Borsada işlem vergisinden vazgeçildi. Borsa lobisinin AKP ve Cumhurbaşkanı nezdindeki baskısı, bu çok küçük verginin alınmasını bile önledi. Şimdiyse motokuryelerden vergi alınacak, yurtdışı çıkış harçları 10 kat artırılacak.
Vergi paketinin TBMM’ye sunulması öncesi, daha önce Bakan Mehmet Şimşek’in açıkladığı borsada işlem vergisinden vazgeçildiği duyuruldu. Borsa lobisinin AKP ve Cumhurbaşkanı nezdindeki baskısı, bu çok küçük verginin alınmasını bile önledi. Pakete eklenen maddelerle motokuryelerden vergi alınmaya başlanacak, yurtdışı çıkış harçları 10 kat artırılacak. Bu tablo verginin siyasi gücü olmayanların üzerine yüklendiğini bir kez daha ortaya çıkardı.
Dün Bloomberg’in haberleştirdiği yeni vergi paketi taslağının toplam getirisinin 226 milyar TL olacağı belirtiliyor. Ancak bu yıllık rakam ve bu yıl ne zaman uygulayama gireceğine göre, 2024 bütçesine katkısı ortaya çıkacak. Tasarruf tedbirleri paketi zaten kamuoyunda fazla kabul görmemişti, şimdi vergi paketinin getirisi ve götürüsünü tartışacağız.
Borsada işlem vergisinin kaldırılması, sağlayacağı mali katkının ötesinde, sembolik olarak bir çok hatalı uygulamanın varlığını ortaya koydu. Makro ekonomi bilen borsa uzmanları, on binde 1 veya 2 oranında uygulanacak işlem vergisinin işlemleri olumsuz etkilemeyeceğini söylüyordu. Ancak buna rağmen siyasi gücü yüksek olan, AKP içindeki müttefiklerinin fazla olduğu bilinen borsa lobisi itiraz etti ve sonuç aldı. Bakan Şimşek işlem vergisinin daha sonra yeniden tartışılacağını, bu maddenin paketten çıkarıldığını söyledi. Bu verginin Cumhurbaşkanlığı’nda yapılan konuyla ilgili toplantıdan sonra paketten çıkarıldığı söyleniyor.
Kısacası; 10 bin TL’lik işlemden 1 veya 2 TL vergi alınmasına bile izin vermediler. Asgari ücrete zam yapılmayacağı, yoksulluğu aşikar hale gelen emekli ve memura ancak 6 aylık fark verileceği yani bu konularda bütçenin sıkı tutulacağı söylenirken, borsa işlemlerinden cüzi vergi alınmasından bile vazgeçilmesi, çok büyük bir çelişki oluşturuyor. Bunun toplumsal adalet açısından çok kötü bir karar olduğu, doğal olarak tepkilere neden olacağı açık.
Bu kararın bir başka yönü de Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in otoritesini sarsmış olması. Şimşek’in bir hafta öncesinde bu vergiyi anons ettiğini biliyoruz. Bakan Şimşek, ya bu vergiyi duyurmayacaktı ya da baskılara rağmen bu vergiyi sonra düşüneceklerini, bu nedenle paketten çıkarıldığını açıklamayacaktı. Bu durum Bakan Mehmet Şimşek’in ekonomik program konusunda planladığı rasyonel kararlara izin verilmediğini teyit eden bir tabloyu ortaya koydu. Zaten kamuda tasarruf paketinde böyle bir tırpanlama olduğunu düşünüyorduk, borsadaki işlem vergisiyle bu kanaatimiz artık kesinleşti diyebiliriz.
Enflasyonla mücadele programının çok zor olduğunu, sabır istediğini zaten Bakan Şimşek de söylüyor. Gerçekten de çok zor bir süreçteyiz ve bunun mutlaka başarıya ulaşması lazım. Buradan geri dönüşün maliyeti çok yüksek olur, en çok da zaten yoksullaştırılan geniş toplumsal kesimler zarar görür. Başarılı olmazsa küresel sistemdeki rolümüz iyice zayıflar, ekonomik ve dolayısıyla siyasi olarak gücümüzün daha da gerilediğini görürüz.
İstikrar programı uygulanırken, elbette siyasi güç arkasında olmalı, başka türlü başarılı olunmaz. Ancak bu tür programların bir sahibi ve yürütücüsü olur. Bu kişi siyasi olarak baştan genel bir olur alır ve artık genel çerçevede gereken adımları atar. Eğer siyasi karar alıcı, uygulamada rahat bırakmaz sürekli karışırsa, o zaman ekonomik programın bütünlüğü kalmaz. Uygulanan programa güven sağlanamaz ve başarı çok zorlaşır Geçen yılki Mayıs seçimlerinden sonra gördüğümüz gibi; siyasetin etkilediği, sürekli gel-git’lerle program uygulamaya çalışılırsa başarı şansı çok azalır, süreç uzar, maliyet büyür.
Bakan Şimşek’in ekonomik programdan sonuç alınabilmesi için kurguladığı adımların bazılarının Cumhurbaşkanı’na takıldığı artık çok somut gözüküyor. Belli ki; Bakan Şimşek, kalem-kalem ne kadar gelir veya kısıntı yapacağını planlıyor, kalemlerden bazıları veto yiyince, yerine yeni bir kalemi koyuyor.
İşte pakete eklenen motokuryelere getirilen vergi ve yurt dışına çıkış harçlarının 10 kat artırılıp 150 TL’den 1500 TL’ye çıkarılmasının böyle olduğunu tahmin ediyoruz. Belki de yurtdışı harçlarda daha az artış planlandı, açık oluşunca zam oranı iyice artırıldı. Bakan Şimşek’in planladığı kurumlar vergisi ve gelir vergisindeki istisna temizliğini de istediği kadar yapamadığını, bazılarına tırpan geldiğini tahmin ediyoruz.
Söylediğimiz gibi; böyle bir ekonomik program uygulaması olamaz. Bütünlüğü olur, örneğin hangi kalemden tasarruf edilirse ne etkisi olacağı bellidir, bunun yerine başkasını koyarsanız aynı etkiyi alamazsınız. Gelir artırıcı önlemlerde de böyle; paketin bütünlüğü ve karşılıklı etkileşimi vardır, birinin yerine başkasının konması maddi dengeyi sağlasa da, aynı istenen etkiyi yapamayabilir.
Özetle; gün geçtikçe görüyoruz ki; her şeye tek kişinin karar verdiği, kurumların inisiyatifinin olmadığı, popülizme tümüyle açık bir idari sistemde, çok hızlı biçimde enflasyonu çok yüksek seviyelere kadar artırabiliyorsunuz. Ancak aynı idare sistemde, enflasyonla mücadele etmek neredeyse imkansız olabiliyor. Çünkü aynı yapı tek başına mücadele etmeyi de engelleyebiliyor…
28 Kasım 2024 - Merkez Bankası artık riskler yerine başarıları öne çıkarıyor
27 Kasım 2024 - Özel sektör hesabı yüzde 48’le yaparken enflasyon yüzde 21’e düşmez
26 Kasım 2024 - Enflasyonla mücadelede ‘kararlılık’ vurgusu yavaş yavaş unutuluyor
25 Kasım 2024 - Yüksek nakit açığı ve Merkez’in zararı enflasyon hesabını bozuyor