Yine Kocaeli yine yanık vakası: Sağlıklı doğan dördüzlerin üçü öldü
Anne adayları ve ebeveynler dikkat! Yeni bir araştırmaya göre gebeliğin başlangıcından iki yaşına kadar şeker tüketimini kısıtlamak çocukların gelecekte tip 2 diyabet ve tansiyon riskini azaltıyor. Detaylar ve pratik ipuçları için yazıya buyurun.
Science dergisinde geçen hafta perşembe günü yayımlanan bir araştırmaya göre gebeliğin ilk gününden iki yaşına kadar olan dönemde (ilk bin günde) şeker tüketiminin azaltılması çocuğun ileriki yaşlarda kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltıyor. Sonuçlar oldukça çarpıcı: Anne karnında ve doğduktan sonraki ilk iki yılda şekere daha az maruz kalan çocukların yaşamlarının ileriki dönemlerinde tip 2 diyabet riski yaklaşık yüzde 35, yüksek tansiyon riski ise yüzde 20 daha düşük. Araştırmacılar ayrıca bu kronik hastalıklara yakalanma yaşıyla ilgili de bir bulguya ulaştı: Şekere daha az maruz kalanlarda tip 2 diyabetin başlangıcı dört yıl, yüksek tansiyonun başlangıcı ise iki yıl gecikiyor.
Araştırma ekibi bu çalışma için İngiltere’deki benzersiz bir durumdan faydalandı. Ülke, İkinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında sıkı bir şeker karnesi uygulaması altındaydı. 1942’de başlayan ve 1953’te sona eren karne uygulaması sırasında İngiltere’deki insanların ortalama şeker tüketimi günde ortalama 40 gram civarındaydı. Karne uygulaması sona erdiğinde ise miktar yaklaşık 80 grama çıktı.
Bu durum doğal bir deney sağladı ve araştırmacılara şu soruyu sorma imkânı tanıdı: “Şekerin karneyle verildiği dönemde anne karnına düşen ve doğan kişilerin sağlığı, şekerin karneyle verilmesinin sona ermesinin hemen ardından anne karnına düşen ve doğan kişilerle kıyaslandığında nasıl etkilendi?”
Araştırmacılar, sorularına yanıt bulabilmek için Birleşik Krallık Biyobankası’na başvurdu. Bu noktada küçük bir bilgi verelim çünkü belki de biyobanka sözcüğünü daha önce hiç duymadınız. Biyobankalar, genetik araştırmalar ve halk sağlığı çalışmaları için kullanılan dev veri depoları olarak tanımlanabilir. Bu geniş bilgi havuzlarında yüz binlerce kişinin genetik, biyolojik ve tıbbi bilgileri anonim olarak toplanıp saklanıyor. Veriler de hastalıkların kökenini anlamaktan yeni tedaviler geliştirmeye kadar birçok bilimsel araştırmaya ışık tutuyor.
İşte Birleşik Krallık Biyobankası yarım milyon kişilik kapsamlı verileriyle bu çalışmada önemli bir kaynak sundu. Araştırmacılar, bu biyobanka verilerini ele alarak Ekim 1951 ile Mart 1956 arasında doğmuş, araştırma sırasında 51-60 yaş aralığında olan 60 bin 183 kişinin sağlık verilerini analiz etti. Bu veriler sayesinde gebelik ve erken çocukluk döneminde şeker tüketiminin uzun vadeli sağlık üzerindeki etkilerini daha detaylı inceleyebildiler.
Tatlıya düşkünlük anne karnında başlıyor
Çalışmanın bulgularına göre anne karnında ve yaşamın erken dönemlerinde şeker tüketiminin sınırlanması, kişilerin ömür boyu tatlıya düşkün olma eğilimini azaltabiliyor. Bu risk azalmasının büyük bir kısmı ise yalnızca anne karnında uygulanan şeker kısıtlamasıyla elde ediliyor.
ABD Tennessee Üniversitesi Sağlık Bilimleri Merkezi’nde pediatri profesörü olan Dr. Mark Corkins, son çalışmaya dayanarak şeker tüketimi hakkında CNN’e şu değerlendirmeyi yaptı: “Doğduğumuz andan itibaren tatlı şeyleri sevmek üzere tasarlanmışız. Yüzyıllar boyunca insanlar tatlı isteklerini karşılamak için meyveye yöneldi, bu sırada vitamin ve mineraller de aldı. Artık şeker öyle yüksek seviyelerde rafine ve yoğun hale getirildi ki çoğu insan bir şeftaliden ziyade bir dilim çikolatalı keki tercih ediyor. Bu yüksek tüketim oranları vücudumuzu hızla etkiliyor. Daha fazla şeker tükettiğimizde metabolizmamızın çalışma şekli değişiyor ve şekeri yağ olarak depolamaya başlıyoruz.”
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre (DSÖ) iki yaşından büyük çocuklar ve yetişkinler için şekerden gelen enerji, günlük enerjinin yüzde 10’unu geçmemeli, mümkünse yüzde 5’in altına düşürülmeli. Diyelim ki günlük enerji ihtiyacınız 2 bin kalori. Bu durumda şeker tüketiminiz en fazla 50 gram olmalı. İdeal olan ise bu miktarı 25 gramın altına indirmek.
Sağlık Bakanlığı’nın 2021 yılında hazırladığı Türkiye Şeker Tüketimini Azaltma Rehberi’nde bazı gıdaların şeker ve kalori miktarları ise şöyle:
📍 1 tatlı kaşığı şeker (5 g): 5 gram şeker (20 kalori)
📍 2 adet kesme şeker (5 g): 5 gram şeker (20 kalori)
📍 1 tatlı kaşığı taneli reçel (12 g): 6,8 gram şeker (27 kalori)
📍 1 tatlı kaşığı bal (8 g): 5,8 gram şeker (23 kalori)
📍 1 kutu kolalı içecek (330 ml): 37 gram şeker (148 kalori)
📍 1 kutu enerji içeceği (250 ml): 28,2 gram şeker (113 kalori)
📍 1 kare paket sütlü çikolata (80 g): 41,6 gram şeker (166 kalori)
📍 1 kase sütlaç (250 g): 40 gram şeker (160 kalori)
📍 1 porsiyon baklava (4 dilim/100 g): 50 gram şeker (200 kalori)
Sağlık Bakanlığı’nın 2022 yılında yayınladığı Türkiye Beslenme Rehberi’nin şeker tüketimiyle ilgili önerileri ise şunlar:
🍭 Şeker ve şeker içeren besinler ve içeceklerin tüketimi her yaş grubu için azaltılmalı.
🍫 Ambalajlı tüketime sunulan gıdalarda etiket bilgisi okunarak benzer gıdalarda şeker içeriği daha düşük olanlar tercih edilmeli; şeker içeren yiyeceklerin porsiyonları azaltılmalı.
⚠️ Şekerden gelen enerji, günlük enerjinin yüze 10’unu geçmemeli; yüzde 5’in altında olması tercih edilmeli.
🍼 Bebeklere 2 yaşına kadar şeker, şekerli yiyecek ve içecek verilmemeli.
😴 Şeker içeren besinlerin ve içeceklerin özellikle öğünler arasında ve yatmadan önce tüketilmesinden kaçınılmalı.
🧁 Yüksek miktarda şeker eklenmiş̧ besinlerin (kek, pasta, kurabiye, bisküvi, çikolata, bar, vb.) ve içeceklerin (gazlı/gazsız içecekler, hazır meyve suları, enerji içecekleri, spor içecekleri vb.) fazla tüketimi sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği için tüketimleri sınırlandırılmalı. Bu yiyecek-içecekler yerine taze meyve ve sebze gibi ilave şeker ve yağ̆ oranı düşük; posa, vitamin ve mineral içeriği yüksek sağlıklı alternatifler tercih edilmeli.