Paris’te tarihi Hatice Akbaş yazıyor
İtalyan boksör Carini'nin yediği yumruktan sonra ringi terk etmesiyle hedef haline gelen Cezayirli Imane Khelif ülkesinde kadın hakları için savaşıyor. Ülkesi onu rol model olarak gösteriyor. Carini ise ringdeki davranışı için özür diledi.
Paris Olimpiyatları’nda boksta yarı finalde en çok tartışılan sporculardan biri Imane Khelif oldu. Cezayirli boksörün 46. saniyede Angela Carini’ye attığı yumruktan sonra İtalyan rakibinin ringden çekilmesi tartışmaları beraberinde getirdi. Turnuvada yoluna devam eden Khelif yarı finalde Busenaz Sürmeneli’yi yenen Taylandlı Janjaem Suwannapheng’le salı günü karşılaşacak.
İtalyan sporcu Carini’nin Imane Khelif karşısındaki maçtan çekilmesinin ardından Cezayirli boksörün cinsiyeti tartışma konusu oldu. Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) sözcüsü Mark Adams ise Khelif’in olimpiyat uygunluk kriterlerinin ihlal etmediğini belirtti ve şunları söyledi: “Cezayirli boksör kadın olarak doğdu, kadın olarak kaydedildi, hayatını kadın olarak yaşadı, kadın olarak boks yaptı ve kadın pasaportuna sahip. Bu bir transseksüel olayı değil. Bunu söylemediğinizi biliyorum ancak bir şekilde bunun bir kadınla dövüşen bir erkek olduğu yönünde bazı kafa karışıklıkları var. Böyle bir durum söz konusu değil. Bilimsel olarak bu konuda fikir birliği var. Bu bir kadınla dövüşen erkek değil ve bence bunu anlamamız gerekiyor.”
Tartışmalar son hızla devam ederken İtalyan boksör Carini, Imane Khelif’in elini sıkmadığı için özür diledi. Yaşanan cinsiyet tartışmalarının kendisini üzdüğünü belirten İtalyan sporcu, “Bütün bu tartışmalar beni üzüyor. Rakibim için de üzgünüm. Eğer Uluslararası Olimpiyat Komitesi dövüşebileceğini söylediyse, bu karara saygı duyarım.Bunu yapmayı amaçlamamıştım. Aslında, ondan ve diğer herkesten özür dilemek istiyorum. Olimpiyat hedefim yok olduğu için öfkeliydim. Khelif’e karşı hiçbir şeyim yok. Aslında, onunla tekrar karşılaşsaydım onu kucaklardım” dedi.
24 yaşındaki Imane Khelif’in ülkesi Cezayir’de çok zor günlerden geçerek bugünlere geldi. Ülkesindeki kadınlar için umut veren biri olan Khelif aynı zamanda UNICEF elçisi. Khelif, Tiaret köyünde doğdu. 16 yaşında sokakta futbol oynamak isteyen bir kızdı ancak erkeklerden tepki gördü. İronik bir şekilde, onu boks yapmaya iten şey erkeklerin yumruklarından kaçma yeteneği oldu.
Ama Khelif, kadınlar için boksun futbol oynamaktan çok daha zor olduğu bir ülkede yaşıyordu. Her hafta antrenman yapmak için 10 kilometre uzaklıktaki komşu köye gitmek zorundaydı. Bu da otobüs parası ödemek demekti. Sahra Çölü’nde kaynakçılık yapan ve kadınların spor yapmasını onaylamayan babasından para isteyemezdi. Para bulmak için o hurda metal, annesi ise kuskus sattı. Birlikte, Imane’nin düzenli olarak boks antrenmanı yapabilmesi için şehre giden otobüsün parasını ödeyebildiler.
Üç yıl sonra, her hafta uzun saatler süren antrenmanların ardından 19 yaşındayken Yeni Delhi’de düzenlenen 2018 Dünya Şampiyonası’nda 17. oldu. 2019’da Rusya’da düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda Cezayir’i temsil etti, 33. sırada yer aldı. 2023’teki cinsiyet tartışmaları kariyerine damga vursa da Paris Olimpiyatları vizesi aldı. Fransa’ya gitmeden verdiği söyleşide Imane Khelif, “Hiçbir şeyle başladım ve artık her şeye sahibim. Annem ve babamın ikisi de beni desteklemeye geliyor. Onlar benim en büyük hayranlarım” diyordu.
Imane, Cezayir’de kız çocuklarına yönelik spor olanaklarının özellikle köylerde çok kısıtlı olduğunun farkında. Bu da kadınlar arasında obeziteyi patlatmış. Imane sadece kendisinde değil diğer Cezayirlilerin hayatında da bir fark yaratma motivasyonuna sahip. UNICEF elçisi olmak tam olarak bunu ona sağladı. Khelif şöyle konuştu: “UNICEF elçisi olmaktan büyük onur duyuyorum. Gençlere mesajım hayallerinin peşinden gitmeleridir. Engellerin önünüze çıkmasına izin vermeyin, tüm engellere direnin ve onları aşın. Hayalim altın madalya kazanmak. Ben kazanırsam anneler ve babalar çocuklarının ne kadar ileri gidebileceğini görebilecek. Özellikle Cezayir’deki kızlara ve çocuklara ilham vermek istiyorum.”
Sadece Imane Khelif değil Tayvanlı Lin Yu-Ting de cinsiyet tartışmalarının gündeminde. Onların hedef haline getirilmesine karşı çıkan bir kurum da Spor ve Haklar Birliği (SRA) oldu. SRA’dan Andrea Florence konu hakkında yaptığı açıklamalarda Imane Khelif ve Lin Yu-Ting’in vahşice saldırıya uğradığını belirterek şunları söyledi: “Kadınların bedenleri hakkında, ‘adil oyun’ kisvesi altında yapılan bu saplantılı spekülasyonlar aslında zararlı cinsiyet ve ırksal klişelere dayanmaktadır. Ayrıca bunlar kadın sporundaki gerçek insan hakları sorunları açısından da bir dikkat dağıtıcı. Imane Khelif ce Lin Yu-Ting’in yalnızca ataerkil ve kadın düşmanı kadınlık anlayışlarının dışında oldukları algısı yüzünden vahşice saldırıya uğramaları kabul edilemez. Tüm kadınların ayrımcılıktan uzak bir şekilde spor yapma hakkı vardır.”
Uluslararası Af Örgütü İşçi Hakları ve Spor Başkanı Stephen Cockburn ise şöyle konuştu: “Imane Khelif ve Lin Yu-Ting’e yönelik korkunç düzeydeki çevrim içi taciz; sporda ve toplumda kadınlara gerçek anlamda zarar veren toksik, cinsiyetçi ve ırkçı söylemlerin bir başka derinden rahatsız eden örneğidir. Bu kadınlar hiçbir yanlış yapmadılar ancak nefret söylemleriyle rahatsız ediliyorlar. Khelif ve Yu-Ting, diğer tüm olimpiyat sporcuları gibi saygıyla muamele görmeyi hak ediyor.”
Ama bu kurumlar gibi düşünmeyenler de var. Bunun başında da iki sporcuyu geçen yıl yarışmalardan men eden Uluslararası Boks Birliği geliyor. Kurumun başkanı Umar Kremlev, Cezayirli Imane Khelif ile çıktığı müsabakadan çekilen İtalyan boksör Angela Carini’ye, olimpiyat şampiyonuna verilen para ödülü kadar ödül vereceklerini açıkladı. Carini’nin, maçın ardından yaptığı açıklama sırasında ağladığını hatırlatan Kremlev, “Onun gözyaşlarına bakamadım. Ben bu tür durumlara kayıtsız değilim. Her boksörü koruyacağımızın garantisini verebilirim. Kadın boksunu neden öldürdüklerini anlamıyorum. Güvenlik nedeniyle ringde yalnızca uygun sporcular yarışmalıdır” dedi. Kremlev ayrıca, Lin Yu Ting’in mağlup ettiği Özbekistanlı boksör Sitora Turdibekova’ya da destek vereceklerini açıkladı.