Piyasa beklentisi niye bozuluyor, nasıl düzelir?
TL mevduatında farklı 3 faiz oranı eleştirilirken, yüzde 36 ile 62 arasında değişen 6-7 farklı faiz uygulaması oluştu. 500 bin TL’nin altında tasarrufu olanlar yüzde 36 faiz alırken, KKM’den dönüp TL mevduatı yapan yüzde 62 oranında faiz alabiliyor.
Mevduata verdikleri faizi düşük tutan bankalar özellikle KOBİ’lere faizi düşük tutup, ileriye dönük yüksek kar sağlayacak, uzun vadeli kredi vermeyi son haftalarda artırdılar. Hem mevduat hem de kredi piyasasında, geçiş döneminin getirdiği karışıklığı bankaların fırsata çevirdiği çok açık.
KKM’den dönen tasarrufçu yüzde 62 faiz alabilirken bunun vadesi dolduğunda artık normal TL mevduat faizi alacak. Tasarrufun büyüklüğüne göre, normal TL mevduattan alınan faiz oranı ise yüzde 36’dan yüzde 45’e kadar çıkabiliyor. Yani KKM’den dönüşlerde faiz farkı 26 puana ulaşırken, büyüklüğüne göre TL mevduattaki faiz farkı ise 10 puana kadar çıkabiliyor.
500bin TL’nin altındaki mevduatlara yüzde 36 faiz uygulandığı söyleniyor ama 200-300 bin TL mevduatı olanlara daha düşük faiz de verilebiliyor. 500 bin TL’nin üstünde, 1’den 10 Milyon TL’ye kadar uygulanan faiz oranları basamaklı yükseliyor. Hatırlı müşterilere 45’in üzerinde de faiz verilebiliyor.
Özetle; mevcut enflasyon oranlarıyla neredeyse mevduatın büyük bölümü enflasyonun altında negatif faiz alıyor. İleriye dönük enflasyona baktığınızda son beklenti anketinde 2024 yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 43’e yükseldi, o nedenle de bu hesapla da tasarrufçu negatif faiz almaya devam ediyor. Sadece KKM’den dönenler, bir kereye mahsus, pozitif faiz alıyor denilebilir.
Enflasyon ve politika faizinin altında kalan TL mevduat faizi nedeniyle, döviz talebi canlı kalıyor. Bu tabloyu gören KKM hesabı sahiplerinin bir bölümü döviz hesabı açıyor. Bu tercih aynı zamanda döviz rezervlerini de eritiyor. Yılbaşından bu yana net döviz rezervlerindeki erime 10 milyar doları aştı. 9 Şubat haftasında swap hariç kamu dahil net döviz rezervleri eksi 52.8 milyar dolara kadar gerilemişti, 15 Şubat itibariyle eksi 54.5 milyar dolara kadar indi.
Bu tablo Merkez Bankası’nın uyguladığı sıkı para politikasına tümüyle aykırı. TL’ye dönüşün önünde büyük bir engel oluşturuyor. Merkez Bankası likiditeyi azaltıp bankaları TL mevduata fazla faiz vermeye itmek konusunda gerekli çabayı gösteremedi. Zorunlu karşılıklara faiz ödemeye bile başladı ama bunun TL mevduat faizlerine yansıması olmadı. Merkez Bankası Başkanı Enflasyon Raporu açıklamasında son uygulamadan sonuç almaya başladıklarını söyledi ama likidite bu yolla biraz azalsa bile, TL mevduat faizlerinde beklenen artış yine gerçekleşmedi.
İktisatçılar Merkez Bankası yönetiminin bu konuda bankaları zorlamadığını, bankaların her istediğini aldığını, ancak sonuçta TL mevduat faizleri düşük kaldığı için uygulanan politikalara zarar verdiğini belirtiyorlar. İktisatçılar, Merkez Bankası’nın elinde çeşitli araçlar olduğunu, özellikle küçük tasarruf sahibinin zarar gördüğünü, faizleri mutlaka artırması gerektiğini belirtiyorlar.
Sadece mevduatta değil kredi piyasasında da garip şeyler oluyor. Bankacıların bir bölümü kredi artışı gibi rasyolarda son 1 yıllık eğilime bakmak gerektiğini, burada da düşüşün devam ettiğini söylüyorlar. Ancak son haftalarda hem tüketici hem de ticari kredilerin ciddi biçimde artmaya başladığını görüyoruz.
Bankaların 2 ve 3 yıl vadeli kredilerde düşük faiz teklif ettikleri, özellikle nakit sıkışıklığı çeken KOBİ ve küçük esnafın kredi kullanımının arttığı görülüyor. Bankalar önümüzdeki dönem enflasyon, politika faizi ve mevduat-kredi faizlerinin düşüşüne oynuyorlar. KOBİ’ler aynı hesabı yapsalar zararlı çıkacaklarını görürler ama hem nakit sıkışıklıkları hem de enflasyonun düşeceğine o kadar inançları olmadığı için, krediyi alıyorlar. Özetle; bir bankacının dediği gibi “her zamanki gibi bankalar olacakları önceden görüyor şirketler ise arkadan gelip zarar ediyor” demek daha doğru olabilir.
Banka şubeleriyle konuştuğumda 2 -3 yıl vadeli kredilerde faiz oranlarının yüzde 46’ya kadar indiğini gördüm. Normal kısa vade, 2-3 ayda bir faiz ödemeli kredilerde ise yüzde 52’den kredi veriyorlar. Bankalar uzun vadeli vermek istiyor çünkü, gelecek yıldan itibaren faizler indiğinde, önceden bağladıkları faizler yüksek kalacak, daha fazla kar elde edecekler. Uzun vadeli kredi kullanan KOBİ’ler ise gelecek yıldan itibaren daha fazla zarar edecekler.
Bankaların bu imkanı bulmalarının en önemli nedeni mevduatlara yüksek faiz ödememeleri. Merkez Bankası birçok kanaldan politika faizinin altında bankalara fon sağladı, likiditeyi bol bıraktı ve bankalar kredi talebi olmadığını gerekçe gösterip, TL mevduata verdikleri faizi düşük tuttular.
Özetle; Merkez Bankası’nın TL’ye dönüşü caydıran, dövize talebi artıran bu uygulamayı değiştirmesi, uyguladığı sıkı para politikasının gereğini yapması gerekiyor. Eğer bankaları başka araçlar kullanıp yüksek faiz vermeye itemiyorsa, o zaman da politika faizinin artması gerekiyor. Ancak seçim nedeniyle belli ki bunu da yapamıyor. Bunu yapamadığı için seçimden sonra ödenecek faturanın daha da büyüyeceğini görmesi gerek.