Geçtiğimiz hafta başında küresel finans kesiminde çıkan panik Merkez Bankası’nı da vurdu. Bu hafta başında Merkez Bankası döviz kurlarını tutmak için 6.6 milyar dolarlık rezervden satış yaptı.
Geçtiğimiz hafta başında küresel finans kesiminde çıkan panik Merkez Bankası’nı da vurdu. Bu hafta başında Merkez Bankası döviz kurlarını tutmak için 6.6 milyar dolarlık rezervden satış yaptı. Hafta sonuna doğru bir toparlanma olsa da haftalık rezerv kaybının kaybının 6 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Çıkan panik üzerine yabancı çıkışı hızlanırken, Merkez’in Pazartesi günkü rezerv kaybı 2.3 milyar dolar oldu. Salı günü ise çıkış daha da hızlanınca kurları tutmak için Merkez 3.7 milyar dolarlık rezerv satmak zorunda kaldı. Çarşamba günü piyasaların durulmaya başlamasıyla rezervdeki kayıp 600 milyon dolara inerken, Perşembe günü ise 400 milyon dolarlık rezerv artışı saptandı.
Perşembe itibariyle rezerv kaybı 6.2 milyar dolara inmişti. Cuma rakamlarıyla birlikte haftalık kaybın 6 milyar dolar civarında kesinleşmesi beklenebilir. Döviz satışını ancak rezerv erimesinden görüyoruz ama aynı günü Merkez’e gelip de satılan, ihracat dövizleri gibi kaynaklar olduğunu, rezervdeki erimeye bunların de eklenmesi gerektiği açık. Ancak bunun rakamını tam olarak göremiyoruz.
Rezervdeki erimede altındaki değer kaybı da rol oynadı çünkü bu süreçte altın ve petrol fiyatları da düştü. Bununla birlikte haftanın son iki günü altının değer kazandığını, bu kez de rezervdeki iyileşmede olumlu payı olduğunu da söylemek gerekiyor. Özet olarak, 2 Ağustos haftası önemli rezerv artışları yaşanırken, 9 Ağustos haftası için rakamlar bu kez rezervde erime gösterecek.
Bu çıkışlarda tüm dünyada olduğu gibi yabancı fon çıkışları baş rolü oynadı. Zaten rezervin arttığı 2 Ağustos haftasında hisse senedi ve tahvilde yabancı çıkışı gözlenmişti, geçen hafta bu eğilim panik nedeniyle iyice arttı. Ancak yabancı çıkışı yanında bazı yerli yatırımcıların da bu küresel panik nedeniyle döviz aldığı da belirtiliyor. İktisatçılar zaten döviz yatırım eğilimi olan bir grup tasarrufçunun kurlardaki stabilite ve TL faizlerindeki artış nedeniyle TL’ye döndüğünü ancak bunların en küçük bir tedirginlikte yeniden dövize yatırım eğiliminde olduğunu hatırlattılar. Şimdilik bu dövize dönüş hacminin büyük olmadığı açık. Ancak bu eğilim önemli çünkü ekonomi yönetiminin önümüzdeki dönemde hata yapma lüksünün hiç kalmadığını da gösteriyor. Yönetim kaynaklı bir yanlış yapılırsa, dövize eğilimin hala canlı olması, ileride sıkıntıyı artırabilir.
Rezervlerdeki erime Merkez Bankası’nın likidite yönetimine geçen hafta için rahatlık getirdi. Çünkü Merkez Bankası rezerv aldıkça bunun karşılığı piyasaya çıkan para TL likiditesini artıyor o da piyasa faizlerinde düşüşe neden oluyor Halbuki Merkez Bankası’nın bu süreçte piyasa faizini düşürmemesi, TL mevduat faizlerini yüksek tutması gerekiyor ki ters dolarizasyonu sürdürebilsin.
Rezervde erime olunca TL likiditesi açısından tam tersi bir durum oluyor yani kendiliğinden TL çekilmiş olduğu için Merkez Bankası likidite yönetiminde rahat ediyor. Bu nedenle Merkez’in piyasayı fonlama faizi geçen hafta sürekli üst sınır olan yüzde 53’e yakın, 52’nin üzerinde gerçekleşti. Gerçi bunu bankalar TL mevduat faizlerine pek yansıtmadılar ama yansıtmak zorunda kalabilirler.
Bu arada Hazine’nin kamu hesabı miktarını geçen hafta 580 milyar TL’nin üzerine çıkarması da, likidite açısından Merkez Bankası’nın elini rahatlattı. İleride düşecek enflasyonu hesaba kattığımızda, Hazine’nin şimdiden 5-10 yıl vadeli yüksek borçlanma yapıp hesabı artırması Hazine’yi yani halkın parasını, uzun süre yüksek faize yatırmak anlamına geliyor. O nedenle Hazine’nin böyle dönemlerde uzun vadeli borçlanmasının doğru olmadığı da çok açık.
Likidite yönetimi hep geçen haftaki gibi rahat olmayacak. FED’in faiz indirimi başladığında bizim gibi ülkelere fon akışı hızlanacak. Yanısıra Kasım gibi faiz indirimi başlayacak haberi yayıldığında, yabancının, faiz inerken yüklü miktarda getirisi artacak Hazine tahvillerine girmesi de kaçınılmaz olacak. Yani Merkez Bankası’nın döviz girişi nedeniyle likiditede sıkıntı çekeceği dönemler gelecek.
Buna karşılık Merkez’in elinde hazine tahvili bulunmaması likidite yönetimi zorlaştırıyor. Merkez Bankası Başkanı soru üzerine, zarar karşılığı Hazine ile ileriki hesaplara göre mahsuplaşma düşünüldüğünü ama likidite yönetimi zora girerse zarar karşılığı yeni çözümlerin devreye girebileceğini söyledi.
Bizce Merkez Bankası bu yıl da zarar edecek, büyük ihtimalle 2025 yılını da zararla kapatacak. O nedenle mutlaka şimdiden Hazine’den zarar karşılığının bir bölümü için hazine kağıdı alması lazım ki; önümüzdeki dönemde likidite yönetiminde daha az sıkıntı çeksin. Hazine Varlık Fonu’na bağlı kamu bankaları için tahvil veriyor da, KKM yükünü tümüyle üzerine yıktığı Merkez Bankası bu nedenle ettiği zarar için neden kağıt vermiyor, anlaşılır gibi değil.
28 Kasım 2024 - Merkez Bankası artık riskler yerine başarıları öne çıkarıyor
27 Kasım 2024 - Özel sektör hesabı yüzde 48’le yaparken enflasyon yüzde 21’e düşmez
26 Kasım 2024 - Enflasyonla mücadelede ‘kararlılık’ vurgusu yavaş yavaş unutuluyor
25 Kasım 2024 - Yüksek nakit açığı ve Merkez’in zararı enflasyon hesabını bozuyor