Yıllık enflasyon 60’ı aşacak ama nereye gidecek?
Yabancı bankalar sonunda ekonomi yönetimini istedikleri noktaya getirmiş gibi görünüyor. Yabancı banka raporlarında artık, mealen “Politika faizi yüzde 40’a çıksın, kurlar biraz daha hızlansın, fon getiririz” mesajı veriliyor. Hazırlıklar da başlamış ama geliş tarihi yılbaşı sonrası gibi görünüyor.
Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan’ın, yatırımcı toplantılarına tekrar başlayacakları duyuruldu. Büyük ihtimalle bu toplantılarda, yabancılar bu yöndeki taleplerini daha somut olarak dile getireceklerdir.
Bu arada yabancı banka raporlarına IMF’in de katıldığını görüyoruz. IMF Türkiye Masası Şefi James Walsh, Bloomberg HT’ye Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’de önemli politika değişiklikleri olduğunu kaydeden Walsh TCMB’nin faiz artışlarına ilişkin olarak “Faiz artışları ekonomiye olan güveni tazeledi. Şu an reel faiz vermek için daha fazla faiz artışına ihtiyaç var” dedi. Walsh faiz oranları yükseldikçe daha fazla yatırımcı gelmesini beklediklerini söyledi.
Deutche Bank ise “Türk tahvillerinin 2024 yılında en iyi performans gösteren tahviller olacağını” ilan etti. Yatırımcılarına “Türk tahvilleri alın” mesajı veren banka, “Yapısal olarak boğa tutumuna dönmek için hâlâ birkaç ay daha var. TL tahvillerde 200-400 baz puanlık daha fiyatlama aralığı olacaktır. Bundan sonra ise bu tahviller yapısal perspektif dolayısıyla değer sunacaktır” dedi. Dolayısıyla Banka, yatırımcılarına sanki, “Şimdiden hazırlıkları yapın, faizler yüzde 40’a çıktığı zaman, karlı bir dönem başlıyor” der gibiydi.
Deutsche raporunu yazan analistlerin bunun yanında kur artışlarının hızlanması gerektiği düşüncesinde oldukları görülüyor. Analistler enflasyonist baskılar, yüksek hacimli tahvil ihraçları ve en az 500 baz puanlık daha faiz artışının, yıl sonuna dek tahvillerde daha fazla değer kaybına yol açacağını söylediler. Buna karşılık “Yüksek enflasyon TL’de nominal değer kaybının kaçınılmaz olduğu anlamına geliyor ancak gelecek sene ve sonrasında bu değer kaybının daha kademeli olmasını bekliyoruz” değerlendirmesini yaptılar. Bu sözler açıkça “kur biraz hızlanır politika faizi 40’a çıkar, gelecek yıldan itibaren ise kur artışları azalıp faiz düşüşü olacağı için karlı bir dönem olacak” anlamına geliyor.
Dünkü IMF ve yabancı banka raporları bununla da sınırlı değil. Goldman Sachs 2024 Görünüm Raporu’nda TC Merkez Bankası’nın bu yıl faiz artımlarına devam edeceğini, politika faizinin yüzde 40’a yükseleceğini, 2024 yılı üçüncü çeyreğinden itibaren de faiz indirimlerinin başlayacağını söyledi. 2024 yıl sonunda politika faizinin yüzde 25’lere ineceği tahmininde bulunan Goldman Sachs, dolayısıyla yatırımcılara Türkiye’de hızlı kar realizasyonu mesajı vermiş. Goldman Sachs’a göre 2024’te yıl sonunda enflasyon da yüzde 35’e inecekmiş.
Bu raporlara baktığımda, yabancıların bu oyunu yine çok iyi oynadıklarını, Türkiye’deki karar alıcıları baştan beri istedikleri noktaya getirdiklerini, kâr maksimizasyonu için şartları güzelce oluşturduklarını görüyorum. Ama burada suç yabancı bankalarda değil tabi ki. Eğer secim sonrası ekonomi yönetimi faizleri önden yüklemeli yüzde 25’e çıkarmış olsaydı, belki yüzde 30’lara çıkılıp yabancıların gelmesi sağlanabilecekti. Yeni ekonomi yönetimi bunu bilse de, karar alıcı popülizm ve hamasetle karar almaya devam ettiği için, ülkeye maliyeti bu kadar ciddi biçimde artırdı. Hep böyle olmuyor mu zaten?
Yabancı banka ve aracı kurumlar, Türkiye’deki tahvil piyasasında alımlar başladığı zaman, hem aracılık yapıp hem de kendileri yatırım yaparak çok iyi para kazanacaklar. Daha çok para kazanmak için çalışıyorlar doğal olarak ama onların kazandığının Türkiye’nin parası olduğu için, bizim akıllı olmamız gerekiyor. Yabancılar istediklerini aldılar ama iyimserlik pompalarken biraz işi abartmışlar. Merkez Bankası bile 2024 yılsonu hedefini yüzde 36’ye çıkardı, piyasanın 40’a inmesine çalışırken “enflasyonun yüzde 35’e ineceğini, hem de son çeyrekte hızla ineceğini” söylemek, inandırıcılıktan uzak gibi geldi, bana.
Yabancı bankacıların bu kadar kendilerinden emin konuşmalarında, aldıkları bilginin payı var mı bilmiyoruz ama gidişat da o yönde. Belli ki Kasım ve Aralık’ta 2,5’luk artışlarla yılsonu faiz yüzde 40’a gelecek, tahvil faizi de yüzde 45’e doğru bir rakamda olacak. Buradaki en zor sorulardan biri; ekonomi yönetimi istenen kur artışlarını hızlandırırsa, o zaman enflasyon beklentileri nasıl inecek?
İşler ekonomi yönetiminin de, yabancı bankaların da, istedikleri ve söyledikleri gibi gitmeyebilir. Burası Türkiye, tek karar alıcı da belli..