Hayat bazı insanları öylesine karşınıza çıkarmaz. Zamanın belli bir yerinde, sizin de hazır olduğunuz bir anı seçer ve yollarınızı birleştirir. Ayşe Burcu Kaya ile tanışmam da tam olarak böyleydi.
Ayşe, İstanbul Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema mezunu. ABK markasının kurucusu, televizyon programcısı, üretken bir tasarımcı ve aynı zamanda birçok sosyal sorumluluk projesinde aktif rol alan çok yönlü bir kadın. Ama benim için tüm bu kimliklerden öte; içtenliği, duyarlılığı ve zarafetiyle kalbime dokunan bir dost, bir kardeş…

Ayşe ile yollarımız, benim kurucusu ve genel direktörü olduğum Cocomaje Estetik ve Güzellik Polikliniği sayesinde kesişti. Yaklaşık dört yıl önce, kliniğimizde bir kahve içimi sırasında başladı sohbetimiz. Gözümün içine bakarak, “Burası benim için çok niş, çok özel bir yer,” dedi. Bu cümle o kadar içtendi ki… O günden sonra hem Cocomaje’nin hem de dostluğumuzun hikâyesi değişti.
Aynı hafta içinde kliniğimizde 300’ün üzerinde danışan ağırladık. Ayşe’nin varlığı ve çevresine yaydığı enerji, her şeyin ritmini etkiledi. O gün bugündür, Ayşe benim için sadece bir dost değil; fikirlerine güvendiğim, ilham aldığım bir hayat yoldaşı.

Ayşe ile konuşurken ona her konukta sorduğum o soruyu yönelttim: “Senin Satori anların ne zaman geldi?”
Hiç duraksamadan cevap verdi: “Genellikle konfor alanımın dışına çıktığımda, hayatın en diplerinde…”
Bu cümle, beni çok derinden etkiledi. Çünkü gerçekten de en büyük farkındalıklar, en zorlandığımız anlarda gelir. Ayşe de tam burada devreye giriyor. Hayatın görünmez cam tavanlarıyla mücadele eden bir kadın olarak, özellikle kız çocuklarının eğitimi için birçok sosyal sorumluluk projesine imza atıyor.
ABK markasının “Grace” koleksiyonu, sadece zarafet değil; aynı zamanda sorumluluk taşıyan bir duruşun eseri. Her satış, bir kız çocuğunun geleceğine dokunuyor.

Ayşe’nin zarafeti yalnızca fikirlerinde ya da tasarımlarında değil; dostluklarında da hissediliyor. 3 Ağustos doğum günümde bana gönderdiği hediye hâlâ kalbimde özel bir yerde durur:
– Bir tafta etek,
– Belimi saran zarif bir saten obi kemer,
– Ve manşetlerinde “ATS” harfleri işlenmiş, özenle dikilmiş bir beyaz gömlek…
ATS: Aslı Taşdeviren Sağlam.
Bu detay, onun ne kadar incelikli ve düşünceli biri olduğunu anlatmaya yeter. O gömleği ilk giydiğimde, omzumda sadece bir tasarım değil; arkamda duran bir kadın dostun varlığını da taşıyordum.
Ayşe benden yaşça küçük olabilir ama dostluğumuz, yılların ötesinde bir yerden akıyor. 2021 yazından bu yana, ilişkimiz bambaşka bir derinlik kazandı. Artık onu sadece arkadaşım olarak değil, kalbimden bir parça gibi, kardeşim gibi görüyorum.
Ceyhan Ordu’dan Edirne’ye, Ankara’dan Japonya’ya uzanan hikâyelerimiz oldu. Ama en kıymetlisi; birlikte kurduğumuz içten, sıcak, karşılıksız dostluk.

Ayşe Burcu Kaya benim gözümde bir “moda tasarımcısı” değil. O, insan ilişkilerini tasarlayan, incelikle dostluk inşa eden, zarafeti hayata giydiren bir kadın. Ve böyle bir dostu hayatıma katabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Hayat bazen bir kahveyle başlıyor, bir gömleğin manşetine isim işleniyor ve sonra hiç silinmeyecek bir dostluk yazılıyor.
Zarafetin, üretimin ve gerçek bağların çoğaldığı bir dünya dileğiyle…
12 Aralık 2025 - Yemek Pornosu: İnsanlığın Çivisinin Çıktığı Yerde Yemeğin Mikrofonla Buluşması
11 Aralık 2025 - Polyesterle Barışamadık Çünkü O Bir Kıyafet Değil, Plastik Şişenin Reenkarnasyonu
10 Aralık 2025 - Bir Gün Kontes Bir Gün Çökmüş Kadın Olmamın Mucizevi ve Mantıksız Hikayesi
9 Aralık 2025 - Benim Kültürümde Yok Ama Sepetimde Var
8 Aralık 2025 - Neden Eskisi Gibi Odaklanamıyorsun? Çünkü Beynin Sessizce Greve Gitmiş Olabilir