Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın merakla beklenen CHP'ye iade-i ziyareti dün 1,5 saat sürdü. Görüşmeye ekonomi damgasını vurdu. Özgür Özel asgari ücrete ve hububat fiyatına zam istedi, Erdoğan 'Popülizm ekonomiye zarar veriyor' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın merakla beklenen CHP’ye iade-i ziyareti dün gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve CHP lideri Özgür Özel 1,5 saat görüştü, görüşmeye ekonomi damgasını vurdu. CHP lideri Özel, asgari ücrete ara zam yapılması, yeni açıklanan hububat fiyatalarının gözden geçirilip arttırılması gibi taleplerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Ekonomide popülist uygulamalar zarar veriyor, muhalefet de bu konuda sorumlu davranmalı’ cevabını verdi.
CHP lideri Özgür Özel’in 2 Mayısta gerçekleşen Erdoğan ziyaretinde kararlaştırılan bu iade-i ziyaret, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 18 yıl sonra ilk kez CHP Genel Merkezine gidecek olması anlamına geliyordu. Saat 16.00’da başlayan ziyaret için, Özgür Özel bir önceki görüşmede de yanında olan emekli büyükelçi ve CHP İstanbul milletvekili Namık Tan’la birlikte Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı CHP Genel Merkezinin kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı ziyareti nedeniyle CHP önündeki gönderlerden birine Cumhurbaşkanlığı forslu bayrak çekilmesi de dikkat çekti. Görüşmede Erdoğan’a eşlik eden isimse yine AK Parti Genel Başkan Vekili ve Meclis Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’tı.
Cumhurbaşkanı’nı CHP’ye taşıyan konvoydaki araç sayısının her zamankinden az olması dikkati çekerken, kapıdaki el sıkışma ve hoşgeldiniz faslının ardından iki lider gülümseyerek fotoğraf çektirdiler. Ardından Özel’in 12. kattaki makam odasına çıktılar.
Saat 16:00’da başlayan görüşme, önceki gibi 1 saat 30 dakika sürdü. Görüşmeye dair ilk açıklama yine AK Parti’den geldi.
Çelik şunları söyledi: “Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin gelecek nesillere borcu olan darbe anayasasından kurtulmak ve yeni anayasaya kavuşmak sürecini, siyasetin gündelik polemikleri içerisinde değil, Türkiye’nin geleceğini gözeten bir sorumluluk ve perspektifle ele alınması gerektiğini ifade ediyorlar. Tabii bu görüşmede doğal olarak ekonomi ile ilgili konuların da gündeme geldiği aşikardır. Cumhurbaşkanımız Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı’yla yürüdüğümüz bu güçlü yolda elde edilen kazanımların korunacağını ifade ediyorlar. Şimdiye kadar yapılan çeşitli çağrılara rağmen herhangi bir şekilde popülizme tevessül edilmeyerek, bu programa bağlılığımızı ve Türkiye’nin bu konudaki istikrarı koruyacağını ve programa zarar veren tutumlardan kaçınılacağını ifade etmişlerdir. Bu konuda Cumhurbaşkanımızın bir hassasiyeti maalesef belli dönemlerde siyaset hayatımıza musallat olan popülist söylemlerden kaçınılması gerektiği konusundadır. Siyasetin bir vaat yarışına döndüğü dönemlerde aslında siyasetçi toplumun taleplerini vaatler üzerinden ya da popülizm üzerinden dillendirdiğinde, siyasetin tamamı zemin kaybediyor ve bu tip dönemlerde her zaman kazanan vesayet odakları olmuştur. Ortaya çıkan sonuç, siyaset kurumu için her zaman kaybet kaybet olmuştur. Bu nedenle ihtiyaç duyulan şeyin popülizm değil realizm olduğu, iktidarın bu sorumluluğu gözetmesi gerektiği kadar muhalefetin de bu sorumluluğu gözetmesi gerektiğini Cumhurbaşkanı’mız ifade etmişlerdir.”
Çelik görüşmede ekonomideki ‘kazanımların’ ele alındığını belirtti: ”İçinden geçtiği bu dönemin, bu kazanımların ileride daha büyük kazanımlara kavuşacağı ve ülkenin etrafındaki gelişmelerle değerlendirildiğinde bütün bu sürecin hassasiyetle korunacağı da görüşmede ele alındı. Cumhurbaşkanımız, CHP tarafından arzu edildiği takdirde Hazine ve Maliye Bakanı’mız Mehmet Şimşek’in bilgi verebileceğini ifade etmiştir.”
AK Parti Sözcüsü şunları söyledi: “Ekonomi konusunun popülist vaatlerin kıskacından çıkarılması ve realist bir zeminde sürdürülmesi için de Sayın Cumhurbaşkanımız diğer partilerin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeleri gerektiğini ifade etmiştir. Önemli bir konu da son zamanlarda çeşitli bölgelerde bazı belediye başkanlarının nefret suçu anlamına gelebilecek, ırkçılık anlamına gelebilecek birtakım uygulamalara imza atmaları ve yine maalesef eski Türkiye’deki manzaraları hatırlatan birtakım yaşam tarzlarına dönük, olumsuz uygulamalar diyebileceğimiz birtakım uygulamaların ortaya çıkmasıdır. Bu çerçevede Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız her türlü nefret siyasetine karşı ortak bir tutum geliştirilmesi gerektiğini, bu konuda iktidar olarak güçlü bir siyaset takip ettiğimizi, muhalefet partilerinden de bunu beklediğimizi ifade ettiler. Hayat tarzları konusunda şimdiye kadar elde edilen kazanımların, iktidarlarımız döneminde verilen güçlü demokrasi mücadelesi çerçevesindeki kazanımların korunması gerektiğini ve yapısal reformların devam edeceğini, Türkiye’nin demokratik kazanımlarını koruma ve aynı zamanda ekonomi konusundaki kazanımlarını koruma konusunda reform siyasetini devam ettireceğini belirtmişlerdir.”
CHP’de ise görüşmenin ardından MYK toplantısı gerçekleştirilmişti. Toplantı sonrası CHP Sözcüsü Deniz Yücel, AK Partili Çelik’in belediyelerle ilgili ifadelerini doğrulayamadıklarını söyledi: ”Sayın Ömer Çelik, bazı belediyelerle ilgili nefret söylemi ve yaşam tarzlarına müdahaleden bahsetti. Ancak Genel Başkanımız ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın görüşmesinde böyle bir konunun konuşulduğun teyit edemiyoruz. Sayın Ömer Çelik dilerse görüşmede hazır bulunan Sayın Elitaş’tan teyit edebilir.”
Yücel ayrıca Çelik’in ifade ettiği gibi toplumun ekonomide bir kazanımı olduğunu düşünmediklerini söyledi: ”Toplumun çok küçük ve dar bir kısmı lehine geçmişte birtakım gelişmeler oldu ancak bu yeterli değil. Ekonomide bir kazanım olacaksa da hayat pahalılığı altında ezilen kesimlerin bir kazanım olması gerektiğini düşünüyoruz. Bugüne kadar kaynak transferi tersine işledi. Kaynak transferlerinin dar gelirli, yoksul, çiftçi lehine yapılması gerektiği Genel Başkanımız tarafından, Sayın Cumhurbaşkanı’na iletildi.”
CHP Sözcüsü Yücel görüşmeye dair şunları söyledi: “Bunu ülkemiz demokrasisi açısından son derece önemli bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. İktidarın şimdiye kadar kapattığı diyalog kanallarını CHP’nin açmış olması, Türk siyasi tarihi açısından önemli bir adımdır. Diyalog, istişare, müzakere demokrasinin olmazsa olmaz unsurlarıdır. Topluma faydası olacak, sorunların çözülmesine katkı sunacak her konuda CHP olarak katkı sunmaya hazırız. Bizim normalleşme dediğimiz bu sürecin toplumda da olumlu karşılandığını müşahede ediyoruz. Herkesin etkilendiği temel sorunların çözümünün siyaset kurumunda olduğunu biliyoruz. Açılan bu diyalog kanalı, bizi inandığımız ilkeli muhalefetten, toplumun sesi olmaktan vazgeçirmeyecek. Sorunu olan her kesime el uzatacağımızdan ve gerektiğinde en sert muhalefeti yapacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal tıkanmışlığın çözülmesi konusunda kararlı duruşumuz devam edecek. CHP olarak çığ gibi büyüyen sorunların çözümü konusunda 31 Mart’ta, halkımızın partimize verdiği sorumluluğun bilinciyle hareket ediyoruz.
Sayın Özgür Özel ve Sayın Cumhurbaşkanı, ülkenin sorunlarına ilişkin kendi pencerelerinden gördükleri birçok hususu birbirleriyle paylaştılar. Sayın Cumhurbaşkanı’na ülkenin kanayan yarası olan, tüm toplumu ilgilendiren konuları ilettik. Hükümlü generaller meselesi geçen görüşmede Genel Başkanımız tarafından iletildi. Konu gecikmeli de olsa çözüldü. Bu konuda Özgür Özel, Cumhurbaşkanı’na teşekkürlerini ifade etti. Gezi Parkı eylemleri davasında kanun yararına bozma talebinin Adalet Bakanlığı’na iletilmesini önemli buluyoruz.
Genel Başkanımız, asgari ücrete ara zam yapılması gerektiğini; en düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesine çekilmesi gerektiğini; üretim maliyetleri altında ezilen çay ve hububat üreticilerinin mağduriyetleri girecek şekilde düzenleme yapılması gerektiğini; atanmayan öğretmenleri; özel okul öğretmenlerinin yaşadığı sorunları; staj ve çıraklık mağdurlarını; emeklilikte kademe bekleyenlerin durumunu ve 6 Şubat’ta çok büyük bir felaketle sarsılan depremzedelerin sona erecek olan kira yardımını da gündeme getirdi.
Gezi davası, Sinan Ateş davası, Emine Şenyaşar davası ve kayyum meselesi Genel Başkanımız tarafından gündeme getirildi. Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanı’nın Ayşe Ateş’e randevu vermesini çok olumlu ve doğru bulduğunu kendisine ifade etti.
Kayyum meselesinin anayasaya ve demokrasiye aykırı olduğu, anayasamızın 127’nci maddesinde geçici görevden uzaklaştırmanın düzenlendiği ama kayyum uygulamasının kalıcı sonuçlar doğurduğunu ifade etti. Görevden alınan ve yerine kayyum atanan kişi beraat ederse, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilirse ne olacak. Velev ki suçlu, belediye meclis üyelerinin suçu ne? O siyasi partiye oy veren seçmenin suçu ne? Bir belediye başkan vekili seçilir. Mevcut uygulama demokrasimize ve anayasamıza aykırı.”
“Anayasa meselesi Sayın Cumhurbaşkanı tarafından gündeme getirilmiştir. Siz anayasa değişikliğini, biz vatandaşın ne konuştuğunu önemsiyoruz. Asgari ücret, emekli maaşı, atanmayan öğretmenler, staj ve çıraklık mağdurları… Anayasa değişikliğinin gündeme gelmesi için önce toplumun belini büken, toplumun kanayan yarası haline gelen bu sorunların çözümü için adım atılması gerektiği Genel Başkanımız tarafından Sayın Cumhurbaşkanı’na iletildi. Bize 17,5 milyon kişi oy verdi, onlar masaya oturmadan bizim oturmamızın bir anlamı yok. Onların masaya oturması da iktidarın mevcut anayasaya uymasından, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımasından ve gereklerini yerine getirmesinden geçiyor.”
Erdoğan Ankara’nın Söğütözü Semtinde AK Parti Genel Merkezi’ne de komşu sayılabilecek mesafedeki CHP Genel Merkezi’ne en son 18 yıl önce, merhum Genel Başkan Deniz Baykal’a “hayırlı olsun” ziyareti için gitmişti.
Erdoğan ile Baykal arasında binanın mimarisiyle ilgili sohbet öne çıkmıştı. İki liderin 12. katındaki bir odanın dışarı doğru oval çıkıntısıyla dikkat çeken “oval ofis” sohbeti kendilerine eşlik eden kurmaylarını güldürmüştü.