Kapadokya turist sayısında rekor kırdı
Bütün kaynakların betona, ranta harcandığı, üniversitede özgür düşüncenin ezildiği bir ülkede “Niye yüksek teknoloji geliştiremiyorsunuz?” diye ihracatçıya kızmak bence absürt.
Halkta seçimden sonra döviz yükselecek beklentisi varmış. Öncelikle bir eksiği tamamlayayım, bu beklenti halkın yanı sıra hatta belki de halktan önce iş dünyasının önemli bir kesiminde var. Halk her şeyin içine atılabileceği belirsiz bir kavram. Halkla kastedilen kim, işçiler mi, düzensiz işlerde çalışan prekarya mı, kira geliriyle yaşayan rantiyeler mi, ürünlerini dövizle fiyatlandıran tekstilciler ve turizmciler mi?
İşçilerin seçimden sonra doların ne olacağını çok önemsediğini sanmıyorum, bu yıl başka zam alıp alamayacakları onlar için çok daha kritik bir mesele (Asgari ücrette başka artış yapılmayacağı konusunda o kadar emin olmayın; ocakla haziran arasındaki enflasyonu ve seçimlerde AKP’nin oyunda büyük bir düşüş olup olmayacağını gördükten sonra konuşuruz).
Kurun seviyesi yurtdışıyla iş yapanları çok daha yakından ilgilendiriyor. Hafta sonu yurtdışına kendi markasıyla satış yapan hazır giyim üreticisi bir arkadaşımla görüştüm. Rasyonel düşünen, goygoya gelmeyen ve bu arada demokrat bir insandır… Hazır giyim ve turizmde yerel seçimler sonrasında kurda düzeltme yaşanacağı yönünde çok güçlü bir beklenti olduğunu söyledi. Buna rağmen beklenen düzeltmenin gelmeyebileceğinin, Mehmet Şimşek’in buna yol vermeyebileceğinin farkında. “Ama” dedi, “Kurda düzeltme yaşanmazsa ben üretim birimimi kapatacağım. Bu da 10-15 kişiyi işten çıkarmam anlamına geliyor. Sektördeki işletmelerin önemli kısmı aynı durumda. Turizmde de benzeri bir durum var.”
Merkez Bankası’nın 2021 Eylül ayında başladığı faiz indirimlerinin patlattığı enflasyon üretim maliyetlerinin uçmasına yol açtı. Ama dolar ve euro aynı oranda artmadı. Sonuç: Özellikle tekstil, hazır giyim gibi sektörlerde imalatçıların fiyatları sadece Türkiye için değil dünya için de pahalandı.
Hazır giyimci arkadaşım bazı ürün gruplarında Türk şirketlerin fiyatlarının İtalyan üreticilerle aynı seviyeye geldiğini söylüyor. “Bizim tek avantajımız” diye ekliyor, “Daha esnek olmamız. Onlar mesela hazır ürün bulundurmuyor, siparişe göre üretim yapıyor. Bizse sezon başında üretim yaptığımız için müşteri istediğinde bekletmeden gönderiyoruz.”
Ne olursa olsun Türkiye’nin İtalya’yla dünyaya aynı fiyattan mal satması mantıklı ve uzun süre sürdürülebilecek bir durum değil. Nitekim sektörde kapanmalar, işten çıkarmalar çoktan başlamış durumda. Seçim sonrasında kurda beklenen düzeltme gelmezse artarak devam edeceğini görmek için kahin olmaya gerek yok. Bu da konkordato, iflas ve işsizlik dalgasına yol açacak.
Özetle Mehmet Şimşek ve kimi iktisatçıların “Kurun ihracat üzerinde etkisi yok” tezi en azından bazı sektörler için yanlış. “İhracat yapmak için kura ihtiyaç duyan batsın kardeşim!” İhracatçılar kurda artış talebini dile getirdiklerinde halkın (yine o kimi kastettiği belli olmayan amorf kavram) bir kesiminin tepkisi böyle oluyor. Kendi adıma, bu yorumlara çok şaşırıyorum. Bu yorumların sahipleri hangi ülkede yaşadığımızı düşünüyor acaba? Modanın, katma değerin beşiği İtalya’da mı, yoksa yüksek teknolojinin beşiği Tayvan’da mı?
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin Oğuz Satıcı’nın başkanlığı döneminde çıkardığı Turkish Time adlı derginin uzun süre yayın yönetmenliğini yaptım, Çorlu’dan Gaziantep’e, Velimeşe’den Kayseri’ye kadar onlarca organize sanayi bölgesi gezdim, çok sayıda toplantıya katıldım, yüzlerce ihracatçı dinledim. Hayaller Paris, gerçekler oraları.
Özgür düşüncenin, sanatın, eğitimin olmadığı yerden moda çıkar mı? Nitekim çıkmadı. Evet, son yıllarda İstanbul Moda Akademisi gibi çok önemli girişimler var, gelecek çok karanlık görünmüyor ama Türkiye’den Prada çıkması için henüz çok erken. Ayrıca moda sadece tasarım değil aynı zamanda finans ve ülke itibarı meselesi. İtalya’yla Türkiye’nin dünyadaki algısı, itibarı bir mi?
Yüksek teknolojiye gelince… Bütün kaynakların betona, ranta harcandığı, üniversitede özgür düşüncenin ezildiği bir ülkede “Niye yüksek teknoloji geliştiremiyorsunuz?” diye ihracatçıya kızmak bence absürt.
Hayır, ihracatçının kurda artış beklentisi, talebi “değersiz TL’nin konforuna” alıştıklarından değil, Türkiye’nin eti budu bu olduğundan. En azından bazı sektörlerde.
Dövizdeki artış enflasyonun gerisinde kaldıkça birçok sektörde küçülme ve işsizliğin arttığını göreceğiz. Ekonomi yönetimi büyük olasılıkla bunu göze aldı. Ama Cumhurbaşkanı’nın göze alıp almayacağından o kadar emin değilim. Bana kalırsa yine seçim sonuçlarına bağlı.
Göreceğiz.