Avusturya'yı yenip çeyrek finale yükseldiğimiz maç reyting rekorları kırdı. Hele maç bittikten sonraki yarım saatte her 10 Türk'ten 8'i ekran başındaydı. Siyasetin ve konuşan kafaların böldüğü milleti Milli Takım birleştirdi, yeniden ulus yaptı.
Maç bittiği an, Nice’de yaşayan arkadaşım Ali Erten’den gelen mesaj şuydu:
“Abi maçı anlatan Fransız spiker ‘Bu Türkleri anlamıyorum’ diyor…”
“Biz daha mı fazla anlıyoruz ki” diye cevap yazıyorum.
Fransız spikerin maç sonu yorumu:
“Kalecinin son kurtarışı fenomendi…”
Dünyanın en efsane kalecilerinden Gordon Banks’in kurtarışına benzetildi.
İstanbul’da yaşayan Hürriyet’in eski Yazıişleri Müdürlerinden Ertuğ Karakullukçu’dan gelen ilk tepki:
“Montella’ya demediğini bırakmayan o densizler nerede acaba şimdi…”
“Onlar da senin gibi Montella’yı alkışlıyor” diye cevap yazıyorum.
Ama maçtan sonra Cumhurbaşkanının onu arayıp kutlaması bence hepimiz adına da bir cevaptı bu soruya.
Sonra ekranda TRT spikerinin sesine takılıyorum:
“Baumgartner ağlıyor…”
Gruptan lider olarak çıkan Avusturya’nın bir futbolcunun grubundan ikinci olarak çıkan Türkiye’nin galibiyetinden sonra ağlaması nedense bana iyi geliyor.
Maçtan sonra oyuncumuz Kaan Ayhan belki de onun ağlamasına en zarif en ince ve muzip noktayı koyuyor:
“Mutluyuz, bunda utanacak bir şey yok…”
Nedense bu sözler bana çok zarif ve muzip bir alkış gibi geliyor.
Aynı dakikalarda tribünlerden muazzam bir Türkiye korosu yükseliyor:
“Bir başkadır benim memleketim…”
1972 yılında Ayten Alpman’ın şarkısını ilk defa dinlediğimde Fransa’da genç bir doktora öğrencisiydim.
Bu şarkı her geçen yıl üzerine bir şeyler ekledi.
Her geçen yıl bu şarkıyı daha yürekten ve içten söylemeye başladık.
Ama hadi kabul edelim ki, “Bir Başkadır benim memleketim” hiçbir zaman bu kadar muazzam bir koro tarafından bu kadar coşkuyla söylenmedi.
Artık bu şarkımızın bir Leipzig tarihi var…
X’de bu maçlar için açılmış bir “Hashtagbizimçocuklar’ başlıklı bir sayfa var…
Maçtan sonra bakıyorum ‘bizimçocuklar’ hashtaglı ilk mesajlardan biri tanıdık bir hesaptan geliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan…
Bu da hoşuma gidiyor.
Gözüm Avusturya taraftarlarının bulunduğu tribüne takılıyor.
Avusturyalı seyirci takımını büyük ve içten bir sevgi gösterisiyle alkışlıyor.
‘İşte budur taraftarlık’ diyorum…
Sonra bizim takıma bakıyorum.
Avusturya seyircisiyle birlikte bizim çocuklar da Avusturyalı oyuncuları alkışlıyorlar.
Bize çok yakışan bir Fair Play bu…
New York Times’ın Athletic spor sitesi Türkiye-Gürcistan maçı için “Kaotik bir maçtı” demişti.
Bence asıl kaotik an dünkü maçtaki birinci golümüzdü.
Evet ‘kaotik’ ama Kaos’un olağanüstü matematiğini en estetik biçimde anlatan bir goldü.
İkinci golümüze gelince…
Merih Demiral’ın yükselişi tam anlamıyla bir Ronaldo yükselişiydi.
O golü kaydedip ağır çekimde defalarca seyrettim.
Aynı teknik, aynı güç, aynı zeka..
Tabii ki aynı koreografi…
Sonra biraz geriye dönüp gollerimizi tekrar seyrettim.
Tabii golleri atan Merih Demiral’ın yanında üç oyuncumuz hakkında da daha duygularımı aktarayım.
Ferdi Kadıoğlu…
1970’lerin efsane oyuncusu George Best’le Doors’un efsane solisti Jim Morrison bileşiminden oluşmuş bir görünüş ve tarz…
Ona müthiş bir hava veriyor.
Dört maç boyunca mükemmel bir performans ortaya koydu.
Maçtan sonra mükemmel bir İngilizce ile verdiği mülakat bu moderniteyi gözümde daha da büyüttü.
Arda Güler…
Bence bu maçta Türk milli takımının parçası ve takım oyuncusu oldu.
İki golde de asisti tek kelimeyle mükemmeldi.
Takımla birlikte sevinen bir Arda Güler gördük ve bu da çok hoşuma gitti.
Maçtan sonra TRT muhabirlerine konuşmasında bambaşka bir Arda Güler vardı.
Sempatik, kendinden emin…
Ve en önemlisi takım arkadaşlarına öncelik veren bir konuşma…
Arda iyi yolda…
Ama en büyük teşekkürü son dakikada yaptığı kurtarışıyla Avrupa futbol tarihine şimdiden geçen kalecimiz Mert Günok’a saklayacağım.
Büyüksün Mert…
Biraz da saha dışına çıkayım.
Maçtan önce Bodrum’da Gülse Birsel ve eşi Murat Birsel’e rastlıyorum.
Acele acele yürüyorlardı.
Eve maçı izlemeye gidiyorlarmış.
Gülse sanki Murat’tan da aceleciydi.
O nedenle dün geceki maçı kaç kadın seyretti çok merak ediyorum.
Bugün öğrenmeye çalışacağım.
Ama halkın ilgisini göstermek için şu küçük ayrıntıyı vereyim.
İlgiyle izlediğim spor dergisi Sokrates’in Youtube kanalı maç yayını.
Baktım bir ara 54 bin kişi izliyordu.
Bu çapta bir dergi için çok büyük rakam.
Ve son nokta…
Maç sonrası TRT Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’la da konuştu.
Bakan Avrupa’ya şu sözlerle seslendi:
“Şu çılgın Türkler geliyor…”
Bir zamanlar Turgut Özakman’ın Kurtuluş Savaşını ve Cumhuriyet’in kuruluşunu anlatan bu kitaba burun kıvırarak bakan bazı AKP’liler ve liberal yazarlar aklıma geldi.
Zamanın Ruhu işte böyle bir şey..
Şu Çılgın Türkler lafı demek artık AKP’lilerin de hoşuna giden bir kavram olmuş.
Bu maçın en büyük kazanımlarından biri bu olmalı.
Sabah en merakla beklediğim şey dün geceki televizyon reytingileriydi.
Dün gece milli takımımızın zaferini kaç kişi izledi…
Bu sabah ilk rakamlar geldi.
Reyting Yüzde 18.55…
Share Yüzde 54.56…
Hem de saat 21.49 ile 00.11 arasında… Yani üç saate yakın süre…
Yani başlangıç düdüğünden stadın kapanmasına kadar.
Seyretmeye başlayan bırakmamış…
Toplumun daha eğitimli ve gelir düzeyi yüksek kısmında ise izlenme tarihi rekora gitmiş.
Reyting 24.20
Share 67.87
Reklam verenin en sevdiği ABC1 grubunda da durum aynı…
Reyting 23.92
Share 61.64
Reyting ölçme sisteminin değiştirilmesinden sonra bu izlenme düzeyine erişen başka yayın yok.
Millet olmuşuz yani dün gece…
Özeti budur.
Ve maçın bitiş düdüğünün çalındığı andan sonra geçen yarım saat var ya…
İşte o sosyoloji derslerinde okutulacak.
Şimdi sıkın durun…
AB ve ABC1 gruplarında reyting 27…
Share 75…
Her 10 kişiden 8’i…
Söyleyin bir ülkeyi sevinçte ve tasada bundan daha çok birleştiren başka halimiz var mı…
Tam Sezen Aksu’nun şarkısı gibi…
Kutlama…
Milletçe kutlama…
Yok böyle bir izleyici…
Hiçbir siyasetçinin, hiçbir konuşan kafanın hayal bile edemeyeceği bir rakam…
Bunun adı “Millettir…”
Siyasetin, konuşan kafanın böldüğü Türkiye’yi sahada aslanlar gibi savaşan, modern bir takım birleştiriyor…
Olay budur arkadaş…
Bir gün milleti kutuplaştırmak, bölmek yerine birleştirmeye…
Gönlünü alıp onu gururlandırmaya aday bir parti çıkarsa…
İşte o gün yeniden millet olacağız…
Dün gecenin millet reytingi özeti budur.
26 Aralık 2024 - Sayın Ali başkanım, yılbaşı gecesi kırmızı boxer külot giyebilir miyim?
25 Aralık 2024 - Türk halkı bu iki tuhaf kelimeyi 75 yıl sonra nasıl tersine çevirdi
24 Aralık 2024 - Başörtülü kadının kelepçelendiği gece Ankara ve Manisa’da yaşanan üç olay
21 Aralık 2024 - Bu 32 blucin efsanesinden kaçını tanıyorsunuz?