Faiz indirim tartışmalarıyla birlikte, bankaların yurtdışıyla yaptıkları swapların tümüyle serbest bırakılması yönündeki talepler yeniden canlanmaya başladı. Daha önce de bu konuda bir deneme olmuş ama sonra talepten vazgeçilmişti.
Faiz indirim tartışmalarıyla birlikte, bankaların yurt dışıyla yaptıkları swapların tümüyle serbest bırakılması yönündeki talepler yeniden canlanmaya başladı. Bu girişimin başını yabancı aracı kurumlar ile bunlarla iş yapan analistlerin çektiği görülüyor. Daha önceki denemeden, döviz rezervinde beklenenden daha yüksek artış sağlanınca vazgeçilmişti.
Faiz indirimiyle ilgili başlayan tartışmalar, her geçen eklenen boyutlarıyla büyüyor. Önümüzdeki hafta yapılacak Merkez’in faiz toplantısı nedeniyle yapılan faiz anketi sonuçları çıkmaya başladı. Bloomberg HT’nin yaptığı ankette, katılımcıların hiç birisi bu ay faizin değişmesini beklemiyor. Hafta sonunda yapılacak yeni anketlerden de aynı sonucun çıkması bekleniyor.
Asıl tartışma ise indirimlerin ne zaman başlayacağı noktasında. Piyasalardan edindiğimiz izlenim; giderek daha fazla piyasa oyuncusu yılın son iki ayında indirim yapılacağı tahmininde bulunmaya başladı. İki ay önce buna ihtimal veren piyasa oyuncusu sayısı azdı ama giderek artıyor.
Bu görüşü ilk savunan Fatih Özatay ve Ali Çufadar gibi eski Merkez Bankası yöneticileri, yıllık enflasyonun politika faizinin altına inmesinin psikolojik etkisini de kullanarak, faiz indiriminde geç kalınmaması, Ekim ya da Kasım ayında indirimlerin başlaması gerektiği görüşünü savundular. Piyasadaki oyuncuların da giderek bu görüşe katıldıklarına şahit oluyoruz.
Buna karşılık faiz indirimleri için erken davranılmaması gerektiği görüşünü savunan piyasa analistleri de bulunuyor. Bunlar biraz da Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay’ın son dönemdeki “aşırı şahin” denilebilecek söylemlerinden cesaretleniyorlar. Faiz indirimlerinin erken başlamasının yanlış olduğunu, özellikle de 2025 yılına ilişkin hedeflerin tutturulması şu adan bakıldığında zor göründüğü için, erken indirimin daha sonra sıkıntı yaratabileceği görüşünü savunuyorlar.
Buna karşılık indirimin başlamasını savunan iktisatçılar, geçmişten de örnek vererek, ileriye dönük olarak mevcut politikaların devam etmesi halinde, 2025 yıl sonunda yüzde 14 hedefine inilemese bile, yüzde 25 gibi bir rakama inilmesinin büyük ihtimal olduğu görüşündeler. Buradan yola çıkarak; ileriye dönük enflasyon beklentilerinin düşmeye devam edeceğini, buna bağlı olarak politika faizinin de indirilmesi gerektiği görüşünü belirtiyorlar. Bu iktisatçılar kabaca yüzde 20 gibi bir reel faiz düzeyinin korunması için, faiz indirimlerinin beklentilere bağlı başlayıp devam etmesi gerektiğini savunuyorlar. Aksi takdirde reel faiz düzeyinin çok yükseleceğini, bunun da ekonomide zaten başlayan daralmayı iyice pekiştireceğini, bunun ekonominin durması ve arzın kısıtlanması anlamına gelebileceğini belirtiyorlar. Bu iktisatçılar zaten daralma başladığını, aşırı sıkılaşma halinde, Cumhurbaşkanı’nın programı yarıda kesme riskinin bulunduğunu hatırlatıyorlar. Bu nedenle dengeli gidilmesi gerektiği, aşırı sıkı bir uygulamanın, amacın tam tersi sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarıyorlar.
Faiz indirimi için daha fazla beklenmesi gerektiğini savunan analistler, bununla birlikte, çok açık söylemeseler de, swapların yeniden serbest bırakılmasını da konuşmaya başladılar. Daha önce de benzer girişim yapılmış, yurt içinden yüklü miktarda bozulan dövizler ve yabancı girişi nedeniyle, rezervlerde beklenenden hızlı ve yüksek artış olunca, “rezerv için swaplar açılsın” tezinden vazgeçilmişti. O sıralarda bazı Merkez Bankası yöneticilerinin de bunu savunduğu, Londra’da bu konuda yabancıları dinlemek üzere danışman görevlendirildiği söylenmişti. Bazıları swapları açmayı düşünüyordu ama gelişmeler bu girişimi durdurdu.
Bu girişimleri, doğal olarak Türkiye’ye daha fazla yabancı sermaye getirmek için bu yolun açılmasını isteyenler destekliyor. Swaplar tümüyle açıldığında, yabancı fonların piyasalardaki ağırlığı artabilecek, tümüyle serbest giriş çıkışlar sayesinde, para yönetimi üzerinde baskı sahibi olabilecekler. Bu da kar maksimizasyonlarını kolaylaştıracak. Ekonomideki dengelerin kalıcı biçimde istikrar kazandığı, yetkin bağımsız kurumların oluştuğu bir iklimde, swapların açılması büyük risk oluşturmayabilir ama bu iklimde büyük bir risk oluşturuyor.
Halbuki piyasalar uygulanan politikalara çok çabuk yanıt verdi ve rezervler 150 milyar dolara kadar çıktı. Swapların açılmasını savunanlar Merkez Bankası döviz rezervlerinin hala yeterli olmadığını özellikle KKM nedeniyle en az 50 milyar dolarlık daha rezerv birikiminin gerektiğini söylüyorlar. Buna karşılık indirimi savunan iktisatçılar rezervlerin yeterli olduğunu, mevcut politikalarla özellikle tahvile önemli girişler beklendiğini hatırlatıyorlar.
Özetle, faiz indirimi tartışmalarıyla birlikte önümüzdeki dönem; daha ne kadar yabancı sermaye gerektiği, fazlası yarar mı zarar mı, ekonomideki daralma nereye kadar sürecek gibi, birçok konuyu birden konuşacağız.