Bayram öncesi otobüsçülere bir milyon TL’den fazla ceza kesildi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni seçim ekonomisi uygulamasına beklenenden daha erken başladı. Ancak geçtiğimiz genel seçimlere kıyasla, bu kez biraz daha ürkek başladığını da söylemek gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, emeklilere 5 bin TL ikramiye verileceğini söyledi. Ancak bununla birlikte emekli olup da çalışanların bu ikramiyeden yararlanamayacağını belirtti. Bu karar emekliler arasında ayrımcılık yaptığı için büyük tepki çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yükselmesi beklenen itirazlar karşısında, herkese uygulanması yönünde yeni bir karar alıp almayacağını şimdilik bilmiyoruz.
Aslında emeklilere verilecek 5 bin TL’ye ikramiye demek de pek doğru değil. Daha çok “bir kereye mahsus ek ödeme” veya “seçim öncesi emekliye kıyak” demek daha doğru gözüküyor. Çünkü sözlüklerde ikramiyenin anlamı “bir kuruluşta çalışanlara iyi çalıştıkları için verilen ya da kazançtan dağıtılan aylık dışı para” veya “piyangoda bir kimseye çıkan para ya da nesne” olarak yeralıyor. Ödenecek para emekliye ödeneceği için çalışılan ya da kazançtan dağıtılan bir para olamaz, olsa olsa “seçim piyangosundan çıkan para” denilebilir.
Tümüne olmasa bile, emeklilerin çoğuna kasım ayı başında ödenecek 5 bin TL aynı zamanda yeni seçim ekonomisinin başladığı anlamına da geliyor. Aslında seçim ekonomisi, belki de geçtiğimiz ay başında elektrik ve doğalgazda sanayici ve tüccara yapılan yüzde 20’lik zammın, hane halkına uygulanmaması ile başladı da denilebilir. Mayıs seçimlerinden önce başlatılan elektrik ve doğalgazda evlere zam yapmama kararının bu seçime uzatıldığı söylenilebilir.
Sonuç olarak baktığınızda yeni seçim ekonomisi başladı. Kasım ayı başından sayacak olursak 5, ekim başındaki elektrik ve doğalgaz zammı kararından başlatırsak, toplam 6 aylık bir seçim ekonomisi yaşayacağız. Bu süreç içerisinde asıl seçim ekonomisi uygulamaları ise belli ki yılın ilk üç ayında yoğunlaşacak.
Bu arada ihracat reeskont kredilerine getirilen “en yüksek faiz, politika faizi kadar olacak” kuralının da yine seçim ekonomisi içinde kabul edilmesi mümkün. Buradaki beklentimiz, şimdi alınan bu kararın asıl uygulamasının kasım ayı başında itibaren başlayacak olması. İş dünyasına dönük seçim kararlarının devam etmesi beklenirken, belki de mart sonuna kadar elektrik ve doğalgaz zammı hiç yapılmayarak, sübvansiyon genişletilecek olabilir.
İş dünyası için yapılacak desteklerin, nüfusu, dolayısıyla oyu daha fazla olan KOBİ ve esnaf kesimine de, önümüzdeki aydan başlayarak, yaygınlaştırılması bekleniyor. Özellikle krediler konusunda sübvansiyonlu faiz oranlarının başlaması, belki kamu bankaları devreye sokularak enflasyon ve piyasa faizinin epeyce altında kredi verilmesi gündeme geleceği tahmin ediliyor. Yine hemen seçim öncesinde tüketici kredileri ve kredi kartlarıyla ilgili, son dönemde artan halkın maliyetini azaltacak yeni tedbirler de gündeme gelebilir. Tüm bu uygulamalar son seçim öncesinde epeyce yoğun biçimde uygulandığı için yeniden böyle bir beklenti oluşmasını da doğal saymak gerekiyor.
Seçim ekonomisinin bu kez daha ürkek görünmesinin ardında yatan neden ise “Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in harcama artışları konusunda koymaya çalıştığı fren” olarak açıklanabilir. Ben sanmıyorum ki; Bakanlar Kurulu’nda, Bakan Şimşek dışında, herhangi bir bakan emekliler arasında ayrım yapılarak maliyeti düşürülsün fikrini savunsun. Şimşek’in harcamaları mümkün olduğunca azaltmak için böyle bir formül ortaya attığını sanıyorum. Toplam 80 milyar TL yerine, bu ayrımcı kararla faturanın 61 milyar TL’ye ineceği söyleniyor. Bu ayrımın bu faturaya değip değmeyeceği ise bence şüpheli. Ancak belli ki Bakan Şimşek, bundan sonra artacak aşırı harcama eğilimini şimdiden frenlemek için böyle bir tavır almış.
Peki, Mehmet Şimşek, bu tavrını sürdürebilecek mi, maliyeti daha az olacak bir seçim ekonomisi uygulaması için gücü yetecek mi?
Bu sorunun yanıtını vermek için erken gözüküyor. Asıl tartışmaların yılbaşı öncesi çıkması ise büyük bir ihtimal olarak gözüküyor. Çünkü seçime girilirken politikacının, özellikle de Erdoğan gibi popülist liderlerin refleksi, mümkün olduğunca yüksek zam verip, alacağı oyları maksimize etmek yönünde oluyor. Halbuki Şimşek, geçen hafta yayımlanan IMF Raporunda da belirtildiği gibi, verilecek zamların geçmiş enflasyona göre değil hedeflenen enflasyona göre verilmesini isteyecektir. Gerçi bunun için bir geçiş süreci yaşanacağını söylediğine göre, yılbaşındaki zamlar konusunda Bakan Şimşek, aşırı itirazcı olmayabilir. Asıl itirazını ise seçim sonrası yılın ikinci yarısında yapılacak zamlar için yapacağını söyleyebiliriz.
Özetle; ürkek ya da hırslı, yeni bir seçim ekonomisi uygulamasına daha başlamış bulunuyoruz. Bakan Şimşek, emekliye zam kararının gecesi TV’lere çıkıp, çalışan emekliye zam yapılmaması tercihini savundu. Belli ki önümüzdeki süreçte Şimşek, gelecek tepkileri üzerine almaktan da çekinmeyecek. Uygulanacak seçim ekonomisinin dozunun, seçim sonrası alınacak tedbirlerin sertlik derecesini etkileyeceğini de, şimdiden söylemek gerekiyor.