Dış kaynak sıkıntısı faiz kararının önemini iyice artırdı

Bakan Mehmet Şimşek ABD’den ‘yabancı fon akışı başladı’ mesajları veriyor ama durum pek de öyle gözükmüyor. Sorunun ‘güven kaybının onarılamamasından’ kaynaklandığı ortada. Bu nedenle yarın yapılacak Merkez Bankası toplantısından çıkacak faiz kararının öneminin iyice arttığını söyleyebiliriz.

20 Eylül 2023
PKK toplantısı Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in New York’ta yabancı yatırımcılar ve küresel fon yöneticileriyle buluşması sonrasına denk geldiği için daha da önem kazandı.

Piyasalar Merkez Bankası’nın bu haftaki toplantıda 5 puanlık artırım yapıp, politika faizini yüzde 30’a çıkarmasını bekliyor. Buna karşılık geçen ay yapılan sürprizi devam ettirip, yine beklentilerin üstünde bir faiz artışı yapmasını bekleyenler de var. Bunu söyleyenler bu ay da  7.5 puanlık bir artış olacağını, yani faizlerin 32.5’e çıkarılacağını tahmin ediyorlar.

5 ya da 7,5 puanlık artırımın arasındaki fark bu kadar büyük mü derseniz; yaratacağı algının büyük olduğunu söyleyebiliriz. Yani 7,5 puanlık artış yapılırsa ekonomi yönetimi enflasyonla mücadelede sözünü ettiği “kararlılık” konusunda biraz daha güçlü adım atmış sayılabilir. Aslına bakacak olursanız, enflasyon yüzde 70’lere doğru giderken, politika faizinin 30 ya da 32.5 olması arasında önemli bir fark olmadığı ortada. Ancak her şey ileriye dönük enflasyonla ilgili beklentileri düzeltmek, bu konuda piyasalara güven verebilmek için yapılıyor.

Şimşek’in söylemi

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ABD’den verdiği mesajlarda yabancı fon akışının başladığını söylüyor. Buna örnek olarak da bankaların ve özel sektörün son dönemde yaptığı borçlanmalardan söz ediyor. Halbuki özel sektör ve bankalar normal olarak bu kadar dış borçlanmayı zaten yapıyorlar. Yani bu dönemde önemli bir fark yok. Üstüne üstük bankalara ve özel sektöre, gerekirse ihtiyaçların üzerinde dış borçlanmalar yapıp, Merkez Bankası’na vermelerinin istendiğini de biliyoruz. O nedenle piyasalarda Şimşek’in bu sözlerinin “gerçekten fon akışı başladı” dedirtecek bir etkisi bulunmuyor.

Şimşek ABD’den önceki konuşmalarında da sürekli olarak bu fon akışı üzerinde durmaya başladı, bir süredir yeni ekonomi yönetimine güven duyulmaya başladığının özellikle altını çizmeye çalışıyor. Biraz abartılı biçimde bu propagandayı yaptığını düşünüyorum. Buradan yola çıkarak bu demeçlerinin biraz da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dönük olduğunu tahmin ediyorum. Yani “istemediğiniz halde sizi yüksek faiz artışlarına ikna ettik ama bakın etkisini görmeye başladık” demeye çalışıyor olabilir.

Bu arada son faiz artışından sonra sık sık, “Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda kararlı, tümüyle bizim arkamızda” mesajı verdiğini de görüyoruz. ABD’deki toplantılarda da Erdoğan’ın desteğiyle ilgili özellikle durmaya çalışmış. Bir yandan özellikle yabancıların “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden U dönüşü yapması” konusunda tedirginliğini gidermek için bu sözleri ediyor denilebilir.  Ancak öte yandan da, bu sözleri daha fazla tekrar ederek, “Acaba Erdoğan’ın geri dönüşünü tümüyle kesmek için bağlayıcılığını artırmaya mı çalışıyor” düşüncesi akla geliyor.

Seçim sonrasına kalabilir

ABD’deki toplantılar sonrası yaptığım görüşmelerde “havanın kötü olmadığı ama somut adımların atılması için biraz daha beklenmesi gerekeceği” izlenimini edindim. Kaynaklar, sözlü olarak Erdoğan’a ve Şimşek’e desteğin devam ettiğini, ekonomide girilen yeni yolun desteklendiğini ancak somut fon akışları için Türkiye’den beklenen bazı siyasi adımların atılmasının beklendiğini söylüyorlar. Bununla birlikte ekonomide girilen yoldan geri dönüşün olmayacağının biraz daha ispat edilmesi gerektiğini, bu nedenle asıl somut parasal desteklerin ancak seçim sonrasında, yeni yol haritası ile birlikte gelmeye başlayacağını tahmin ediyorlar.

Özetle; fon akışı konusunda beklenen desteğin ötelendiğini görüyoruz. İc piyasalarda, yani iş dünyası ve bankacılık kesiminde de, yeni ekonomi politikaları konusunda tam destek sağlanabilmiş değil. Ancak biraz da “başka çare olmadığı” düşünülerek iç piyasalarda özellikle Şimşek’e destek bir hayli güçlü. Zaten aksini düşünenler de pek seslerini çıkarmıyorlar.

Ancak dış piyasalarda, geçmiş deneyim göz önüne alınarak, öyle kolay kolay ikna olma eğilimi gözükmüyor. Yabancılar ne kadar yeni yolun doğru yol olduğunu kabul etseler, bunu söyleseler de, inanmak ve güvenmek için somut adımların atılmasını yani biraz yol alınmasını bekliyorlar.

İşte bu nedenle bu hafta yapılacak Merkez Bankası faiz toplantısının önemi daha da artmış durumda. 7,5 puanlık faiz artışı yapılsa, yarın yabancı fonlar Türkiye’de yatırım yapmak için sıraya girecek değiller. Ancak gerekenin yapıldığı konusunda, 5 puanlık artırıma kıyasla, daha iyimser olacaklar. Tabii ki  bundan sonra atılacak adımları da yakından takip edecekler.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.