Kongre için Ankara’ya giden Ak Parti Bilecik İl Başkanı trafik kazası geçirdi
Son seçimlerde oy oranlarında belirgin bir düşüş yaşandığı gözlenen AK Parti'de 'değişim' konusu, kimi milletvekillerinin ıstakozlu, Rolex'li paylaşımlarının ardından hız kazandı.
Son iki yılda düzenlenen seçimlerde hem lider hem parti ayağında seçmen desteğinin azaldığı gözlenen AK Parti’de şu sıralar gündem; ‘değişim.’
14 – 28 Mayıs 2023’te düzenlenen parlamento seçimlerinde partinin oy oranı yüzde 35.6’yla 2002 sonrası en düşük düzeye gerilerken, yarışın cumhurbaşkanlığı etabı da yüzde 50+1 sisteminin uygulandığı 2014’den bu yana ilk kez ikinci tura kaldı.
31 Mart 2024’te gerçekleştirilen yerel seçime giden süreçte iktidar partisindeki değerlendirmelerde mevcut tablodan yola çıkılarak seçmenin sandıkta bir fatura kesebileceği tahmin ediliyordu.
CHP’yi ülke genelinde birinciliğe taşıyacak bir sonuç ise ihtimal dahilinde görülmüyor, hatta İstanbul ve Ankara gibi kentlerin ana muhalefetten geri alınacağı düşünülüyordu. Ancak durum, beklendiği gibi olmadı. AK Parti, 2019’la kıyaslandığında ülke genelinde yüzde 8.85 oranında oy kaybetti.
Ana muhalefet CHP İstanbul ve Ankara’yı korurken Adıyaman, Bursa, Kastamonu, Bartın, Adıyaman gibi illeri de hanesine ekleyerek sürpriz bir çıkış yaptı.
Bu nedenle kulislerde parti yönetimi ve kabinede değişikliğe gidilebileceği ileri sürülüyor. Erdoğan’ın Merkez Karar ve Yürütme Kurulu (MKYK) toplantısında yaptığı değerlendirmelerin de bunun işareti olduğu ifade ediliyor.
Bugün AK Parti’ye yakınlığıyla bilinen yazarların gündeminde, Erdoğan’ın sözleri ve ‘bayrak değişimi’ vardı.
AK Parti’ye yakınlığıyla bilinen Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, kamuoyunda hem parti yönetiminde hem kabinede değişim talebi oluştuğunu belirterek kulislerden edindiği şu bilgileri paylaştı:
“Erdoğan önceki gün yapılan MKYK toplantısında seçim sonuçlarına ilişkin kapsamlı bir değerlendirme yapıyor. Seçimlerde alınan sonuçların her yönüyle değerlendirileceği ve gereğinin yapılacağını söylüyor. ‘İçimizde değerlendirmelerimizi yapacağız. Bayrak değişimine gideceğiz’ diyor.”
Bu ‘değişimin’ “Seçimlerde verilen mesajı aldık’ demenin ilk adımı olarak görüldüğünü söyleyen Selvi, Erdoğan’ın Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında da “Başta ben olmak üzere bu masanın etrafındakilerin hepsi sorumlu” dediğini hatırlatarak şu çağrıyı yaptı:
“AK Parti’de güçlü bir değişim beklentisi olduğu bir gerçek. Bunun geciktirilmeden yapılması gerekiyor.”
Bahsettiğimiz ‘değişim’ tartışmasında hem tabanın hem de partideki bir kanadın eleştirisine neden olan ‘israf’ manzaraları.
AK Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı’nın Monaco Yat Kulübü’nde yediği söylenen ıstakozun fotoğrafını paylaşması en çok konuşulanların başında geliyor.
MKYK üyesi Mücahit Birinci “O ki paylaştınız, o zaman bu partiden istifa edeceksiniz. Sizin bu tavrınıza, bu ruh halinize hangi parti uygunsa, oraya gideceksiniz. Yer sofralarında kurulmuş, emekle, darbeler, bin bir badireler atlatmış bu partide siz ve sizin gibilere yer yok” derken, bir diğer kurul üyesi Orhan Miroğlu da şunları kaydetti:
“Bir milletvekilinin halka karşı sorumluluğu bir yasama yılıyla sınırlı değildir. Milletvekilinin ülkesine karşı ahlaki ve vicdani sorumluluğu bana kalırsa ölünceye kadar devam eder. Yasama yılı bittiğinde bugün artık özgürlüğüme kavuştum diye düşünen milletvekili, o makama hiç inanmamış demektir. Ve ülkemizin içine sürüklendiği vasatlık -vekil olduğunun bilinciyle hareket eden vekillerimizi tenzih ederim- son yıllarda geldi, TBMM seçimlerini de vurdu.
Liyakat, siyasi temsil gibi vasıflar rafa kaldırıldı. Milletvekilliği çeşitli karmaşık ilişkilerden ‘aklanmak’ ve ‘netameli bir geçmişi silmek ve itibar satın almanın mümkün hale geldiği bir alana dönüştü. Manzarayı umumiyeye bakan herkesin, rahatlıkla ‘bu iş demek bu kadar ucuz‘ diyebileceği bir alan.”
Bursalı ise tepkilerin ardından özür diledi, ancak Antalya’daki teleferik faciasının unutturulma çabasıyla çarpıtıldığını ileri sürerek kendini savundu.
Istakoz tartışması sürerken bir zenginlik sergileme fotoğrafı da AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu’ndan geldi.
Yenişehirlioğlu’nun Meclis’te misafir ettiği hemşehrileri ile çektirdiği ve sosyal medya hesabında paylaştığı fotoğrafta saatinin markası da net bir şekilde görüldü.
“Biz bu milletin ta kendisiyiz” notuyla yayınlanan fotoğrafa AK Partili vekilin takipçileri “Keşke biz de Rolex takıp, ıstakoz yiyebilsek. Dişin bile kaplama, milletin ağzında diş yok” gibi yorumlar yaptı.
Saatin değerinin 562 bin TL’den fazla olduğu belirtiliyor. Yenişehirlioğlu ise fotoğrafını silmiş durumda.
Yenişehirlioğlu, daha sonra paylaşımını neden kaldırdığına dair bir açıklama yaptı. Yenişehirlioğlu “Bu paylaşımımı silmemin sebebi şudur: Arkamda yer alan değerli Ispartalı partililerimize yönelik hakaretler ve küfürlerden dolayıdır. Bu seviyesiz yorumlar silinse bile twitterde görülüyor. Oysa paylaşımım instagramda duruyor. Zira orada seviyesiz paylaşımlar silinince görülmüyor. Bu arada alın teriyle helal yoldan edindiğim saatimi takmaya devam edeceğim” dedi.
İsraf tartışması her ne kadar kamuoyu önünde milletvekilleri üzerinden yürütülse de, arka planda bir başka ‘grubun’ daha bulunduğu iddia ediliyor: ‘Erdoğan’ın danışmanları.’
Gazete Pencere yazarı Nuray Babacan, parti içinde yeni bir sürece başlanmak istendiğini ve bunun için ‘durumu kurtarmanın yollarının arandığını’ söylediği yazısında şu duyumları aktardı:
“Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda sayıları 40 civarında olan danışmanların ‘ne iş yaptığı’ daha sık sorulmaya başlandı. Erdoğan’ın aktif 5 danışmanının olması ve diğerleriyle vedalaşılması gerektiği söyleniyor. Kamuda ulufe gibi dağıtılan yönetim kurulu üyelikleri nedeniyle birden fazla yerden maaş alan yöneticiler ve bürokratlar da parti içinde en iyi dedikodu malzemesi.
Beş ayrı yerden 540 bin lira maaş alan bürokrat örneklerini sıralayanlar yine AK Partililer. Emekli maaşı dahil sadece iki maaş sınırlaması getirilmesi gerektiğini söyleyenler de onlar. Ayrıca çoğu eski AK Parti milletvekili olan bakan yardımcılıkları artık tepki çekiyor. Makam ve maaş aracı olarak kullanılan bu görevin, en fazla iki yardımcıyla sınırlandırılması gerektiğini konuşuluyor.”
Son olarak Erdoğan’ın eski metin yazarı Aydın Ünal Yeni Şafak’ta kaleme aldığı yazısında bahse konu ‘değişim’ için bahse konu görüntülere karşı bir adım atılması gerektiği görüşünü dile getirdi.
Seçmenin hayat pahalılığı nedeniyle hassas olduğunu, partinin halihazırda bir oy kaybı yaşadığını belirten Ünal, iki maddede çağrı yaptı:
“Nazlı seçmen günlerinde iktidarın iki önemli tedbiri alması gerekir:
Birincisi:
Güven kaybının acilen durdurulmasıdır. Seçmene güven verecek, seçmenin içini rahatlatacak bazı tedbirler acilen alınmalıdır. “Reis mesajı aldı ve işte bak gereğini yapıyor” duygusu bir an önce tamir edilmelidir. Değişim uzun vadeli olacaksa bile, ilk etapta, çözülmeyi durduracak, özellikle de tabandaki tartışmaları susturacak adımlar atılmalıdır. Muhalefetin, bu kırılgan günlerdeki operasyonlarının önüne geçmek amacıyla “gündem belirleme” gücü tekrar ele alınmalıdır.
İkincisi:
Güvenin tekrar tesis edilmesidir. Erdoğan’ın, önümüzdeki seçimsiz 4 yılda bunu başaracağına şüphe yok. Ancak güven kaybının hasarı derinleştikten sonra, güveni tesis etmek daha da zorlaşacağı için el çabuk tutulmalıdır.”