Ekonomide alınacak tedbirler şimdiye kadar hep kayrılan sermaye kesimine dokunacak mı, yoksa yük yine dar ve sabit gelirlilerin üzerinde mi kalacak? Açıklanacak tedbirlerden kaba olarak bu yük dağılımını da görebileceğiz.
Seçim sonrası alınacak tedbirleri iki haftalık gecikmeyle yarından itibaren konuşmaya başlıyoruz. Bazıları için yasa gerektiren tedbirlerin mayıs başında TBMM’ye gelmesi ve detayların bu tarihte netleşmesi bekleniyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yeni tedbirlerinin, özellikle dar ve sabit gelirliler üzerindeki etkisini ise daha uzun zaman konuşacağız.
Bayram tatili süresince yerel seçim sonuçları hakkında çeşitli analizler yapıldı. Bunların hemen hepsinde halkın yoksullaşmasının seçim sonuçlarında büyük etkisi olduğu anlatılıyor. Bununla birlikte, tabii ki birçok neden sıralanıyor ama AKP’nin seçim yenilgisinin ekonomiden kaynaklandığı rahatlıkla söylenebilir.
Peki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararı doğrultusunda, uygulanacak yeni ekonomi politikaları, AKP’nin siyasi geleceğini kurtarabilir mi, yoksa başlayan erime süreci devam edecek mi? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nasıl bir analiz yapacağını bilmiyoruz ama bildiğimiz bir şey var ki daha önce de söylediğimiz gibi Bakan Şimşek’in politikalarını uygulamaktan başka çaresi bulunmuyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın seçim öncesinde tedbir hazırlıkları yaptığını biliyoruz. Açıklanacak tedbirlerin genel anlamıyla, daha doğrusu Şimşek’in söylediklerinden yola çıkarak; bütçede gelirleri artırıcı, harcamaları azaltıcı bir paket olmasını bekliyoruz. Şimşek, bu tedbirlerle enflasyonla mücadele programı kapsamında Merkez Bankası’nın uyguladığı para politikasına destek verecek üç yıl içinde enflasyonun tek haneye indirilmesine çalışılacak.
Gelirlerin artırılması konusunda, KDV, ÖTV gibi vergilerde genel bir artış beklenmiyor ama hem vergi adaletini bozan hem de tahsilatı azaltan bazı kalemlerin vergilerinde düzeltmeler yapılabilir. Şimşek’in vergi gelirlerini artırırken düzenleme yapacağı alanların başında vergi istisnaları geliyor. İş kesimine tanınan bazı istisnaların kaldırılması, bu yolla bütçede önemli artışlar kaydedilmesi amaçlanıyor. Bu kapsamda bazı yatırım araçlarında uygulanan düşük vergi ya da muafiyetlerin, yani stopajların normale döndürüleceği tahmin ediliyor. Belki de bu normalleşme aşamalı olarak uygulanacak.
Bakan Şimşek’in milli gelire oranı yüzde 6.4 olarak OVP’de yer alan 2024 yılı bütçe açığının, milli gelire oranını yüzde 5’in altına çekme amacı olduğunu biliyoruz. Düşürülecek bütçe açığı kanalıyla enflasyonla mücadeleye önemli katkı verilecek.
Gelir artırıcı kalemlerin yanında kamu harcamalarının, başta yatırımlar olmak üzere, ciddi biçimde kesintiye uğraması bekleniyor. Deprem, tarım ve demiryolu yatırımları dışında, kamu yatırımlarında önemli kesintiler olacak. Bunun yanında bürokrasinin sosyal etkinlikleri, yurt dışı seyahatleri, belki kırtasiye harcamalarında da kesintilere gidilmesi planlıyor. Tabii ki kamuda bina kiralama ve otomobil israfının önlenmesi için de ciddi adımlar atılması bekleniyor. Bu kapsamda Şimşek zaten emekli olanların dışında kamuya yeni personel alımı yapılmayacağını da açıklamıştı. Bunun yanında kamu ihalelerinde disiplin getirilerek tasarruf edilmesi, Devlet Malzeme Ofisi ve savunma sanayi alımlarında da gözden geçirmeler yapılması bekleniyor.
Alınacak tedbirler, bütçe disiplininin yanında, enflasyonla mücadelenin yükünün kimlerin üzerine yükleneceği konusunda da ipuçları vermiş olacak. Özet olarak denebilir ki; alınacak tedbirler şimdiye kadar hep kayrılan sermaye kesimine dokunacak mı, yoksa yük yine dar ve sabit gelirlilerin üzerinde mi kalacak. Açıklanacak tedbirlerden kaba olarak bu yük dağılımını da görebileceğiz.
Burada önemli konulardan biri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim yenilgisinde en önemli rolü oynayan artan yoksullaşmanın devamı mı, yoksa yükün daha önce kayırılan kesimlere mi yükleneceği konusunda yapacağı tercih olacak.
Peki enflasyon tek haneye inerse AKP, ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan, oylarında başlayan kanamayı durdurabilir mi? Yeniden eski yüksek oylarını kazanma şansı olabilir mi?
Bu noktada Korkut Boratav Hoca’nın geçen hafta Birgün Gazetesi’nden Havva Gümüşkaya’ya yaptığı değerlendirmeden söz etmek istiyorum. Bence yine çok rasyonel bir analiz yapan Korkut Hoca özet olarak; Bakan Şimşek’in enflasyonla mücadele programında başarılı olabileceği, yani enflasyonu düşürebileceğini ancak AKP’nin 2002 yılında Ecevit Hükümeti’nin uğradığı seçim yenilgisiyle karşılaşmaktan kaçamayacağını söylüyor. AKP’nin seçim yenilgisinde ekonomik etkilerin belirleyici olduğunu belirten Boratav, son iki seçim arasındaki fark konusunda ise “Temel farkın yoksullaşma olgusunda değil, bu olgunun algılanmasında olduğunu düşündüğünü” söylüyor.
Ekonomide ve siyasette iktidarın hareket alanının daraldığını belirten Boratav, iktidarın Şimşek’in temsil ettiği reçeteye mahkum olduğunu, bu reçetenin de ekonomiyi küçülterek enflasyona son vermeyi öngördüğünü belirtiyor. Bu reçeteyi 2000’lerdeki IMF reçetesine benzeten Boratav, parasal daralma ve eşitsizlikleri artıran bir malî disiplinin iç talebi çökerteceğini, istihdam kayıplarıyla ilave yoksullaşma yaşanacağını belirtiyor ve “iktidar değişikliğine yol açan ekonomik, toplumsal ortam tekrar gündeme gelecektir” diyor.
28 Kasım 2024 - Merkez Bankası artık riskler yerine başarıları öne çıkarıyor
27 Kasım 2024 - Özel sektör hesabı yüzde 48’le yaparken enflasyon yüzde 21’e düşmez
26 Kasım 2024 - Enflasyonla mücadelede ‘kararlılık’ vurgusu yavaş yavaş unutuluyor
25 Kasım 2024 - Yüksek nakit açığı ve Merkez’in zararı enflasyon hesabını bozuyor