Borsa İstanbul ilk yarıda dünya endekslerini geride bıraktı
Konuştuğumuz iktisatçılar, artık talebi kısıtlamak için faiz artışına ihtiyaç olmadığını ancak enflasyon beklentilerinin iyileştirilmesi için ek faiz artışı gerektiği görüşünde.
Merkez Bankası’nın banka kredilerine koyduğu “kazık fren” etkili oldu, ekonomideki yavaşlatma etkisi, seçim sonrası daha somut görülecek. Buna rağmen döviz rezervlerindeki erimenin devam ettiği görülüyor. İç talebin azalacağı artık kesin ama bu kez de beklentileri iyileştirmek, TL’ye dönüşü hızlandırmak için Merkez Bankası’nın faiz artışı yapması zorunlu hale geliyor.
Dün açıklanan Ocak ayı cari açık rakamı beklentilerin altında kaldı,2.56 milyar dolar olarak açıklandı. Şubat ayında da düşük bir açık rakamı gelmesi beklenirken, iktisatçılar altın hariç yıllık açığın Şubat sonunda 15 milyar dolara kadar ineceğini tahmin ediyorlar. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek dün cari açıkla ilgili açıklama yaptı ve 2023 Mayıs’a kıyasla cari açıktaki iyileşmenin 22.6 milyar dolara çıktığını, Şubat sonunda cari açığın milli gelire oranının yüzde 3’ün altına ineceğini söyledi.
Cari açık rakamını inceleyen bazı iktisatçılar, “büyüme ile orantılı olmayan bir iyileşme” görüyorlar. Tarım ve sanayideki büyüme oranlarının zaten çok düşük geldiğini hatırlatan iktisatçılar, büyüme oranlarının normalden yüksek geldiğini, cari açık rakamının ise büyümeyle çelişkili olduğuna işaret ediyorlar.
İktisatçılar iç talepteki daralmanın zaten var olduğunu, geçen hafta Merkez Bankası’nın aylık kredi artışında getirdiği yüzde 2 sınırı ile “ekonomiye kazık fren yapıldığını” kaydediyorlar. Kredi faizlerinin yüzde 70’e kadar çıkmasının, bundan sonraki talep artışında ciddi azaltıcı etki yaratacağı kesin. Dolayısıyla alınan önlemlerin, geçen haftaki tedbirin de katkısıyla, büyüme üzerindeki düşürücü etkisinin seçim sonrası iyice belirgin hale geleceği konuşuluyor.
Bu tedbirin seçim sonrası için uygulanmasının planlandığı, geçen haftaki panik üzerine tedbirin öne alındığı tahmin ediliyor. Yine seçim sonrası için kredi kartlarıyla ilgili sert düzenlemeler gelmesi bekleniyor. Bu hafta başından itibaren bankaların kredi kartında nakit çekme sınırını yüzde 25’e indirdiğini öğreniyoruz. Bununla ilgili BDDK’nın bir düzenleme yapmadığı görülürken, bankaların bu hareketinin Merkez Bankası’nın sözlü uyarısı üzerine devreye sokulduğu anlaşılıyor. Bankacılar da Merkez Bankası’nın seçim sonrası alınacak yasal tedbirlere dikkat çekip, kredi kartı limitleri, peşin çekme imkânı ve ek taksit sınırlaması istediğini kabul ediyorlar.
Dolayısıyla kredi kartı düzenlemeleriyle birlikte talepte ciddi bir daralma yaşanması artık kaçınılmaz. Buna rağmen Merkez Bankası’ndan ek faiz artışı taleplerinin ise arttığını görüyoruz. Deutche Bank Mart’ta 5 puanlık faiz artışı beklediğini kaydederken, bazı yabancı bankalar seçim sonrasında 3 ile 5 puan arasında ek faiz artışı beklediklerini, açıkça söylemeye başladılar.
Peki talep bu kadar gerilemişken, ek bir faiz artışına neden ihtiyaç hissediliyor?
Konuyla ilgili konuştuğumuz iktisatçılar, artık talebi kısıtlamak için faiz artışına ihtiyaç olmadığını ancak enflasyon beklentilerinin iyileştirilmesi için ek faiz artışı gerektiğini söylediler. Artışın ne kadar erken yapılırsa o kadar çabuk sonuç vereceği, yani Mart’ta yapılsa daha iyi olacağı, ama beklentinin seçim sonrasında yapılacağı yönünde olduğunu söylemeliyiz.
Faiz artışına ihtiyaç artık, dövize olan talebin devam etmesinden ve rezervlerdeki erimenin sürmesinden kaynaklanıyor. Kredilere konulan fren nedeniyle kredi faizlerinin arttığı ama kredi artışı azalacağı için mevduat faizlerinde önemli artışlar yaşanmadığı hatırlatılıyor. Halbuki Merkez Bankası’nın faiz artışı yapması halinde mevduat faizlerinde de aynı oranda artış olacağı, dengenin ancak böyle sağlanabileceği belirtiliyor.
Bunun TL’ye cazibe kazandırmak için artık hayati öneme sahip olduğu, çünkü vatandaşın döviz talebinin sürmesi nedeniyle döviz rezervlerinde, piyasadaki sakinleşmeye rağmen, ciddi düşüşlerin devam ettiği görülüyor. Nispeten sakin bir seyir izlenen bu hafta, ilk gün rezervlerde meydana gelen erimenin boyutu 1.8 milyar dolar oldu.
Bununla birlikte geçen hafta sonuna doğru azalan TL uzlaşmalı 3 ay vadeli döviz satış hacminin de, yine Pazartesi itibariyle 2 milyar doları aştığı görüldü. Bu nedenle swap hariç kamu dahil net rezervlerin Pazartesi akşamı itibariyle eksi 67 milyar dolara kadar indiği görüldü. 2 milyar dolarlık vadeli döviz satışı da eklenince eksi 70 milyar dolarlara kadar inen bir net rezervden söz ediyoruz.
Dolayısıyla dövize talebin azaltılması, TL’ye dönüşün hızlandırılması gerekiyor. Merkez Bankası’nın faiz artışı yapmasının önemi, hem bunun için hem de yabancıların seçim sonrası girişlerinin sağlanıp rezervlerin biran önce iyileşmesi için, giderek daha fazla önem kazanmaya başladı.
Merkez Bankası’nın Mart toplantısında bu kararı verme ihtimali çok düşük. Buna karşılık Nisan ayında böyle bir faiz artışı ihtiyacının olduğunu seçimden önce belirtmesi, piyasaların sakinleşmesi, rezerv kaybının azaltılması için doğru bir adım olabilir.
23 Kasım 2024 - Para politikasında gevşeme dönemine girdik
22 Kasım 2024 - Merkez, Aralıkta faizi indirir, oranı Kasım enflasyonuna bağlı
20 Kasım 2024 - İktidarın enflasyonla mücadelede asıl niyeti ne?
19 Kasım 2024 - Fazla likidite 860 milyar TL ile yeni rekorunu kırdı
16 Kasım 2024 - ‘Faize dayalı rezerv’in Trump şoklarına dayanması zor