Geçen Çarşamba günü 16 Mayıs günü 30’uncu kuruluş gününü kutlayacak olan Sunset restoranda bir zirve toplantısı yapıldı.
Aralarında Türkiye’nin önde gelen birçok patron ve yöneticisi vardı.
Mesela masanın başında FİBA Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin oturuyordu.
Kurduğu Özyeğin Üniversitesi’nde Cordon Bleu ile birlikte açtığı Gastronomi bölümü onu bu alana da soktu.
Öyle gizli kapaklı bir toplantı değildi.
Bir akşam önce Cumhuriyet Gazetesi’nin 100’ncü yıl davetindeki yüksek sayıda patron katılımından sonra bu bir anlamda ikinci patron haberi oluyordu.
TÜRYİD Yüksek İstişare Kurulu üyeleriydi bunlar.
Yani ‘Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği’ Yüksek İstişare Kurulu toplantısıydı.
Önümüzdeki hafta başlayacak Dördüncü Gastro-Ekonomi Zirvesi öncesi bir araya gelmişlerdi.
Toplantıda çekilen fotoğrafa baktım.
Anadolu Grubu’nun Başkanı Tuncay Özilhan, Rixos Otellerinin Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince, Kavaklıdere Şarapları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Başman, Pernod Ricard’ın Ceo’su Selcuk Tümay’ı gördüm.
Bunun üzerine zirveye katılanların tam listesini aldım.
Bu listeyi de ek olarak veriyorum.
Büyük patronlardan bir tek Ferit Şahenk mazeret bildirmiş ve katılamamış.
Gerisi tam kadro orada.
Bu toplantıda en çok tartışılan konu taksi meselesi oldu.
Tartışılan ve büyük ölçüde kabul gören bir taksi mesajı ortaya çıktı ve mesaj Sunset zirvesinin görüşü olarak önümüzdeki günlerde iki bakan ve bir belediye başkanına iletilecek.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Turizm ve Kültür Bakanı Mehmet Ersoy ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na.
Taksi konusundaki tartışmada nelerin konuşulduğunu anlatmadan önce merak ettiğim bir ayrıntıyı öğrenmeye çalıştım.
Gastronomi ve restoran konusunda bir araya gelen patron ve üst düzey yöneticiler kendi aralarında ne yer ne içer?
Yani böyle yüksek düzeyde bir gastronomi zirvesinin mönüsü nedir?
Bugün pazar, isterseniz önce buradan başlayalım.
Menüyü Ekzekütif şef Marios Tsouris hazırlamış.
(*) Ton balığı tartar, fillo tart, nori jölesi ve havyar ile
(*) Deniz tarağı, porçini mantar ve sabayos sos ile
(*) Dana carpaccio, trüflü mayonez ve tütsülenmiş ekmek dilimi ile
(*) Caterpillar Roll
(*) Tuzlu limon sorbet, zeytinyağı ile
(*) Şili levreği, ponzu sos, guacamole ve siyah trüf ile
(*) Bademli ekmek, badem ve yer fıstıklı karamel ve vanilyalı dondurma ile
İçki menüsü ise şöyleydi:
(*) Kavaklıdere Cote d’Avanos 2022 Roze
(*) Kavaklıdere Cote d’Avanos Chardonnay 2022
Bu arada menüyü hazırlayan Şef Marios Tsouris, Mikonos’tan gelip bir ay önce Sunset’te başladı.
Bu bir anlamda onun İstanbul’un Creme de la Creme’i ile ilk tanışmasıydı.
Ama asıl tanışma 16 Mayıs akşamı verilecek smokinli 30’uncu yıl davetinde olacak.
Şimdi döneyim toplantının taksi ve Uber bölümüne…
Fettah Tamince çok ilginç bir Galataport ve Haliçport analizi yaptı…
Galataport‘un ve Haliçport’un yaşamasının ancak Uber veya benzeri modern çözümlerle mümkün olacağını söyledi.
Daha ilginci bu konuda uzun uzun da çalışma yaptırmış.
Almanya’da artık yeni otellerde otopark alanı bile ayırmıyor veya otopark alanlarını çok ufaltıyorlarmış.
Çünkü turistler artık kendi arabalarıyla gelmeyi veya araba kiralamayı tercih etmiyor, Uber kullanıyormuş.
Toplantıda Ekrem İmamoğlu’nun savunduğu taksi problemini çözme yöntemi de tartışılmış.
Bu plan beş bini taksi plakası daha satarak İstanbul’un taksi sayısını arttırmak olarak özetleniyor.
Ancak toplantıya katılanların önemli bölümü bunun tek başına çözüm olamayacağı görüşünde birleşti.
Bunun yanında ‘rekabetçi bir Uber yönetmeliği ile medeni çözüme ulaşılabilir’ deniyor.
Bu görüşler aklıma Fatih Altaylı’nın köşesinde geçen şubat ayında çıkan bir yazıyı hatırlattı.
Güzel bir yazıydı.
Altaylı adını vermediği bir iş insanının mektubunu yayınlamıştı köşesinde ve taksi konusunu işliyordu.
İlginç ve önemli bilgiler vardı yazıda.
Çarşamba günkü Sunset zirvesi ile ilgili bilgi toplarken tesadüfen Fatih Altaylı’ya o mektubu gönderen iş insanının kim olduğunu da öğrendim.
TÜRYİD’in eşbaşkanı ve bu zirvede masanın başında oturanlardan biri olan Barış Tansever göndermiş.
Altaylı’nın yazısından o önemli bilgileri de aktarayım bundan istifade…
“İstanbul’da 20.000’e yakın taksi var, 50.000’e yakın taksi şoförü var ve çoğu taksi şoförü taksi plakası sahipleri tarafından sömürülüyor.
Taksi plakası sahibi hepi topu 3500 kişi. Taksi plakası sahipleri her yıl çok cüzi vergi ödüyor (altı bin TL civarı), ama taksici garibanları resmen sömürüyor, yevmiye adı altında günde beş – altı bin TL ve yılda iki milyon TL kemiksiz para kazanırken sıfır vergi ödüyorlar! Halbuki UBER ve benzeri bir sistem kurulsa kredi kartından ödeme yapılacağı için herkes gelir vergisi mükellefi olacak, kayıt dışı olmayacak ve vergi kaçağı kalmayacak.”
“Üstüne üstlük kimi eski şoför, kimi emekli, kimi öğretmen yüz bine yakın insana ek gelir kaynağı çıkacak ve devlet hayal etmediği vergiyi toplayacak. Biz ve İstanbul’a gelen turistler de doğru düzgün araçlar ve doğru düzgün şoförler göreceğiz. Dahası, ödemeler kredi kartıyla yapılınca kayıt dışılık kalkar, bahşiş devreye girer. Yurtdışında veriyoruz, burada ise neredeyse sıfır bahşiş veriliyor.”
Bir taksi plaka sahibine günde altı bin TL kazandırıyor. Üç, bilemedin dört bin de iki şoföre 24 saat çalıştığı için kalıyor. Benzin ve yağ masrafı da şoförün üstünde.”
Bunlar gerçekten ilginç bilgiler.
O nedenle bu pazar gününde şehirlerde yaşayan vatandaşlar olarak hepimizi ilgilendireceğini düşünerek size de aktarıyorum bu bilgileri.