Enflasyon histerisi ve ülkemizdeki durum
Merkez Bankası bugün yeni bir enflasyon raporu açıklayacak. Bir hafta öncesine kadar bu raporla ilgili merak edilen konu enflasyon hedeflerinin değişip değişmeyeceğiydi. Şimdi ise piyasalar kur politikasına odaklanmış durumda.
Merkez Bankası, bugün yeni enflasyon raporunu açıklayacak. Bankanın bugünkü toplantıda 2024 yıl sonu için koyduğu yüzde 36’lık enflasyon tahmin-hedefini koruması bekleniyor. Bununla birlikte temkinli üslubunu büyütmesi, daha çok enflasyon hedefinin gerçekleşmesinin önündeki risklere ağırlık vererek, işin sıkı tutulacağı mesajını vereceği tahmin ediliyor.
Buradaki asıl merak edilen konulardan biri; bu yıl için enflasyon hedefini korurken, gelecek yıl için koyduğu yüzde 14’lük enflasyon hedefinin değişip değişmeyeceğiydi. İktisatçılara göre Merkez Bankası, bu yıl hedefin hata payı çerçevesinde, yani yüzde 42’ye yakın bir enflasyona hala inilebileceğini düşünüyor. O nedenle bu yılki hedefini koruyup, sıkı duruşunu artırarak sürdürecek.
Ancak 2025 yılındaki yüzde 14 hedefine ulaşmak neredeyse imkansız gözüküyor. Bu hedefin değişebileceği ancak bunun da yeni orta vadeli program çerçevesinde, yılın sonlarına doğru yapılacağı yönünde tahminler ağırlık kazanıyor. İktisatçılar, 2025 yılı enflasyon hedefinin daha sonra yüzde 20’nin altında, yüzde 18 civarında, yeniden belirlenebileceği görüşündeler. Daha düşük bir hedefin inandırıcılığı neredeyse hiç olmayacak.
Merkez Bankası dahil, herkesin tahmininden çok daha hızla ve yüklü biçimde gerçekleşen döviz girişi nedeniyle oluşan yeni piyasa ikliminin nasıl seyredeceği en çok merak edilen konu. Salı günü aldığı döviz kadar swapı azaltamayan Merkez Bankası, seçimden bu yana yüzde 53 olarak uyguladığı fiili fonlama faizini yüzde 50’nin altına indirmek zorunda kalmıştı. Bu acaba tek günlük bir uygulama mı diye merak ederken, dün de fonlama faizi yüzde 47.95’e düştü. Bu durum Merkez’in artık eskisi kadar TL likiditesini sıkı tutamadığını gösteriyor.
Peki, Merkez Bankası bu yeni durum karşısında ne yapacak? Fiili fonlama faizinin yüzde 47 civarında sürmesine izin mi verecek, yoksa döviz almayı bırakıp kurların arz fazlalığı olan bugünlerde aşağı inmesine izin mi verecek? Bunun yeniden dalgalı kura dönmek anlamı taşıyacağı ortada. Döviz çıkışı olduğunda istikrarsızlık görünümü verecek, keskin kur dalgalanmalarını göze alabilecek mi? Bu takdirde enflasyon beklentileri nasıl etkilenecek?
İşte piyasalar şimdi bu soruların yanıtını merak ediyor. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan ve ekibinin, rezerv- TL likidite ikilemi konusunda ne yapılacağı konusunda düşüncelerini, varsa planlarını piyasa oyuncuları merak ediyorlar. Piyasa oyuncuları, önümüzdeki dönem için kendi pozisyonlarını belirlemek adına Merkez Bankası’nın bu politikayı netleştirmesini isteyecekler.
Bununla birlikte bir süredir yurtdışıyla swap işlemlerinin yeniden serbest bırakılması için dışarıdan baskılar geldiğini biliyoruz. Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi böyle bir süreçte swapların serbest bırakılmasının daha yüklü döviz girişleri anlamına geleceğini bilmesine rağmen; buna izin verecek mi?
Bir bankacıyla konuştuğumda 4 kanaldan döviz girişi olduğunu, ekonomi yönetiminin beklediğinden çok daha hızlı ve büyük akış olduğunu söyledi. Günde 400 milyon dolar hesabıyla, ayda yaklaşık 8 milyar dolar ihracat dövizinin Merkez’e geldiği, Mart’ta alınan döviz ve altınların geri döndüğü, bankaların artan döviz kredileri ile kısa vadeli fonların, bu hücumu yarattığı görülüyor. Buna swapların serbest bırakılması eklenince akım büyüyecek.
Aynı bankacı Merkez Bankası’nın kurları tutmaya devam edeceğini ve faizleri yüzde 47 olan alt sınırdan sürdürmeyi göze alabileceğini tahmin ettiğini söyledi. Bankacı, bu hızlı girişin hep böyle sürmeyeceğini, bu arada Merkez Bankası’nın rezervlerini artırmayı düşüneceğini tahmin ediyor.
Buna karşılık TL faizlerin düşmesinin yaratacağı önemli yan etkilerden biri TL mevduat faizlerinin düşmesi olacak. TL mevduata yönelişin son dönem dolarizasyonun tersine dönmesinde etkisi büyüktü. Tasarruf sahipleri yeniden buradan uzaklaştırılırsa, sıkı para politikasına önemli darbe olacağı ortada.
O nedenle “Merkez acaba satın aldığı dövizi azaltabilir mi” diye baktığınızda ilk akla gelen swap azaltımının yanında ihracat dövizinin yüzde 40’ının Merkez’de bozdurulma şartının gevşetilmesi veya kaldırılması oluyor. Merkez Bankası yönetimi bunu yapabilir mi, ileriye dönük bu riski göze alabilir mi, bilinmiyor.
Merkez güçlü döviz girişi karşısında zor durumda kaldı. Önceki gün yüzde 49’15’e inen fiili fonlama faizi, dün yüzde 47.95’e düştü. Yanı sıra likidite çekmek için bankalarla yaptığı swapları tekrar düşürdü. Dün itibariyle bankalarla yapılan swap miktarı 34.9 milyar dolara kadar inmişti. Bu hafta ilk 3 günde, günlük rezerv artışı 3’er milyar dolardan 9 milyar dolar oldu. Swap hariç kamu dahil net rezervler, bir ara eksi 75 milyar dolara kadar inmişken, dün itibariyle tahminen eksi 40 milyar dolara kadar iyileşti. Yani seçimden sonra rezervdeki iyileşme 35 milyar doları buldu. Bakalım ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası bu zor sınavdan nasıl çıkacak.
28 Kasım 2024 - Merkez Bankası artık riskler yerine başarıları öne çıkarıyor
27 Kasım 2024 - Özel sektör hesabı yüzde 48’le yaparken enflasyon yüzde 21’e düşmez
26 Kasım 2024 - Enflasyonla mücadelede ‘kararlılık’ vurgusu yavaş yavaş unutuluyor
25 Kasım 2024 - Yüksek nakit açığı ve Merkez’in zararı enflasyon hesabını bozuyor