Özel-Demirtaş görüşmesinde ortak vurgu: Sorunların çözüm adresi Meclis’tir

Özgür Özel, Edirne Kapalı Cezaevi'nde Selahattin Demirtaş ile görüştü. Demirtaş da Özel de sorunların çözümünün adresi olarak Meclis'i işaret etti.

Siyaset 21 Ekim 2024

Türkiye siyaseti bir ‘yumuşama’ döneminden geçiyor. Önce Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Meclis’in yeni yasama döneminin ilk gününde HDP ardlı DEM Partisi’nin vekillerinin elini sıkıp hal hatır sorması, ardından her iki taraftan da gelen ‘yumuşama’ çağrıları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu durumdan hoşnut olduğunu söylediği açıklamaları derken şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la görüşmek için Edirne Cezaevi’ne gitti.

Beraberinde Sezgin Tanrıkulu ve Veli Ağababa ile cezaevine gelen Özel, Demirtaş’la görüşmesinin ardından açıklamalarda bulundu.

Özel, “Bugünkü ziyaret gecikmiş bir ziyarettir. Siyasi anlamı olan bir ziyarettir. Demokratikleşmeye önem verilecekse tüm aktörler kıymetlidir. Kim sorunları çözecekse tüm aktörler kıymetlidir. Ancak Selahattin Demirtaş gibi bir aktörün önemi kalın bir şekilde çizilmelidir. En mutabık olduğumuz konulardan bir tanesi de TBMM’nin önemiydi. TBMM’nin odakta olmadığı hiçbir şey sonuç almadı” dedi. Özel, FETÖ elebaşı Gülen’in ölümüyle ilgili de, “Bu dünyadan öbür dünyaya en çok veballe giden kişi ondan başkası değildir. Gittiği yerde hesabını verir. Sadece kurucusu öldü ama örgüt duruyor. Bu sinsi örgüte karşı herkes tetikte olmalıdır” ifadelerini kullandı

Selahattin Demirtaş, görüşme yaptığı CHP Genel Başkanı’na çağrı metni iletti. Metin ve Demirtaş’ın kitabı, ziyaret öncesinde Demirtaş’ın avukatları tarafından Özel’e verildi. Demirtaş, metni sosyal medya hesabından yayınladı. Özel de Demirtaş’a İtalyan yazar Dino Buzzati’nin “Tatar Çölü” romanını, Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk’un “Kafamda Bir Tuhaflık” romanını hediye etti. Özel, Demirtaş’a ayrıca bir de tesbih hediye etti.

Özgür Özel bu görüşmenin ardından güneydoğu turuna çıkacak. Bu ziyaretten bahseden Özel, “Bölgeye yapılacak 6 gündeki halkı ziyaretin ilk günü bugündür. Bugün Selahattin Demirtaş’la görüşmeden, konuşmadan 6 günde 6 ilde olmanın anlamı olmazdı” ifadelerini kullandı.

Özgür Özel’in açıklamaları şu şekilde: 

“Diyarbakır’da şehrin anahtarı Selçuk Mızraklı’ya verildi. Kendisini önce görevden aldılar ve kaçmasın diye tutukladılar. Böyle bir görüşme yapmak bizler açısından çok üzücü ve utanç verici. Sayın Demirtaş, bana son kitabını hediye etti ve bir çağrı metni iletti. Bu çağrı metni çok şey söylüyor. Eğer toplumsal barıştan söz edecek olacaksak önce erkekler olarak kendimizden başlamalıyız diyor. Kadınların ve çocukların güvende olmadığı bir ülkede ilk düğmeyi bizim bağlamamızı söylüyor. İçimizdeki erkeğe seslenmeliyiz diyor. Bugünkü ziyaret gecikmiş bir ziyarettir. Siyasi anlamı olan bir ziyarettir. Doğu ve Güneydoğu’ya yapacağım 6 günde 6 ziyaretin ilki bu ziyarettir. Demokratikleşmeye önem verilecekse tüm aktörler kıymetlidir. Kim sorunları çözecekse tüm aktörler kıymetlidir. Ancak Selahattin Demirtaş gibi bir aktörün önemi kalın bir şekilde çizilmelidir. Elbette adalet konuştuk. Memleketin tüm sorunlarını konuştuk. En mutabık olduğumuz konulardan bir tanesi de TBMM’nin önemiydi. TBMM’nin odakta olmadığı hiçbir şey sonuç almadı. Sayın Demirtaş ve Sayın Mızraklı ile bundan sonra iletişim halinde olmaya yüz yüze görüşmeye dair bir mutabakatımız da var. Sayın Demirtaş’ın öneminin altının bir kez daha çiziyorum. Esas olarak bizim görmek istediğimiz mesele hep beraber bir adım atılmasıdır.”

Özel, şöyle devam etti: “Türkiye bir sorunu çözecekse, aşacaksa, silahlar bırakacaksa, analar ağlamayacaksa, Türkiye hep birlikte kalkınmaya, güçlenmeye, zenginleşmeye ve demokratikleşmeye önem verecekse, bunun adımı atılacaksa tüm aktörler kıymetlidir. Ancak Selahattin Demirtaş gibi bir aktörün öneminin altı kalın kalın çizilmelidir. Gelecekte iyi şeyler olacaksa Türkiye için, kimse kimseyi engellememeli, kişisel çıkarlar ya da siyasi çıkarlar üzerinden hesap yapılmamalı. Ulusal çıkarlar, ülkenin çıkarları birlikte gözetilmeli.”

‘Yapılması gereken ilk şey hukukun üstünlüğüne saygı duymaktır’

Görüşmeden sonra sosyal medya hesabından açıklama yapan Demirtaş, “Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “normalleşme, yumuşama” diye ifade ettiği sürecin ayaklarının yere basması, ete kemiğe bürünmesi isteniyorsa yapılması gereken ilk şey, hukukun üstünlüğüne her alanda saygı duymaktır. Bu olmadan siyaset kanalları da açılmaz, normalleşme zemini de oluşmaz” dedi ve Özel’e teşekkür ederek konuşma içeriğini DEM Parti Genel Merkezine aktaracağını söyledi.

Selahattin Demirtaş’ın yayınladığı metnin tam hali şu şekilde:

Bugün, CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel ile görüştük. Sayın Özel’e, ziyareti nedeniyle teşekkürlerimi sunuyorum. Toplumsal birliğe, güçlü beraberliğe, adalete ve barışa susamış, ekonomik krizin yol açtığı yoksullukla boğuşan halkımızın yararına olduğuna inandığımız tüm konuları samimiyetle tartışma fırsatımız oldu.

Türkiye’de siyaset kanalları uzun yıllardır tıkalı durumdadır. Devlet işleyişi oldu bittilerle, Anayasa’ya aykırı uygulamalarla keyfi şekilde sürdürülmektedir. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “normalleşme, yumuşama” diye ifade ettiği sürecin ayaklarının yere basması, ete kemiğe bürünmesi isteniyorsa yapılması gereken ilk şey, hukukun üstünlüğüne her alanda saygı duymaktır. Bu olmadan siyaset kanalları da açılmaz, normalleşme zemini de oluşmaz.

Türkiye’deki sorunların çözüm yolu siyaset, çözüm kurumu da TBMM’dir. Sayın Özel’in ziyareti vesilesiyle bu konularda görüş alışverişinde bulunma fırsatını yakalamış olduk. Gelir adaletsizliğinden demokrasiye, dış politikadan Kürt sorununa, doğa haklarından emeklilerin, gençlerin, çocukların ve özellikle kadınların sorunlarına kadar birçok konuda verimli bir tartışma yürüttük, son günlerde açığa çıkan bebek katliamını ve sağlık sistemini ele aldık.

Ayrıca Türkiye’nin temel sorunlarının çözümünde siyasetin rol üstlenmesinin, diyaloğun ve iş birliğinin öneminin altını çizerek el sıkışma seremonisinin devamının gelmesi için siyasete şans tanınması gerektiğini ifade ettim. Bu aşamada, seçim hesaplarına girmeden, ittifak yarışlarıyla tartışmanın önünü kesmeden, barış için herkesin katkısının önemine değindim.

Sayın Özgür Özel ile yaptığımız bu anlamlı ve değerli görüşmenin absürt bir yönü vardı, o da görüşmeyi cezaevinde yapmış olmamızdı. Umarım Kobani ve Gezi kumpas davaları rehineleri başta olmak üzere, Sayın Selçuk Mızraklı ve Sayın Bekir Kaya dahil tüm siyasi tutsakların hakları bir an önce iade edilir ve özgürlüklerine kavuşurlar, bu zalimce adaletsizlik son bulur. Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın İmamoğlu’na yönelik siyasi yasak girişimleri gibi yargısal operasyonlardan da artık vazgeçilir.

Bizler her şart ve koşulda demokratik siyasette ısrarcı olacağız ve demokrasinin, toplumsal barışımızın sağlanması için üzerimize düşen sorumluluğun gereklerini yerine getireceğiz. Ayrıca, kurumsal işleyişimize uygun bir şekilde, görüşmenin içeriğini avukatlarım aracılığıyla DEM Parti Genel Merkezine aktaracağım. Sayın Özel’e bu anlamlı ziyareti nedeniyle bir kez daha teşekkürlerimi sunarken kendisine başarılar diliyor, şahsında tüm Cumhuriyet Halk Partililere içten selam, sevgilerimi gönderiyorum.”

Demirtaş’ın çağrı metniyse şu şekilde: 

“Kadınların Çığlığını Duyuyoruz

Bu çağrı ben dahil tüm erkeklere, zihniyetimizle yüzleşme çağrısıdır.

Kadınlara yönelik cinayet, şiddet, tecavüz, taciz, tehdit vakaları kan donduran vahşet boyutlarına ulaştı. Kadınlar için sokaklar, iş yerleri, okullar, hastaneler hatta yaşadıkları ev bile cehennem azabına dönüştü, toplumsal kaygı içindeyiz.

Bir erkek olarak bu konuda çağrı yapmak bile zor çünkü cinsiyet olarak fail olan tarafta yer aldığımı biliyorum. Kadınların maruz kaldığı şiddet, bireysel değil toplumsal bir sorunun yansımasıdır ve bu soruna karşı mücadeleyi salt kadınların omzuna yüklemek yerine biz erkeklerin de elimizi taşın altına koymamız gerektiği açıktır.

Buradan tüm erkeklere sesleniyorum, sadece bir dakika duralım ve düşünelim; suçu, suçluyu başka yerde aramayalım. Bu düzenin yaratılmasından, şiddeti besleyen zihniyetin oluşmasından söylemlerimizle, eylemlerimizle hepimiz sorumluyuz. Sorgulamaya, değişime kendimizden başlayalım. Biz erkekler doğuştan bu kadar vahşi, barbar, acımasız değiliz. Erkek egemen zihniyeti adım adım biz yarattık ve bu şiddet döngüsünün kurulmasına biz sebep olduk. O halde eşit, adil, güvenli bir yaşam inşa edilmesine fırsat sunma sorumluluğu da bizdedir.

Kalıcı bir çözüm bulmak için, erkeklerin bu konudaki sorumluluğu sessiz kalmaktan öte hem özeleştiri yapmak hem de sistemi dönüştürmeye yönelik taleplere destek olmaktır. Ancak bu destek, kadınlara ne yapmaları gerektiğini söyleyen bir dil yerine, onların yanında yer alarak ve dinleyerek verilmelidir. Bu yazı da toplum olarak sorumluluklarımızı yeniden hatırlamak için kaleme alındı.

Unutmayın; kadınlar biz erkeklere sesleniyor, isyan ediyor, feryat ediyor, mücadele ediyorlar. Biz de kendimizle samimiyetle yüzleşerek kadınların mücadelesine omuz verelim.

Bu utanca, bu vahşete ve barbarlığa ortak olmak istemeyen tüm erkeklere çağrımdır, gelin her yerde yüksek sesle biz de haykıralım ve “Kadınların çığlığını duyuyoruz.” diyelim.

Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, bugün ziyaretimize gelen Sayın Özgür Özel’e, tüm siyasi parti liderlerine, milletvekillerine, yargı mensuplarına, barolara, belediyelere, sivil toplum örgütlerine, güvenlik bürokrasisine çağrı yapıyorum: Acil ve etkili tedbirler için lütfen iş birliği yapın, kadınların isyanını ve haklı taleplerini duyun. Siyasetteki erkek egemen dili, modeli, politikaları ve uygulamaları değiştirerek işe başlayalım.

Toplumsal barışı inşa etmek istiyorsak gelin önce buradan başlayalım. Çünkü özgürlük ve demokrasi herkes için hayata geçmeden barış da sağlanamaz.

Bu çerçevede kadınların talep ve beklentilerini, sadece aracılık ederek bir kez daha duyurmak istiyorum.

Acil Önlemler:
1. İstanbul Sözleşmesi yeniden imzalanmalı ya da iptalinden vazgeçilmeli. Sözleşmede yer alan tüm maddelerin uygulanması için ivedilikle harekete geçilmeli.
2. Kadınlara yönelik suçlarda cezasızlığa son verilmeli. Tehdit, hakaret, şantaj, ısrarlı takip gibi suçlarda da tutuklama dahil cezai ve kontrol tedbirleri uygulanmalı.
3. Devlet kurumları ve yöneticileri, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı net bir tutum içinde olmalı ve kadın aleyhine açıklamalardan kaçınmalı.
4. Kadına yönelik tehdit, şiddet suçu şikayete bağlı olmamalı, şikayet olursa da şikayetçinin ismi ve adresi gizlenmeli, soruşturma kamu adına yürütülmeli ve Bakanlık soruşturmanın bizzat tarafı olmalı.
5. Kadına yönelik şiddet ve cinayet soruşturmalarını kadına yönelik şiddete karşı düzenli eğitim ve destek alan polisler, savcılar ve hakimler yürütmeli.
6. Kadına yönelik tehdit ve şiddet, katalog suçlara dahil edilmeli ve tutuklama sebebi sayılmalıdır.
7. Bakanlıkça geliştirilecek bir uygulamayla kadınlar, telefonlarından tek tuşla o anki baz istasyonundan sinyal alan tüm telefonlara yardım sinyali gönderebilmelidir.
8. Sokak aydınlatması olmayan tek bir park ve sokak kalmamalı.
9. Gece ve gündüz; park, sokak, meydan ve caddelerde güvenlik tedbirleri arttırılmalı.
10. 6284 sayılı yasada yer alan elektronik kelepçe, tüm riskli vakalarda uygulanmalı.

Orta Vadeli Önlemler:
1. Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet konuları ilkokuldan itibaren zorunlu ders olarak müfredata dahil edilmeli.
2. Kadınlara yönelik istihdam olanakları arttırılmalı, tüm iş yaşamında kadınlara iş güvencesi ile eşit işe eşit ücret politikası uygulanmalı.
3. Sığınak sayıları arttırılmalı, sığınaklardaki kadınları güçlendirme politikalarına önem ve öncelik verilmeli.
4. Ücretsiz olarak 7/24 herkesin ulaşabileceği, her dilde hizmet veren Alo Şiddet hattı kurulmalı.
5. Tüm il ve ilçelerde yaygın halk eğitimleri, paneller, açık oturumlar, konferanslar düzenlenerek erkeklerin bilinci arttırılmalı. Tüm billboardlarda her ay, bir hafta boyunca sadece bu konuda duyarlılık çağrısı yapan afişlere ücretsiz yer ayrılmalı.
6. Özel televizyon kanalları ve TRT’nin tüm kanallarından, her gün kamu spotu niteliğinde yayınlarla bu konu işlenmeli. Hazırlanacak video hakkında kadın örgütlerinden görüş alınmalı.
7. Televizyon dizilerindeki kadına yönelik şiddet içeren sahnelere son verilmeli.
8. Kadın örgütlerinin talepleri doğrultusunda ve İstanbul Sözleşmesi’nde de yer alan Cinsel Saldırı Kriz Merkezleri kurulmalı.
9. Tüm illerde tüm kadın örgütlerinin de yer aldığı kadına dönük şiddet ve ayrımcılığa son koordinasyonları kurulmalı.
10. 6284 sayılı yasadaki koruyucu ve önleyici tedbirler kadınların talebi halinde hızlıca alınmalı, yasanın tartışılmasına son verilmeli.
11. Kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüz kapsamında hüküm giymiş kişilerin cezaevinde kadınlara dönük ayrımcılık ve şiddete karşı zorunlu eğitim almaları sağlanmalı.
12. Bu çalışmaların tümü, kadın örgütleri ve ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla ortak irade ve birlikte çalışmayla hayata geçirilmeli, şiddete karşı mücadelede yan yana ve kararlı bir duruş sergilenmeli.

Selahattin Demirtaş
21 Ekim 2024”

Tanrıkulu, Demirtaş ve Mızraklı'yı ziyaret etti: Kürt meselesini cezaevi önünde konuşmadığımız günler de olacakTanrıkulu, Demirtaş ve Mızraklı’yı ziyaret etti: Kürt meselesini cezaevi önünde konuşmadığımız günler de olacak

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.