Ata sporu şaha kalktı
Türkiye'nin olimpiyatlardaki en başarılı branşı güreş. 1924'te Paris'te ilk kez Türkiye bayrağıyla mindere çıkan güreşçiler 100 yıl sonra yine madalya peşinde.
Büyük bir heyecan ile takip ettiğimiz 2024 Olimpiyat Oyunları’nda güreş müsabakaları başlıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin Olimpiyat serüveni bundan 100 yıl önce Paris’te start aldı. İlk madalyalar ise 1936’da Berlin’de kazanıldı. Tahmin edeceğiniz üzere ülkemize dünyanın en büyük spor organizasyonunda tarihe geçecek öncü başarıları getiren isimler minderden geldi.
Bu sporculardan ilki Ahmet Kireççi ya da bilinen ismiyle Mersinli Ahmet’ti. Güreşçimiz serbest stil orta sıklette Alman Hans Schedler’i, İsveçli Ludvig Lindblom’u , İtalyan Ercole Gallegati’yi ve İsviçreli Ernst Krebs’i devirdi. Amerika Birleşik Devletleri’nden Richard Voliva’ya ise mağlup oldu. Bu siklette Emile Poilve şampiyonluğu kazanırken Mersinli Ahmet bronz madalya aldı. Tarihler 4 Ağustos 1936’yı gösteriyordu. Türkiye tarihinde ilk kez Olimpiyatlarda kürsüdeydi.
1914 doğumlu Mersinli Ahmet küçükken mahallenin en kuvvetli çocuğuydu. Babası yemişçilik yapmaktaydı. İşleri bozulunca helvacılık, marangozluk fırıncılık ile uğraştı. Mersinli babasına yardım ederken kolaylıkla taşıdığı ağır un çuvalları itfaiye kumandanı Memduh Bey’in dikkatini çekti ve durumu Mersin Zahire Borsası Komiser Lütfi’ye iletti. Bir ay sonra İstanbul’a gönderildi. Orada onu karşılayan İsmail Hakkı vasıtası ile Kumkapı kulübüne girdi. Kısa sürede kendini kanıtladı. Bir sporcumuzun sakatlanması neticesinde milli takıma girdi ve kısa sürede Balkan şampiyonluğuna uzandı. İtalyan Gallegati’ye karşı İstanbul’da kaybettiği mücadeleyi hiç unutmadı. Rakibinden rövanşı Berlin’de Olimpiyatları’nda aldı. Mersinli Ahmet 1948 Londra Olimpiyat Oyunları’nda ağır sıklette altın madalyayı boynuna geçirdi. Ses sanatçısı Safiye Ayla ile aşk yaşadığı iddia edildi. Mustafa Kemal Atatürk’ün masasına konuk oldu. İsmi tesislere verildi. 1978’te trafik kazasında yaşamını yitirdi.
Mersinli Ahmet’in kazandığı bronzun ardından sahneye bu kez Yaşar Erkan çıktı. Önce serbest stilde mücadele etti güreşçimiz. Bu kategoride sekizinci sırayı aldı. Ardından grekoromen tüy sıklette minderdeydi. Sırasıyla Danimarkalı Robert Nielsen’i, Japon Hideichi Yoshioka’yı, İtalyan Valentino Borgia’yı, Letonya’dan Krisjánis Kundsinsch’i devirdi. Finlandiyalı Aarne Reini’ye kaybetti. Ancak o dönemki statüye göre güreş müsabakaları bir tür lig organizasyonu şeklindeydi.
Karşılaşmalar tamamlandığında Yaşar Erkan puan sıralamasının zirvesinde yer aldı. Türkiye Olimpiyatlarda tarihinin ilk altın madalyasına kavuşmuştu. Bu başarı ülkede büyük bir sevinç yarattı. Mustafa Kemal Atatürk, Yaşar Erkan’ı son cümlesi ‘Çok Yaşa Yaşar’ yazan bir telgrafla tebrik etti.
1913 Erzincan doğumlu olan Yaşar Erkan güreşe 1929 senesinde Kumkapı kulübünde başlamıştı. Çocukken spora merakı yoktu. Biraz okumuş sonraları baytar mektebinde hayvanlara bakmıştı. Annesi Fındık lakabıyla tanınan Seher hanım, babası ise çevresinin Pamuk Dayı olarak çağırdığı bir güreşçi olan Ali Pehivan’dı. Antrenörü Saim bey onun sportif kariyerindeki en değerli isimlerdendi. Balkan Şampiyonlukları ve Türkiye şampiyonlukları kazanmıştı. İstanbul’da İtalyan Marcello Nizzola karşısında elde ettiği galibiyet Olimpiyat Oyunlarına dek en büyük gurur kaynağıydı. 1936’da Berlin’de boynuna taktığı altın ise kariyerinin en parlak sayfası oldu.
Yaşar Erkan olimpiyatlarda kürsünün en tepesine çıktığında İş Bankası’nda memurdu ve Güneş kulübü çatısı altındaydı. Kendisine şampiyonluk sonrası ev hediye edildi. Erkan 1940 yılında mindere veda etti. Pek çok kaynağa göre aslen Naçar olan ve çaresiz manasına gelen soyadı Olimpiyat şampiyonluğu sonrası Atatürk tarafından Erkan olarak değiştirildi. Ancak 1936 Berlin Olimpiyat Oyunları’nın teknik raporu ile oyunlar esnasında yayın yapan gazete ve mecmualarda soy ismi Erkan olarak yazmakta. Böyle bir değişimi olsa dahi Berlin öncesi gerçekleşmiş olmalı. Türkiye Güreş Milli Takımı’nda antrenör olarak da görev yapan Yaşar Erkan 18 Mayıs 1986’da hayatını kaybetti. Adı Erzincan’da ismi verilen spor salonu ile yaşamakta.
Günümüze gelecek olursak Paris 2024’te Türkiye 18 sikletin 11’inde kota kazandı. Kadınlarda beş, grekoromende dört, erkekler serbest stilde ise iki milli güreşçi olimpiyatlara katılacak. Rio 2016’daki başarısını beş kota alarak tekrarlayan Kadın Mili Takımı güreşte en kalabalık kafileyi oluşturacak.
Kadınlarda 50 kiloda Evin Demirhan Yavuz, 53 kiloda Zeynep Yetgil, 62 kiloda Nesrin Baş, 68 kiloda Buse Tosun Çavuşoğlu ve 76 kiloda Yasemin Adar Yiğit, olimpiyatlarda mindere çıkacak. Kariyerinde yedi Avrupa ve iki dünya şampiyonluğu bulunan Yasemin Adar Yiğit’in daha önce olimpiyatlarda kazandığı bir madalya bulunuyor.
Kadın sporculardan Buse Tosun Çavuşoğlu ise son dünya ve Avrupa şampiyonu güreşçi olarak Paris 2024’te yer alacak. İkinci kez olimpiyatlara katılacak Evin Demirhan Yavuz ve ilk olimpiyat heyecanını yaşayacak Nesrin Baş’ın kariyerlerinde de Avrupa şampiyonluğu bulunuyor.
Grekoromen stilde 60 kiloda Enes Başar, 77 kiloda Burhan Akbudak, 87 kiloda Ali Cengiz ve 130 kiloda Hamza Bakır güreşecek. Daha önce üç olimpiyat madalyası kazanan Rıza Kayaalp olimpiyat öncesi kullandığı ilacın yasaklı madde içermesi nedeniyle yerini Hamza Bakır’a devretmek zorunda kaldı. Burhan Akbudak hem dünya hem de Avrupa şampiyonluğu yaşadı.
Ali Cengiz ise Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da yapılan son Dünya Güreş Şampiyonası’nda altın madalya kazanma başarısı gösterdi. Milli güreşçiler Burhan Akbudak ve Ali Cengiz olimpiyatlarda Türkiye’yi ilk kez temsil edecek.
Serbest Milli Takımı’nı Paris’te 97 kiloda İbrahim Çiftçi ve 125 kiloda Taha Akgül temsil edecek. Rio 2016 Olimpiyat Oyunları’nda altın madalya kazanan Taha Akgül Tokyo’da da bronz almıştı.
20 Ekim 2024 - Kırmızı-beyaz-siyah bir Anadolu hikayesi
13 Ekim 2024 - Lejyonerlerin tarihçesi: Dalgakıran, bombacı ve Sabri Mahir’in film gibi öyküsü
8 Ekim 2024 - Şampiyonlar Ligi müziği bu kez Galatasaray’ın kadınları için çalıyor
9 Ağustos 2024 - ‘Süper’ kolay olunmuyor! 67 yıllık harika hikayede yeni sayfa