Cevdet Yılmaz’dan vergide artış sinyali
Yabancı fonlar geldikçe Türkiye’nin döviz rezervi iyileşiyor derken, artık rezerv iyileştikçe yabancıların daha rahat gelmeye başladıklarını da söyleyebiliyoruz.
Merkez Bankası geçen hafta aldığı, fren sayılabilecek önlemlere rağmen, döviz girişi ve rezervlerdeki artış hâlâ devam ediyor. Bu girişin nereye kadar gideceği ve giriş devam ederse alınacak tavır ise bir sonraki tartışmanın konusu olacak.
Yabancı fon ve döviz kredisi girişinin hâlâ devam ettiğini görüyoruz. Bankacılar “artık yabancıların eskisine göre daha rahat TL varlıklara yatırım yaptığını” söylüyorlar. Mevcut swap limitleri içinde Nisan ayı başında gelip bankalarla swap yaparak TL faizine yatırım yapan yabancılar, cesur olarak nitelendirildiler. Çünkü piyasalarda Merkez Bankası’nın swap hariç net rezervinin eksi 75 milyar dolara kadar düştüğü hatırlatılıp, “Biz dönmeye kalkıştığımızda bize satacakları dövizleri olacak mı?” tedirginliği yaşanıyordu. Buna rağmen yüksek kâr fırsatını gören cesur yabancılar girişe devam etti.
Gelinen noktada ise rezervlerde, yabancılar dahil kimsenin ummadığı kadar hızlı bir iyileşme gerçekleşti. Swap limitlerinin dolmaya başlamasının da etkisiyle, yabancı girişinin devam edip etmeyeceği konuşuluyordu. Ancak son dönemde büyük yabancı bankalar müşterilerine tahvil almalarını önermeye başladılar. Bunun etkisi de görüldü ve 1 ayda 7 milyar dolarlık devlet tahvili alındığı açıklandı. Bu noktada rezervlerin artık iyileşmiş olması, dönecekleri zaman artık döviz alabilir miyiz korkusunun kalmamasının önemli rol oynadığı söyleniyor.
Dün açıklanan 24 Mayıs verileri, hızlı döviz girişi ve bunun yarattığı likidite sorununa karşı, geçen hafta neden önlem alındığını açıkça gösterdi. Özellikle ticari kredilerdeki büyük artış ve KKM erimesinin durduğuna ilişkin veriler, Merkez Bankası’nın bu konuda neden adım attığını gösterir nitelikteydi. Ticari kredilerdeki artış, döviz kredilerinin dopingiyle, son dönemin en sert artışını ortaya koydu. 24 Mayıs haftasında toplam kredi hacmi 13.2 trilyon liradan 13.4 trilyon TL’ye çıktı. Şirketlerin kullandığı döviz kredisi, adı geçen hafta içinde 4.7 milyar dolar birden arttı. Yılbaşından bu yana döviz kredilerindeki artış ise 20 milyar dolara ulaştı.
Merkez Bankası’nın döviz kredilerindeki artışın yanında, bunun içeride yarattığı etkiyi de yakından gözlediği öğrenildi. Yüklü döviz kredisi artışında, sadece döviz ihtiyacı olan şirketlerin kredileriyle yetinilmediği, bunun yabancıların yaptığı gibi “dövizi bozup TL’ye yatırım yapmak” için kullanıldığı görüldü Dolayısıyla Merkez Bankası’nın aldığı dövizlerin bir kısmı buradan geldi.
Bankacılar baştan beri, bu kredilerin tümünün döviz ihtiyacı için kullanılmadığını, bir tür açık pozisyon aracı olduğunu söylüyorlardı. Bazı bankacılar “döviz geliri olmayan şirketin döviz kredisi alamayacağı” şartının devam ettiğini ama bu kuralın sözde kaldığını belirtiyorlardı. Bu imkâna sahip olanların başka şirketlere aktarım yaptığının bile bilindiğini görmüştük. Bir ay kadar önce bir üst düzey bankacıyla konuşurken duyduğum bu konuda, belli ki şirketler bu işin dozunu iyice artırdılar ki, önlem alındı.
Bu kapsamda döviz kredisi alan şirketin başka şirketlere, özellikle de grup şirketlerine bu kaynağı aktarabildiği söyleniyordu. Bunun yanında döviz kredisi alan şirketlerin bu dövizin büyük bölümünü TL’ye çevirip, TL faizine yatırım yaptıkları da konuşuluyordu. Yani 2 yıl önce ucuz TL kredisi alıp döviz borçlarını kapatanlar, şimdi tam tersini yapıyorlardı.
24 Mayıs haftasında Merkez Bankası’nın döviz kredisi artışları için bankalara getirdiği yüzde 2 sınırı, henüz etki yapmamış gibi görünüyor. Çünkü geçtiğimiz hafta içerisinde de döviz kredileri ve dolayısıyla toplam ticari kredi artışlarının hızlı seyrinin devam ettiği görüldü.
24 Mayıs verileri KKM’deki erimenin epey yavaşladığını da gösteriyordu Yani aynı hafta içinde bu durumu gören Merkez Bankası, KKM hesaplarındaki çözülmeyi hızlandırmak için yeni bir adım attı. Merkez Bankası da dün yaptığı açıklamada bu kararların nedenlerini, daha açık bir dille anlattı. KKM hesaplarındaki çözülmenin önümüzdeki haftadan itibaren hızlanacağını görebiliriz. Tabi KKM hesaplarının çözülmesinde TL mevduat hesaplarındaki yüksek oranların korunmasının önemli payı olacağını da söylemek gerek.
Merkez Bankası faiz haftasında fazla döviz alımı nedeniyle ortaya çıkan likidite sorununu çözmek için zorunlu karşılıklarda büyük artış yaptı. Uygulamayı hemen devreye soktuğu için geçtiğimiz hafta içinde bu kararın etkisi görüldü. Merkez Bankası dünkü açıklamasında zorunlu karşılık düzenlemesiyle 550 milyar TL’nin çekildiğini açıkladı. Bunun sonucu olarak da, karar öncesinde fonlama faizini yüzde 47’ye düşüren Merkez, kararın ertesi günü yüzde 53 ile yeniden, belirlenen koridorun en üst sınırına çıktı. Geçtiğimiz hafta içerisinde de fonlama faizinin yüzde 52’nin altına inmesine izin vermedi.
Daha önce söylediğimiz gibi; döviz girişi devam ettikçe, yarattığı sorunlar ve yönetim sıkıntılarıyla yüz yüze kalacağız. Merkez Bankası sürekli olarak ince ayar yapmak zorunda kalan bir Kurum haline geldi. Merkez Bankası yönetiminin, hassasiyetin giderek arttığı bu süreçte hata yapma lüksünün kalmadığı da söylenilebilir.
28 Kasım 2024 - Merkez Bankası artık riskler yerine başarıları öne çıkarıyor
27 Kasım 2024 - Özel sektör hesabı yüzde 48’le yaparken enflasyon yüzde 21’e düşmez
26 Kasım 2024 - Enflasyonla mücadelede ‘kararlılık’ vurgusu yavaş yavaş unutuluyor
25 Kasım 2024 - Yüksek nakit açığı ve Merkez’in zararı enflasyon hesabını bozuyor