Ekranların “kızıl” sorunu!

30 Aralık 2023

Bugünlerde televizyon ekranlarında ciddi bir kızıl sorunu var. Eskiden kızıl desek aklımıza en fazla Rita Hayworth ya da Kızılmaske hatta Türkçülerin Kızıl Elması gelirdi! Sanırım her şey Cumhurbaşkanı’nın bundan tam bir yıl önce Kızıl Elma Yüzyılı ilanı ile başladı. Ardından Baykar’ın Kızılelma’sı gökyüzünde göründü. Memleketim Çorlu’daki Akıncı Üssü’nde deneme uçuşlarını yapan Kızılelma insansız hava aracı 2024 yılında seri üretime geçmiş olacak. Ancak ekranlardaki bu “kızıl” tartışma ne Cumhurbaşkanı’nın Kızıl Elma Türkiye yüzyılı hedefiyle ne de hava kuvvetlerine güç katan insansız hava aracı ile ilgili… 

Televizyondaki tartışmalar Kızılcık Şerbeti adlı dizi ile başladı. Dizi muhafazakâr ve modern iki ailenin ilişkilerini anlatıyordu ama RTÜK tarafından 5 kez yayın durdurma ve en üst sınırdan para cezasıyla taçlandırıldı. Kızılcık Şerbeti hala rating rekorları kırmaya devam ediyor. 

Bu tartışmalar bitmeden henüz iki bölümü yayınlanan “Kızıl Goncalar” filmiyle kızılca kıyamet bir kez daha koptu. Öyle ki dizi ile ilgili başta İsmail Ağa Cemaati olmak üzere RTÜK’e 30 binin üzerinde şikâyet yapıldı. Televizyon seyretmeyi günah sayan bir tarikatın mensuplarının gizliden gizliye televizyon seyrettiğini de bu vesile ile öğrenmiş olduk. 

Son yıllarda yapılan dizilere baktığımızda şöyle bir tablo görüyoruz. Hikâye köşkte yaşayan büyük bir ailenin etrafında gelişiyor, ki muhtemelen yapım masrafından kaçmak için tüm aile aynı evde yaşıyor. Dizi karakterleri arasında muhakkak bir muhafazakâr, bir seküler, bir mafya, bir psikiyatrist ve kötü bir aile üyesi var. Artık Türk dizilerinde mafya karakterler gibi başı örtülü karakterler de kadrolu oldu. Tıpkı Netflix’de eşcinsel bir karakterin olmadığı bir dizi ya da filmin görülmediği gibi bizim dizilerde de bu iş rutine girdi. Bu tarz hikayelerin işlendiği hatırlayabildiğim ilk film sanırım Minyeli Abdullah’tı. Filmin yapımcısı tencere pazarlama işini bırakıp film sektörüne girmiş ve Minyeli Abdullah filmini çekmişti. O filmde de benzer bir konu işleniyordu. Ancak bu Z kuşağının bilemeyeceği kadar uzak bir ayrıntı. 

Gay dizileri izleyerek gay olacağını sanan bir grup gibi tarikatlarda da her şeyin iyi, doğru ve ahlaklı olduğunu sananlar var. Oysaki tarikat yurtlarında tecavüze uğrayan çocukları, badecileri, çocuk yaşında evlendirilen kızları, okula gönderilmeyen çocukları, kamu malına musallat olan tarikatçıları, pudra şekercileri, hatta alnı secdeye değiyor diye el üstünde tutulan cemaatçileri devleti yıkmaya çalışırken görmedi mi bu ülke? Bunların hiçbiri kurgu değildi hepsi gerçekti.  Bunlardan hangisi için ayağa kalktılar? Hangisinin hakkını korumak için mücadele ettiler de iş tereyağlı böreğe kaldı? Oysa dizilerin başında bu hikayedeki tüm kişiler ve olaylar kurgudur diye yazar ama Pisa verilerine göre okuduğunu anlama konusunda 81 ülke arasında 34.sırada olduğumuzu hatırlatmak isterim.

Hamiş: Bu yazıyı yazarken RTÜK, Kızıl Goncalar dizisine ceza yağdırdı. Dizi 2 kez yayın durdurma ve para cezası aldı. 

Gözümden kaçmayanlar

*France Football dergisi 1956 yılından beri Avrupa’da yılın futbolcusu yani Ballon d’Or ödülünü verir. İlkay Gündoğan her dakika dikkat çekmek için bir şeyler yapan, sosyal medyada çokça göz önünde olan futbolculardan biri değil. Sessiz ve derinden giden bir oyuncu o nedenle bir antistar! Sezon başında 7 yıldır top koşturduğu Manchester City’den ayrılarak Barcelona’ya transfer oldu. Ancak eski takımı onu unutmadı ve adını Manchester City antrenman sahalarından birine verdi. France Football dergisinin aralık ayı kapağında “L’antistar” başlığı ile İlkay Gündoğan var.  İlkay röportajında özel hayatının sosyal medyada yer almasından hoşlanmadığını söylemiş. Yazıyı okuduktan sonra İlkay’ın İnstagram sayfasına baktım. France Football gibi önemli bir dergiye kapak olmasına rağmen derginin tek kare fotoğrafını İnstagram sayfasına koymamıştı. 

Son günlerde İlkay gibi Almanya’dan yükselen yeni bir genç futbolcumuz daha var, Kenan Yıldız! Juventus’ta ilk 11’de forma bulduğu ilk maçta gol attı. İtalyanlar şimdiden ona Turkish Delight diyorlar. Arda Güler gibi o da 18 yaşında ve henüz kariyerinin en başında adını en büyük kulüplerle duyurmaya başladı.  

*Netflix dünyada 247,15 milyon üyesi ile dünyanın en büyük dijital platformu. 190 ülkede yayın yapıyor. Piyasa değeri 178 milyar dolar. Şirketin bu müthiş başarısı karşında rakipleri ayakta kalmaya çalışıyor. Öyle ki Warner Bross Discovery ve Paramount’un birleşme görüşmelerine başladığı geçtiğimiz günlerde The Guardian gazetesinde yer aldı. Hollywood’un iki önemli stüdyosu Netflix’e karşı ayakta kalma savaşı veriyor. Geçtiğimiz hafta Netflix Türkiye ofisini ziyaret ettim. Netflix Türkiye Müdürü Pelin Diştaş’dan dünyada en çok izlenen Türk yapımının Perihan Mağden’in kitabından uyarlanan “Biz kimden kaçıyorduk anne” olduğunu öğrendim. Türkiye’de en çok izlenen yerli yapım ise yine bir muhafazakâr/seküler konusunu işleyen “Bir Başkadır” olmuş. 

*Bizde tereyağlı börek krizi yaşanırken Birleşik Arap Emirlikleri tarihi bir karar aldı ve 52 yıldır süren alkol üretim yasağını kaldırdı. Bu kararın ardından Abu Dabi’de ilk bira fabrikası açıldı. Ayrıca alkol satışlarına uygulanan %30’luk vergi de askıya alındı. Arap yarımadasında değişim hızlanıyor.  

Ve 2024…

İşte tam da o günlerdeyiz…

Yine başlangıç noktasına geri döndük,

Yılın son günleri hep böyle telaşlı geçer.

Her yıl sonu yeni kararlar alırız, 

O 3 kilo verilecek, daha düzenli olunacak, spor yapılacak, daha çok kitap okunacak ancak daha yeni yılın ilk ayı dolmadan aslımıza rücu ederiz. 

Geçen gün bir yemekte Ertuğrul Özkök Yunanlı filozof Epikuros’un bir sözünü hatırlattı:

Ben varsam ölüm yok, ölüm varsa ben yokum!

Şahane bir söz değil mi? 

O yüzden hazır hayattayken yaşamaya bakın, 

Hayatınızın başrolünde siz varsınız, bu yıl o yıl olsun tüm güzel dilekler gerçek olsun.

Şahane bir yıl diliyorum, mutlu yıllar herkeslerime …

 

 

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.