Sabah uyandığımda önüme gelen ilk haber Beşiktaş ilçe belediye başkanının gözaltına alınmasıydı.
Böylece İstanbul’un ikinci büyük ilçesinin seçilmiş belediye başkanı da bir anlamda tasfiye edilmişti.
Önce şunun altını çizelim.
Bu iktidara oy versin veya vermesin, partizanlıktan, fanatiklikten gözü dönmemiş bilinçli hiçbir vatandaş bir yerde yolsuzluk varsa üzerine gidilmesine hayır demez.
Ama iktidara oy versin veya vermesin her bilinçli vatandaş şu yazacaklarıma da en azından ciddi kulak verir.
Böyle bir haber gelince insan otomatik bir refleksle merak ediyor.
Kimdir bu belediye başkanı ve hangi partiden seçilmiştir.
Ben de öyle yaptım…
Ve baktığımda karşıma ilginç, hem de çok ilginç bir tablo çıktı.
31 Mart’ta sandıklar kapadıktan sonra Beşiktaş Belediye seçiminde kesinleşmiş sonuç şuydu:
1. Rıza Akpolat. CHP. Yüzde 64.12
2 Ali Nasuhi Mahruki. Bağımsız. Yüzde 13. 66
3 Serkan Toper. MHP. Yüzde 11.43
Seçim sonuçlarında 1 ve 2 numaradaki adaylar dikkatinizi çekti mi…
İkisi de bugünkü iktidara muhalif kişilikler.
Ama asıl dikkati çeken şey başka.
Beşiktaş ilçesinin seçimde birinci ve ikinci sırada çıkan iki adayı da iki ay arayla gözaltına alındı.
Nasuh Mahruki 13 Kasım günü…
Rıza Akpolat 13 Ocak günü…
Yani ilk iki muhalif aday iki aya arayla, biri yolsuzluk, öteki sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşım nedeniyle gözaltına alınmış. Biri tutuklanmış, öteki de kesinlikle tutuklanacak.
Ben komplo teorilerine zerre kadar inanmayan bir insanım.
Ama bu tesadüf mü..
Olabilir…
Ne var ki Beşiktaş seçmenin bu yerel seçimde ortaya çıkan iradesi düşünülünce insanın aklına tesadüfü aşan bir niyet geliyor.
Düşündürücü bir şey daha…
Güne neredeyse günlük hayatımızın tamamını etkileyecek anormal zamlarla başlıyoruz…
Gel gelelim daha “Bu ne biçim zam yahu” demeden önümüze bu gözaltı olayı konuyor.
Tabii ki iktidarın medyacıları muhalefetin medyacılarıyla el ele verip gündemimizi bir anda tekrar siyasete çeviriyorlar.
Haksız da değiller.
Çünkü seçimle iş başına gelmiş bir belediye başkanı gözaltına alınmış.
İyi de 10 ay sonra aynı güne bu kadar tesadüf sığar mı…
Sığabilir tabii…
Hele hele ortada bir ihale yolsuzluğu varsa elbette sığabilir.
Veya sığdırılabilir.
Ama geriye dönüp son 10 yıla baktığınızda önünüze gelen tablo size bambaşka bir hikaye anlatıyor.
Ve bir ilçenin yolsuzluk hikayesi öteki mega hikayenin yanında cüce değil uzayda bir toz zerreciği kadar bile kalmıyor.
Madem günün konusu yolsuzluk oldu, gelin öyleyse bir de o mega hikayeye bakalım.
“Uluslararası Şeffaflık Örgütü” son yolsuzlukla mücadele raporunu 30 Ocak 2024 günü yayınladı.
Bu rapora baktığınız zaman bu sabahki gözaltı kararının ne kadar komik kaldığını görüyorsunuz.
Sadece yüzde 11 oy alabildiği bir ilçede seçilmiş belediye başkanını “yolsuzluk” suçlamasıyla gözaltına alan iktidarın 31 Mart seçiminden 90 gün önce kendi yolsuzluk karnesi şöyle…
(*) BİR: yolsuzlukla mücadelede bir yıl içinde iki puan daha kaybeden Türkiye ülke sıralamasında 14 sıra gerileyerek 180 ülke içinde 115’inci sıraya düştü.
Düşünün… 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimine Türkiye işte bu yolsuzluk puanıyla girmiş.
(*) İKİ: Yolsuzlukla mücadelede Türkiye 100 üstünden 34 puan almış.
Şöyle diyeyim.
Yolsuzlukla mücadelede Mısır, Bosna Hersek, Cezayir, Sırbistan, Etiyopya, Arnavutluk, Fas, Tunus, Kazakistan, Tanzanya, Ermenistan, Ürdün, Küba gibi ülkeler bile bizden daha yüksek puan almış.
(*) ÜÇ: Bir ülkede demokrasi, adalet, yargı, insan hakları puanları ne kadar yüksekse yolsuzlukla mücadelede de o kadar başarılı oluyor ve yüksek puan alıyor.
Yolsuzlukla mücadelede en başarılı üç ülke şunlar:
Danimarka, Finlandiya, Yeni Zelanda, Norveç, Singapur, İsveç, İsviçre, Hollanda, Almanya, Lüksemburg.
Evet 2023 Yolsuzluk Algı Araştırması sıralamasında durumumuz bu.
Tabii bir de şu var.
Bu iktidar 23’ncü yılında.
Bu süre içinde milyarlarca dolarlık ihale yapıldı.
Bunlarla ilgili hepimizin gözü önünde inanılmaz olaylar yaşandı.
İhale verildikten sonra ihale şartnameleri değiştirildi.
Hala da da değiştiriliyor.
Tek şirketin girdiği, girebildiği ihaleler bile yapıldı.
Birçok ihaleye fesat sokulduğu yolunda sayısız ihbarlar yapıldı, iddialar ortaya atıldı.
Bugün dizi sektöründe sokak dedikodularındaki ilişkileri savcılara ve MASAK’a inceletmeyi kalkan merkezi idare bunların hangisiyle ilgili en küçük inceleme yaptırdı…
Ama bugüne kadar bu iddialarla ilgili hiç bir bakan veya yönetici gözaltına alındı mı…
Yani şuna mı inanmamız isteniyor…
Bu ülkede sadece muhalif belediyelerde yolsuzluk yapılıyor…
Yolsuzluk liginde bizi en diplere CHP’liler batırıyor…
AKP’li belediyelerde hiç yolsuzluk olayı yoktur…
Aklı başında bir AKP’li bile inanabilir mi buna?
Şimdi gelelim Beşiktaş’a…
Orada bir yolsuzluk mu söz konusu…
Elbette gidilsin üzerine…
CHP’ye, sol partilere oy veren insanlar naturaları gereği yolsuzluklara karşı hassastır.
Ama savcılıkça yapılan açıklamaya bakıyorum. Daha ortada iddianame yok ama neredeyse savcılık aşaması geçilmiş, kesin hüküm verilmiş ve infaz ediliyor gibi bir his bırakıyor insanın üstünde.
Yani kararı verecek hakime neredeyse değerlendirme imkanı bile kalmamış sanki.
Açıklamayı okuyunca kafamda bazı soru işaretleri uyandı.
Acaba bazı itirafçılar ve sessiz tanıklar mı devreye girecek.
Ergenekon davaları sırasında Türk Adaleti ve kamu vicdanı bu uygulamadan çok rahatsız oldu.
Umarın böyle olmaz ve savcılar sağlam delillerle gider hakimin karşısına.
Seçilmiş yerel yöneticilere karşı uygulamalar yargının ve İçişleri Bakanlığının rutin işleri haline geldi…
Bunun toplumda çok olumsuz etkileri ortaya çıkabilir.
Birincisi kamuoyu yolsuzluklara karşı duyarsız hale geliyor.
İkincisi yargı siyasallaştıkça ve ağır hezimetle kaybedilen yerel yönetimlerden intikam alma ve yetkilerinin atanmışlara devri aracı haline geldikçe gerçek yolsuzluklara bile inanamayacak hale geleceğiz.
Evet itiraf edelim.
Bugün ne Esenyurt’ta ne Beşiktaş’ta ne de DEM’li belediyelerdeki uygulamalar bizlere inandırıcı görünmüyor..
Yargının ve merkezi idarenin hepsinde siyasi karar aldığına olan inancımız büyüyor.
Yani yüzde 80’le kaybedilen bir belediye seçimde birinci ve ikinci çıkan muhalif insanlara çok farklı nedenlerle yapılan uygulamalara itibar etmemiz beklenmesin.
14 Ocak 2025 - 31 Mart Beşiktaş seçiminde 1 ve 2 numaradaki isimlere baktınız mı?
12 Ocak 2025 - Türk kahvesi içen Kassandra 2028 falında neleri gördü?
11 Ocak 2025 - Bir MİT Başkanından hayatımda ilk defa MİT amblemli tebrik aldım
10 Ocak 2025 - Neler oluyor neler: Bir Mossad müdürü ve bir İranlı generalden gelen çarpıcı bilgiler
9 Ocak 2025 - Bu tarihi fotoğrafın 10. yılı: Dikkat ettiniz mi, yan yana yürüyen beş kişi kim?