. Şu an böbrekleri çalışıyor ve hayatını rahat şekilde idame ettirebiliyor. Bebek hem görünüşte hem de laboratuvar değerleri olarak sağlıklı.”

‘Sanki ‘benden vazgeçme’ der gibiydi’

Arzu Balıkçı daha önce dört kez düşük yaşamış. Doktorun bebeğin alınması önerisini neden reddettiğini şöyle anlatıyor: “Doktorlar alınmasını önerdiklerinde bebeğim tekme atıyordu, sanki ‘benden vazgeçme’ der gibiydi. Daha sonra Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Perinatoloji Bölümü’ne başvurdum, doktorlarımız ellerinden geleni yaptı. İki-üç hafta geçtikten sonra bebeğim sağlıklı şekilde doğdu. Bebeğim şu an gayet sağlıklı, hiçbir sıkıntısı yok, bir kere ateşi yükselmedi ve ilaç bile kullanmıyoruz.”

‘Artık bitkisel hayat yaşayacak’ demişlerdi: İki yıl sonra yürüyor, konuşuyor