Wimbledon bir tenis turnuvası değil sadece; bir anlatı, bir sahne, bir karakter gelişimi. Her puan bir cümle, her set bir bölüm, final ise bir romanın sonu. Ve şimdi yeni sezon başlıyor. Wimbledon 2025 sahneye çıkıyor. İzlemeye değer.
Tenis izlemek benim için sadece bir spor keyfi değil, hayata bakışımı şekillendiren bir ritüel. Her yaz kortlarda Wimbledon heyecanını yaşamak, neredeyse bir iç disiplin gibi hayatımda yer buluyor.
Hatta Hayattan Daha Fazlasını İste kitabımda “Tenis Maçlarından Öğrendiklerim” başlıklı özel bir bölüm bile var. Çünkü kortta yaşanan her an; beklemek, vazgeçmemek, doğru anda risk almak, hayatın sahnesiyle birebir örtüşüyor.

Wimbledon, 1877’den beri yalnızca bir turnuva değil; bir ritüel, bir zarafet şöleni. Beyaz kıyafetler, Kraliyet Lojası, çilek ve krema… Ama asıl farkı çim kort: topun hızı kayganlığı kararları keskinleştiriyor. Bu yüzeyde oynanan tenis, fiziksel olduğu kadar zihinsel bir meydan okuma oluyor .
Turnuva 30 Haziran Pazartesi, yani bugün başlıyor. 12 Temmuz’da Kadınlar Finali, 13 Temmuz’da ise Erkekler Finali oynanacak. İki hafta boyunca çim kortta efsaneler yazılacak.

2025’te Wimbledon, teknolojik ve çevresel açıdan da çığır açıyor. Maçlar artık yapay zekâ destekli istatistiklerle zenginleşiyor. İzleyiciler servis yüzdesinden taktik ısı haritalarına kadar her şeyi canlı görebilecek. Ayrıca turnuva ilk kez karbon nötr hale geldi. Sürdürülebilirlik artık sadece slogan değil, Wimbledon’ın yeni kimliği oldu .
Carlos Alcaraz yine favori ama Novak Djokovic’in hedefi büyük: Federer’in 9 Wimbledon zaferi rekorunu egale etmek.
İspanya’nın parlayan yıldızı Carlos Alcaraz, üst üste üçüncü erkekler şampiyonluğunu kazanmak için korta çıkacak. Son iki finalde Novak Djokovic’i mağlup eden Alcaraz, tarih yazmaya devam etmeyi hedefliyor.
Sırp efsane Novak Djokovic ise 38 yaşında olmasına rağmen 25. Grand Slam zaferini arıyor. Deneyimli raketin hırsı, turnuvaya ayrı bir heyecan katıyor.
Dünyanın bir numarası İtalyan Jannik Sinner, hazirandaki Roland Garros finalinde Alcaraz’a kaybetmenin ardından formunu Wimbledon’da yeniden bulmayı amaçlıyor.
Kadınlarda, dünya sıralamasının zirvesindeki Aryna Sabalenka ile Roland Garros şampiyonu Coco Gauff şampiyonluk için en güçlü adaylar arasında yer alıyor.

Toplam ödül havuzu 53.5 milyon sterlin. Şampiyonlara kişi başı 2.7 milyon sterlin verilecek. Finalistlere 1.4 milyon, yarı finalde elenenlere 730 bin sterlin.
İlk turda kaybedenler bile 60 bin sterlinle Londra’dan ayrılıyor. Wimbledon sadece sportif değil, finansal açıdan da elitlerin oyunu.
23 yaşındaki Zeynep Sönmez, elemeleri geçerek ana tabloya adını yazdırdı. Fiziksel dayanıklılığı, oyun içi zekâsı ve direnciyle umut veriyor. Zeynep’in ilk turdaki performansı, Türk tenisinde yeni bir sayfanın başlangıcı olabilir.
Wimbledon’da Türk hakemler de görev alıyor: Özgür Yıldız, Banu Uluç, Serdar Soyer ve Mutlu Yücebaş. Yücebaş 2010 yılından beri Wimbledon’da görev yapıyor , 2016 yılında tarihte merkez kortta görev alan ilk Türk hakem olmuştu.

2025’te Wimbledon’ın Birleşik Krallık ekonomisine katkısının 500 milyon sterlini aşması bekleniyor. Yayın hakları, otel ve restoran harcamaları, sponsorluk anlaşmaları… Londra yazının en çok kazandıran iki haftasını yaşıyor. Wimbledon, tenis kadar ticareti de domine ediyor.
Geçtiğimiz yıl, tenis dünyası unutulmaz bir final serisine tanıklık etti. Carlos Alcaraz, 2024 Wimbledon erkekler finalinde Sırp rakibi Novak Djokovic’i yenerek unvanını korumayı başardı. Kadınlarda ise Çek tenisçi Barbora Krejcikova, İtalyan Jasmine Paoliniyi mağlup ederek şampiyonluk kupasını kaldırmıştı .
Wimbledon bir tenis turnuvası değil sadece; bir anlatı, bir sahne, bir karakter gelişimi. Her puan bir cümle, her set bir bölüm, final ise bir romanın sonu. Ve şimdi yeni sezon başlıyor. Wimbledon 2025 sahneye çıkıyor. İzlemeye değer.