Komisyon Öcalan’ı özetledi, DEM Parti ve CHP kızdı

İmralı'da Öcalan'la yapılan görüşmenin tam tutanağı yerine özeti komisyonda okundu. DEM Parti, 'Sözlerini bağlamından çıkarmışsınız' dedi, CHP'li üyeler itiraz edince Ak Partili Yayman, 'O zaman gelseydiniz İmralı'ya' diye cevap verdi.

Siyaset 5 Aralık 2025

Meclis’teki Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun günlerdir beklenen ve defalarca ertelenen toplantısı nihayet dün yapıldı. Beklenen, toplantıda Komisyon adına bundan 12 gün önce İmralı adasına giden heyetin Abdullah Öcalan’la yaptığı görüşmenin tutanaklarının açıklanmasıydı. Ama öyle olmadı, onun yerine heyetin Ak Partili ve MHP’li üyesinin, DEM Partili üyeye sormadan hazırladıkları bir özet metin komisyonda okundu.

Oysa toplantının açılışında konuşan Komisyon Başkanı ve Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş tam metnin açıklanacağını ima etmişti. Ama ardından komisyona bu özet metin gelince toplantıda tartışma çıktı. CHP adına konuşan Okan Konuralp tam metnin açıklanmasını isteyince İmralı’ya giden komisyon üyesi Ak Partili Hüseyin Yayman, ‘Siz de gelseydiniz İmralı’ya öğrenirdiniz’ dedi.

Toplantıda bulunan CHP’li, DEM Partili ve TİP’li üyeler tutanakların tam metin olarak komisyonda okunmasını istedi ama bu gerçekleşmedi.

Ak Partili Hüseyin Yayman ve MHP’li Feti Yıldız tarafından hazırlandığı anlaşılan görüşme özeti toplantıda okundu.

O özetin tam metni şöyle:

“Görüşmede Öcalan, öncelikle 100 yıllık Türk-Kürt ilişki sistematiğine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sözleriyle büyük katkı sağladığını, Cumhuriyet tarihinde ender görülen bir cesaret gösterdiğini, kendisine şükran duyduğunu ifade etmiş, süreçte gösterdiği cesaret için Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şükran ve teşekkürlerini ifade etmiştir.

Abdullah Öcalan, sürecin başından beri verdiği sözlerinin arkasında olduğunu, koşullar el verirse teorik ve pratik imkanının bunu gerçekleştirmeye müsait olduğunu ifade etmiştir. Uzun bir şekilde tarihsel arka planı aktarmış ve Ziya Gökalp’e referans vererek Türk Kürt kardeşliğini önemine vurgu yapmıştır.

Abdullah Öcalan, silahlı yöntemden ayrıldığını, siyasi yöntemi benimsediğini, 27 Şubat çağrısı çerçevesinde bütün yapıların, PKK’nın tüm bileşenlerinin, örgütsel varlıklarının dağıtılmasının ve silahların bırakılmasının ilanının toplum tarafından iyi karşılandığını, halkın bu gelişmeyi takip ettiğini, kendisinin Suriye ve Irak’ta da etkili olduğunu ifade etmiştir.

Bu noktada Feti Yıldız, Abdullah Öcalan’ın mahkûm olduğu davada şehit ailelerinin avukatı olarak kendisinin bulunduğunu hatırlatması üzerine Öcalan, “Ben Devlet Bey’in el sıkmasıyla başlayan süreç içinde verdiğim sözlerin arkasındayım” demiştir.

Hüseyin Yayman ise buraya şehit ailelerinin hassasiyetiyle geldiğini söylemesi üzerine Abdullah Öcalan, her asker kaybının kendisi için trajedi olduğunu, asla sevinmediğini, gençlerin böyle ölmemesi gerektiğini söylemiştir. Türkiye’de ve bölgede kesinlikle çözüme ulaşılması gerektiğini söylemiş ve TUSAŞ eylemine üzüldüğünü ifade etmiştir.

Kendisine “Lozan ve 1924 öncesi döneme ait dilin kullanılması süreci zehirliyor” denilmiştir.

“En son Zap bölgesi boşaltılırken örgüt üyelerinin elinde silah olması kamuoyunda infial yaratmış bu konuda yapılan çağrıya PKK’nın tam uymadığı görülüyor” denilmiş, SDG’nin 10 Mart mutabakatına uyması gerektiğinin elzem olduğu, Suriye konusunda yeni bir çağrı yapması gerektiği Öcalan’a söylenmiştir.

Bu devletin hepimizin devleti olduğu, ‘silahı bırakın’ derken PKK’nın bütün bileşenlerini kapsadığı, PKK’nın Irak’tan çektiği güçleri Suriye’ye gönderdiği yönünde gözlemler olduğu, bu durumun daha önceki açıklamalarla çelişki yarattığı kendisine söylenmesi üzerine Öcalan, “PKK’nın sadece elindeki silahları değil zihinsel olarak da silahları bırakması gerektiğini ifade etmiştir.

Feti Yıldız, şehit haberleri geldiği dönemde bile kimsenin Kürt komşusunun camını kırmadığını, bu kadar acıya rağmen Kürt-Türk düşmanlığının asla oluşmadığını belirtmiştir.

Bunun üzerine Öcalan kendisinin şehit ailelerine saygıyla baktığını, acılarının ne kadar büyük olduğunu bildiğini beyan etmiş, Devlet Bahçeli’nin konuşmasında hatırlattığı “ben devletime hizmete hazırım” sözünü hatırlatıp “buyur” demesine karşılık olarak sözlerinin arkasında olduğunu, koşullar elverirse teorik ve pratik imkanlarının bunu gerçekleştirmeye müsait olduğunu yinelemiştir.

27 Şubat açıklamasına yönelik olarak süreçte geçen 1 yılı başarılı gördüğünü, bu dönemde hiç şehit verilmediğini ifade etmiştir. Böylelikle büyük bir politik açılım sağlandığını, kamuoyunda desteğin arttığını, kamuoyunun aklındaki soru işaretlerinin ilerleyen dönemde giderileceğini söylemiştir.

Terörsüz Türkiye gerçekleşecekse Türkiye’nin pratik ve somut adımlar bekliyor olduğunun söylenmesi üzerine Öcalan, pozitif hamleler ve adımlar peşinde olduğunu ifade etmiştir.

Somut adımlar konusunda bir direnç olduğu, örgütün merkezi Kandil’den Suriye sahasına taşımasının sorunu çözmeyeceği ifade edilmesi üzerine kendisinin örgütün lideri olarak her saha için kesin talimat vermesi gerektiğini, bu adımlar gerçekleşince yeni bir iklim oluşacağını ifade etmiştir.

Abdullah Öcalan ayrıca “Bu soruyu defaatle sordunuz” diyerek sözlerinin arkasında olduğunu, sürecin başarıya ulaşması için tüm gayretini ortaya koyduğunu ifade etmiştir.

27 Şubat çağrısında ayrı devlet ve federasyon olmadığının, idari özerklik, kültüralist çözümler olmadığının hatırlatılması üzerine Öcalan “Evet, öyle” diyerek onaylamıştır.

Hüseyin Yayman tarafından Suriye konusunda sorulara, SDG’nin 10 Mart’taki anlaşmasını esas aldıklarını, Suriye başta olmak üzere bölgede İsrail’in hamlelerine karşı çok dikkatli olunması gerektiğini, Suriye için üniter yapı ve yerel demokrasi benimsediğini söylemiştir.

Yerel savunma gücü olup olmayacağına dair sorulara “Savunma gücü yok, asayiş kapsamında güçler. Yani polis gibi” cevabını vermiştir.

Bu coğrafyada Türksüz Kürt, Kürtsüz Türk yaşayamayacağını belirterek uzun bir tarihsel anlatımda bulunmuş ve Sultan Sencer’e referans vererek bu birlikteliğin tarihsel önemine vurgu yapmıştır.

Reel sosyalizm düşüncesinin 1995’ten beri terk ettiğini, zihinsel dönüşümün sancılı bir süreç olduğunu, normalde PKK’yı 1993’te feshetmesi gerektiğini söylemiş, ancak her seferinde birinin bu girişimini sabote ettiğini söylemiştir.

Bu sabotaj sürecini de darbe mekaniği olarak tanımlamış, 1993’ten günümüze Özal, Demirel, Erbakan ile dolaylı görüşmelerinin nihayete ermemesinde de bu darbe mekaniğinin etkili olduğunu söylemiştir.

“Ferhat Abdi Şahin’in tanıyor musunuz, talimatınızı dinler mi?” diye sorulduğunda Öcalan, kendisine yakın olan biri, kendisine bağlı olduğunu söylemiştir.

Kendisine Türkiye için hiçbir zaman gerçekleşmeyecek iddialarda bulunmanın süreci sabote etmek olacağını ifade eden ifadelerde bulunmuştur.

Gülistan Kılıç Koçyiğit’in “Sizi çok sağlıklı gördüm kadın haklarıyla ilgili söyleyecek bir hususunuz var mıdır?” diye sorması üzerine Öcalan selamlarını iletmiştir.”

DEM Parti’den tepki: Bağlamı dışına çıkarıldı

DEM Parti’nin beş komisyon üyesi ortak bir açıklamayla komisyonda okunan özete Öcalan’ı ziyaret eden heyetteki DEM Partili üyenin hiçbir dahlinin olmadığını belirtti. 

Özetin, ‘seçmeci vurgular ve eksik alıntılar’ taşıdığı, bu nedenle ‘spekülasyona kapı araladığı’ söylendi.

DEM Partili komisyon üyeleri Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meral Danış Beştaş, Hakkı Saruhan Oluç, Celal Fırat ve Cengiz Çiçek imzasını taşıyan metin özetle şöyle:

* Barış ve Demokratik Toplum Sürecinin baş aktörü olan Sayın Öcalan’ın komisyon heyetiyle yaptığı görüşmenin içeriğinin parça parça, eksik ve öznel yorumlarla aktarılması; her şeyden önce Öcalan’ın bu süreçteki tarihsel rolünü daraltma ve tartışmaya açma riskini barındırmaktadır. Bu ise bir yılı aşkınsüredir yürüyen sürecin temel yaklaşımlarına, verilen sözlere, yapılan tariflere ve altına girilen sorumluluklara aykırıdır.

* Komisyonda, parti olarak biz de İmralı tutanaklarının tümünün, olduğu gibi kamuoyuyla paylaşılmasını talep ettik. Ancak tüm ısrarlarımıza rağmen, Meclis Başkanlığı tutanakların tamamını paylaşmak yerine, dolaylı bir anlatıma dayalı, özetlenmiş bir metni hem komisyona hem de kamuoyuna sunmayı tercih etmiştir. Adaya giden heyet üyemizin bu özet metnin hazırlanmasına dahli olmamıştır.

* Bu yöntem, Sayın Öcalan’ın değerlendirmelerinin sağlıklı ve bütünlüklü anlaşılmasını sağlamadığı gibi; bağlamından kopuk cümleler, seçmeci vurgular ve eksik alıntılar üzerinden çok sayıda spekülasyona kapı aralamaktadır. Toplam bağlamından koparılan, öznel niyet okumalarına açık, tartışmaları körüklemeye elverişli her tür yaklaşımı reddediyoruz.

* Bizim açımızdan esas olan, sürecin tüm taraflarına ve topluma karşı dürüst, tutarlı ve sorumluluk sahibi bir dil kullanılmasıdır. Sayın Öcalan’ın sözlerinin, kimsenin politik pozisyonuna yedeklenmeden, herhangi bir parti içi hesaplaşmanın malzemesi haline getirilmeden, olduğu gibi ve tam haliyle görünür kılınmasını savunuyoruz.

* Bu nedenle: tutanakların tamamının komisyon üyeleriyle eksiksiz paylaşılması, ​ardından da kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini sağlayacak şeffaf bir mekanizmanın işletilmesi yönündeki talebimizi bir kez daha yineliyoruz.

* Barış ve Demokratik Toplum Süreci; kişisel yorumlara, dar siyasi hesaplara, bağlamından koparılmış cümleler üzerinden yürütülen polemiklere bırakılamayacak kadar ciddi ve tarihsel bir süreçtir. Biz, sürecin özüne, ruhuna ve toplumsal beklentiye uygun şekilde; nesnel, şeffaf ve bütünlüklü bir aktarım yapılması için ısrarcı olmaya devam edeceğiz.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.