Batı Nil Virüsü tartışması: Sağlık Bakanlığı’na göre bu yıl sadece 6 hasta saptandı

Sivrisineklerle bulaşan ve aşısı olmayan bir virüs Batı Nil Virüsü. Peki Türkiye'de bu virüs var mı? Tartışmalar büyüyünce Sağlık Bakanlığı altı hasta saptandığını duyurdu.

Sağlık 23 Ağustos 2024
Bu haber 4 hafta önce yayınlandı

Sivrisineklerle bulaşan ve bazı kişilerde ölümcül sonuçlara neden olabilen Batı Nil Humması virüsü ülkemizde yaygın mı değil mi? Yeni sağlık tartışmamız bu.

Bazı enfeksiyon doktorlarına göre Batı Nil Virüsü, enfekte ettiği insanların yüzde 80’inde hiç belirti vermeden iyileşiyor. Yani onlara göre eğer 2 kişi bu virüs nedeniyle hastaneye başvuracak olursa, gerçekte enfekte 10 kişi var.

Son birkaç gündür bu virüsten etkilenen ve hastaneye başvuran insan sayısıyla ilgili spekülatif bazı haberler çıkıyor. Sağlık Bakanlığı dün bir açıklama yapıp bu yıl altı kişide Batı Nil virüsü saptandığını duyurdu ama doktorlar farklı rakamlar veriyor.

Batı Nil virüsü, insanlarda nörolojik hastalıklara ve ölümlere neden olabilen sıklıkla sivrisineklerin sokması ile bulaşan bir hastalık. Özellikle yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olanlar için risk daha yüksek. Aşısı olmadığından sivrisineklerden kaçınmak enfeksiyondan korunmanın en etkili yolu.

İki gün önce Diken’den Mesude Demir, İstanbul’da toplam 13 hastanın Batı Nil virüsü enfeksiyonuna bağlı gelişen menenjit (beyin zarı iltihabı) ve ensefalit (beyin iltihabı) sebebiyle hastanelerde tedavi gördüğünü yazmıştı. Virüsle enfekte olanların sayısının ise yaklaşık 2-3 bin kişi olduğu iddia edilmişti.

İddialardan sonra Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz Bursa ve İstanbul gibi illerden vakaların bildirildiğini söylemişti. Yavuz bildirilen vakaların hastaneye yatış gerektiren ağır olgular olduğunu belirtmişti: ”Hastalık çocuklar ve erişkinler için çok büyük risk taşımıyor. Sivrisineklerin virüs bulaştırdığı kişilerin yüzde 80’inin belirti bile vermeden hastalığı geçirebiliyor.”

Prof. Dr. Yavuz Bursa ve İstanbul gibi illerden vakaların bildirildiğine işaret ederek hastalığın virüsü taşıyan kuşlarla temas eden Culex türü sivrisineklere, onlardan da insanlara bulaştığını belirtti. Virüsün özellikle yaşlı nüfusta merkezi sinir sistemini tutarak menenjite yol açabildiğini kaydeden Prof. Dr. Yavuz bildirilen vakaların hastaneye yatış gerektiren ağır olgular olduğunu kaydetti.

Yavuz “Yüzde 80’i hastalığı hafif geçiriyor. Ancak yaşlılar ve bağışıklığı baskılanmış kişilerde ağır ve ölümcül olabiliyor. Yerel yönetimler ve ilgili bakanlıkların işbirliğiyle Afrika’dan gelen kuşların göç yolları üzerindeki il ve ilçelerimiz başta olmak üzere, sivrisinekle mücadelede daha aktif önlemler almalıyız. Özellikle durgun sularda hızla üreyebilen bu virüs Culex türü sivrisineklerin de hızla çoğalabildiği alanlar. Bu nedenle kapalı çiftlikler ve yazlıklar da dahil, havuzlar, bidonlar, lastik içleri gibi su birikintisi yaratacak her türlü kaynağın ilaçlanması veya kurutulması gerekli. Kişisel olarak da sinek kovucular veya cibinlik, sineklik gibi önlemler alınabilir” diye konuştu.

Yavuz şunları söyledi:

“Aslında şu anda ülkemizde güncel enfeksiyon sorunları içinde daha ciddiye almamız ve korunmak için daha çok çaba harcamamız gereken şey, Batı Nil ateşi. Toplumda, M çiçeğinden daha fazla sıkıntı yaşıyoruz. Bu virüsün önemli bir özelliği genelde semptomsuz seyretmekle birlikte olguların bir grubunda ateşli bir hastalık yapması, bir grubunda da merkezi sinir sistemi dediğimiz beyni ya da omuriliği etkileyebilmesi. İşte bunlarda biraz ölümcül olabiliyor. Yaptığı pikler açısından çok öngörülebilir bir virüs değil açıkçası. Belli dönemlerde daha çok vaka oluyor. Mesela yıllarca hiç görmüyorsunuz. Ardından birden vaka sayıları artıyor. 2010 yılında Türkiye’de en büyük salgınını yapmıştı. Daha çok Ege bölgesindeydi. 2019’dan beri böyle bir artış görmemiştik. Vaka sayılarında belirgin bir artış var şu anda. Esas olarak Marmara bölgesinde yoğunlaşıyor vakalar. İstanbul dahil olmak üzere Bursa, o bölgeler… Genelde gölü olan, barajı olan, durgun su kaynağı olan ilçelerde daha çok görüyoruz. İstanbul’da Avrupa Yakası ağırlıkta. Bizim, hastanelerde gördüğümüz en ağır ve en nadir görülen formdaki hastalar oluyor. Dolayısıyla en ağır formundan 10 vaka görüyorsanız, en az bin-bin 500 olabilir hafif vakalar da.”

Yüzde 80 belirti vermeden geçiyor

Hastalığın çocuklar ve erişkinler için çok büyük risk taşımadığını, sivrisineklerin virüs bulaştırdığı kişilerin yüzde 80’inin belirti bile vermeden hastalığı geçirebildiğini anlatan Prof. Dr. Yavuz, yaşlılardaki riske vurgu yaparak şu bilgileri verdi:

“Yaşlılarda yüzde 10’u aşan bir ölüm riski var. Virüs bulaşan kişilerin yüzde 80’inde hiçbir belirti olmuyor. Virüsü alan kişilerin yüzde 20’sindeyse semptomlar ortaya çıkabiliyor. Semptomatik olanların yüzde 90’ında ateşli bir hastalık oluyor. Ateş, kırıklık, halsizlik oluyor. Yaz aylarında ateşli hastalık olduğu zaman zaten aslında aklımıza geliyor. Kas, eklem ağrıları, bazılarında da döküntü olabilir. Yani vücutta üst bölgelerde özellikle, döküntü olabilir. Kendi kendine aslında bir hafta 10 gün içinde geçen bir hastalık. Ancak virüsü alanların yüzde 1-2’lik bir grubunda, semptom gösterenlerin de yüzde 10-20 kadarında, beyin ya da medulla spinalis dediğimiz omuriliği tutan bir enfeksiyon gelişebiliyor. İşte bizim korktuğumuz bu oluyor.”

“Felce bile neden olabilir”

Merkezi sinir sistemi tutulumları olduğunda beyin zarı iltihabı, beynin dokusunu tutan ensefalit ve hatta felç dahi görülebildiğini belirten Prof. Dr. Yavuz, “Baş ağrısı, bilinç değişikliği, kişilik değişiklikleri, dengesizlik, hareketlerde yavaşlama, Parkinson gibi bir tablo (çünkü Parkinson’un etkilediği bölgeleri tutan bir virüs bu), ellerde titreme olabiliyor. Bu sivrisinekler eskiden beri ülkemizde var olan sivrisinekler. Culex dediğimiz tür aracılığıyla bulaşıyor. Sivrisinekler de bu virüsü kuşlardan alıyorlar. Hem Türkiye, hem İstanbul, kuş göç yolları üzerinde. Sürekli bir kuş girişi oluyor. Kuş girişi demek, virüsün de girişi olduğu anlamına geliyor. Sivrisinekler, bunu atlara da bulaştırabiliyor. Hatırlarsanız geçen yıllarda Karacabey’deki atlara da bulaşıp ölümlere neden olmuştu. İnsanlar arasında bulaşma riski yok. Yani insandan insana geçmiyor” dedi.

Genellikle yaz hastalığı gibi olan Batı Nil ateşinin her yaz ortaya çıkmama nedeninin de uygun iklim koşullarıyla alakalı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sivrisineğin olması gerekiyor bulaşması için. Fakat özgün iklim koşulları da gerekiyor. Yani aslında biz her yaz Batı Nil ateşi ile ilgili bir sorun yaşamıyoruz. Yağışların çok arttığı, ardından çok sıcak havaların geldiği dönemler ideal koşulları oluşturuyor. Bizde genelde Temmuz-Ağustos aylarında ortaya çıkıyor, Ağustos-Eylül’de pik yapıyor ve en yüksek sayılarına ulaşıyor. Havaların durumuna göre de Eylül-Ekim gibi genellikle bitmesi bekleniyor. Ama havalar ısındıkça bu dönem uzayabiliyor. Bizim dışımızda İsrail’de bir salgın var şu anda. Çok yüksek sayılar bildirdiler, Haziran’a kadar sadece 164 vaka bildirdiler ki bunlar da ciddi vakalar, yani nöroinvaziv, beyni etkileyen vakalar.”

Sağlık Bakanlığı: 6 kişide virüs saptandı

Bu açıklamaların ardından Sağlık Bakanlığı’ndan açıklama geldi. Bakanlık, virüse bağlı vakaların Türkiye’de 2010 yılından itibaren görüldüğünü ve 2024 yılında altı kişide tespit edildiğini açıkladı.

Bakanlığın açıklaması şöyle: “Batı Nil Virüsü Enfeksiyonu, virüsü taşıyan sivrisineklerin sokmasıyla bulaşan viral bir hastalıktır. Hastalık genelde mevsimsel olup yaz boyunca ve sonbaharın erken dönemlerinde görülmektedir. Hastalık, kişiden kişiye doğrudan bulaşmamaktadır. Ülkemizde 2010 yılından itibaren görülen Batı Nil Virüsü Enfeksiyonu 2024 yılında 6 kişide tespit edilmiştir. Hastalarımızın takip ve tedavilerine devam edilmektedir. Bakanlığımızca gerekli çalışmalar yürütülmekte ve süreç hassasiyetle takip edilmektedir. Güncel gelişmeler kamuoyunun bilgisine sunulacaktır.”

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.