Son günlerdeki döviz talebinin büyük ölçüde yerli yatırımcıdan kaynaklandığı çok açık. Bu talep, yabancının da dikkatini çekmiş görünüyor. Dolardaki artışın arkasında Mehmet Şimşek için çıkarılan 'Gidebilir' dedikodusunun etkisi var.
Döviz talebi yeniden canlanırken, Merkez Bankası’nın sert müdahale etmemesi talebin büyümesine neden olmuş gözüküyor. Merkez Bankası dün yayınladığı analizle ‘bu dönem döviz talebinin artması doğal’ havası vermek istedi ama canlı kalan talep nedeniyle rezervlerden önemli miktarlarda satışa devam etti.
Döviz talebinin büyük ölçüde yerli yatırımcıdan kaynaklandığı çok açık. Küresel finans eğilimine bağlı olarak Türkiye’den yabancı sermaye çıkışı devam etti ama bu olağandışı bir düzeyde değildi. Konuştuğum kaynaklar, yabancılarda dövizle ilgili özel bir sıkıntı olmadığını ancak içerideki bu talebin artması nedeniyle yabancıların da dikkatini çekmeye başladığını söylüyorlar.
Merkez Bankası analizde özet olarak; KKM’deki çözülme nedeniyle döviz hesaplarında büyümenin normal olduğunu, bu arada cari fazla verildiği dönemlerde şirketlerin döviz hesaplarını artırmalarının hep görüldüğünü söyledi. TL ve döviz mevduat hesaplarındaki trendin, tarihsel ortalamalara uyumlu olup önemli bir sapma göstermediğini de belirtti.
O zaman Merkez Bankası böyle bir trendin normal olduğunu düşünüyorsa, yani önceden bunu kestirebiliyorsa, neden böyle bir hareket için, zamanında ve yeterince güçlü müdahalede bulunmadığı sorusu akla geliyor. KKM’deki çözülmenin hızlandırılması için karar alan Merkez Bankası yönetimi, bu erime başladığında ortaya çıkacak sonuçları da görmek zorunda değil mi? Eğer bunları hesap ettiyse, olabileceklere karşı bir planı olması gerekmiyor mu?
Bütün olabilecekleri hesap ettiyse, o zaman da Merkez Bankası’nın son günlerde kurlarda olağandışı biçimde yaşanan bu hareketlere bilerek göz yumduğunu söylemek mümkün. Merkez Bankası geçtiğimiz günlerde hem yüklü döviz satışları yapıp kurları durdurmaya çalıştı, hem de buna rağmen kurları olağan seyrinde tutmayı başaramadı. O zaman da bunun nasıl bir bilinçli seçim olduğunu izah etmek gerekmiyor mu?
Diyelim ki; Merkez Bankası yöneticileri hem rezervden döviz satarak kurlardaki artışı frenlemeye çalıştı, hem de yine de bir miktar olağan dışına çıkan artışlara göz yumdu. O zaman da; madem bu kadar döviz satacaktın, biraz daha fazlasını satıp kurlardaki istikrarı koruman daha doğru olmaz mıydı, sorusu akla geliyor. Sadece geçtiğimiz Salı günü kurları tutmak için rezervlerden satışın, altın etkisi arındırılmadan 2.5 milyar doların üzerine çıktığını biliyoruz. Bu hareketin Çarşamba ve Perşembe günleri de devam ettiğini, yani Merkez Bankası’nın döviz satmaya devam ettiği de açık. Bu hafta rezervlerde yaşanacak erimenin en az 7-8 milyar doları bulması kaçınılmaz. Bu nasıl bir bilinçli seçim o zaman?
Döviz talebinin neden bu kadar arttığını soruşturduğumda, değişik tahminlere denk geldim. Japon yeni carry trade sıkıntısının sürmesinin yabancı çıkışına neden olduğu, bunun talebi artırdığı kesin. Ancak bu önemli bir rakam gibi gözükmüyor. En güçlü neden KKM’deki çözülmenin hızlanması ve zaten döviz bazlı KKM’lerin bir bölümünün yeniden döviz hesapların dönmesi gibi.
Teknik nedenlerin dışında en önemli neden; Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le ilgili kulis haberleri olarak öne çıkıyor. Dün Gazete Pencere’de Nuray Babacan, mealen; Şimşek’in vergi paketiyle ilgili Sarayda bir toplantıya katıldığını, Cumhurbaşkanlığı danışmalarının eleştiriye başlamaları üzerine ‘Siz kendiniz tartışın’ diyerek toplantıdan çıktığını, hafta başında çıkan istifa haberlerinin de buradan çıkmış olabileceğini yazdı.
Bakanlık ve İletişim başkanlığı bu haberi doğal olarak yalanladı ama Nuray’a güvendiğim için, küçük nüanslar olsa da, benzer bir durum yaşanmış olabileceğini düşünüyorum. Şahsen; Cumhurbaşkanlığı danışmanlarının katılacağı bir toplantıya Bakan Şimşek’in gitmesine pek ihtimal vermem ama bir emrivaki olduysa o zaman tepki vermiş de olabilir.
Haberlere yansıyan böyle bir durum, daha önceden piyasalarda duyulmuş ve fiyatlanmaya başlamış da olabilir. Şahsen, daha önce de olduğu gibi; AKP’ye yakın bir tasarrufçu büyük miktarda dövize dönüp ardından “Şimşek gidebilir” dediyse dalga dalga talebin büyümüş olabileceğini tahmin ediyorum. Böyle olmuştur demek mümkün değil ama söylemek istediğim; AKP’de Şimşek’in rahatsızlığının duyulup piyasalara bu bilgilerin sızma olma ihtimali çok yüksek.
Dövizdeki telaşın içeriden dışarıya bulaştığını söylemiştik. Bunun en önemli dayanağının Mehmet Şimşek’le ilgili duyulan tedirginlik olduğunu biliyoruz. Yabancı yatırımcıların, dünden itibaren, “Şimşek’le ilgili bir sıkıntı mı var?” diyerek, Türkiye’yi bilenlerden nabız yoklamaya başladıklarını öğreniyoruz.
Yaşananların nedeni; kötü yönetim ve iktidarın “rasyonel kararlar uygulamaya devam edeceği” konusunda, yerli-yabancı kimseye güven verememiş olması.