Geçen hafta Fatih Altaylı’nın bir yayınını izlerken araya giren bir reklam beni şaşırttı.
Bir Baykar grubu ilanıydı bu.
Yani Haluk ve Selçuk Bayraktar’ın başında bulunduğu ve insansız hava aracı konusunda dünya markası haline gelen şirketin bir ilanı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadının şirketi.
Şaşırdım, çünkü Altaylı gibi “muhalif ” olarak bilinen bir gazetecinin “tek kişilik medyasında” Erdoğan iktidarını eleştiren yayınlar yapılırken bir Baykar ilanı görmek “zamanın akışına uygun” durmuyordu.
Hürriyet’in ve Sabah’ın web sayfalarında, youtube yayınlarında da var mıdır bilmiyorum…
Ben rastlamadım.
Şaşırdım çünkü; iktidarın elindeki “Kamu Ortaklığı Fonu”na dahil şirketlerin ilan gelirlerini hiçbir rasyonalitesi olmayan, tamamen keyfi kararlarla tek taraflı dağıttığı bir dönemde…
İktidarla akrabalık bağı olan prestijli bir şirketin ilanı nasıl olur da muhalif bir yeni medyaya giderdi…
Bazıları “Bu ilanları Google otomatik olarak ayarlıyor” diyor, ama bence bu doğru değil.
Yani şirketin bu ilanları kendi bağımsız kararıyla verdiği kanaatindeyim.
Ayrıca öyle bile olsa bu anlatacağım “yeni medya düzeni” açısından önemli değil.
Çünkü neticede algoritma bu reklamı en optimal ve sonuç alıcı yere yönlendiriyor demektir.
Ben bu tercihin bizzat Baykar şirketi tarafından yapıldığı kanaatindeyim.
Çünkü Fatih Altaylı’ya sordum.
“Evet doğru, bize en çok ilan veren şirketlerden biri” dedi.
Hatta şöyle de bir espri yaptı: “O kadar çok ilan veriyorlar ki sponsor olsalar daha ucuza gelir…”
Şaşırdım ama burası normal bir ülke olsa hiç şaşırmamam gerekirdi.
Çünkü Baykar rasyonel bir şirketin yapması gerekeni yapıyor.
İlanını en uygun mecraya veriyor.
Önümde Marketing Türkiye tarafından bu ay başında yayınlanan bir çalışma duruyor.
Türkiye’nin en fazla izlenen Youtube gazeteci yayınlarının aylık ulaşım rakamları.
İlk beşteki şu rakamlara bakar mısınız?
Fatih Altaylı 18 milyon
Nevşin Mengü 15 milyon
Yılmaz Özdil 11 milyon
Özlem Gürses 10 milyon
Cüneyt Özdemir 7.5 milyon (Cüneyt Özdemir’in kanalı bir platform. Öteki yayınları da dikkate alırsanız bunun çok üstünde bir rakam görürsünüz)
Ayrıca son eylül rakamları daha da yükselmiş görünüyor.
Fatih Altaylı 33 milyon, Nevşin Mengü 23 milyon, Yılmaz Özdil 20 milyon dolaylarında görünüyor.
Bunlar sadece Türkiye için değil, dünya için de çok büyük rakamlar.
Şu anda “OdaTV,” “T24,” “10 Haber” gibi benim her gün yazımın yayınlandığı haber sitelerinin ulaşım rakamları da yine sadece Türkiye değil, dünya çapında da çok büyük başarı hikayelerini ifade ediyor.
Eski klasik medya, iktidar yanlısı eski medya artık Kamu Ortaklığı Fonu’nun koltuk değneğiyle ayakta durabilen mecralar haline dönüşürken tek kişilik, patronsuz bağımsız yeni medya giderek büyüyor.
Nereden geliyor bu “tek kişilik medyaların” ve haber sitelerinin gücü?
BİR; bağımsızlığından…
İKİ; yeni teknolojiyi kullanma kabiliyetlerinden…
ÜÇ; cesaretlerinden…
DÖRT; yaratıcılık ve Renkliliklerinden.
BEŞ; streaming denen, izleyici ve okuyucuyu özgür kılabilen özelliklerinden…
Şunu da belirteyim.
Klasik mecralarda yayın yapan ve kendine “muhalif medya” diyen mecraların durumu da daha iyi değil.
Artık “yeni bir medya düzeni” oluşuyor ve bu medya serbest piyasanın rekabet şartlarını da yeniden tarif ediyor.
Ayrıca bir Youtube yayın olarak başlayan bazı yayınlar hızla streaming platformlarına dönüşüyor.
Bunların en başarılı örneği de Cüneyt Özdemir.
(*) Nevşin Mengü tek kişilik stüdyosunda hayranlıkla izlediğim bir performans gösteriyor.
(*) Özlem Gürses tek başına, koskoca bir televizyon haber merkezinin bile yapamadığı kadar başarılı ve dinamik bir habercilik yapıyor.
(*) Memduh Bayraktaroğlu, Akyaka’da bir apartman dairesinde çok sınırlı bir teknolojik altyapıyla tek kişilik mucize yaratıyor.
(*) Enver Aysever, o bütün deli haliyle beş milyon aylık izleyiciye ulaşabiliyor..
İktidara yakın mahallede de başarılı örnekler var.
(*) Geçen hafta anlattığım Adem Metan mesela…
Şu muhtemel gelişmeyi bugünden açıkça görüyorum.
Seçim atmosferine girdikçe iktidarın çok ağır toplarını bile bugün muhalif diye baktıkları haber sitelerinde, bu Youtube yayınlarında göreceğiz.
En uç örneğini bile verebilirim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bir gün Fatih Altaylı programında konuk olarak görürsek kimse şaşırmasın.
İletişim Başkanının yerine olsam, Cumhurbaşkanını şimdiden T24, OdaTV, 10 Haber gibi sitelere, bu yazıda adı geçen Youtube yayınlarına alıştırmaya başlarım.
Damadının şirketleri artık o kanalları tanıdıysa siyaset neden tanımayacak ki…
İktidar partilerinin o dönemdeki reklam ve tanıtım çalışmalarını yapacak ajanslar için böyle bir şey söylememe gerek yok.
Onların zaten medya planlamalarını daha şimdiden bu yeni gerçeğe göre yaptığından eminim.
Medyada yeni bir dönem başlıyor…
Herkes hesabını hayatın bu yeni normaline, bu yeni gerçeğine göre şimdiden yapmaya başlamalı.
Baykar’ı bu gerçekçi yaklaşımından dolayı da kutluyorum..
“Good governance” (İyi yönetişim) işte bu cesarete sahip olmak ve gerçeği görebilmek, uygulamaktır.
20 Kasım 2024 - Son anket: Türk halkı böyle bir Milli Eğitim Bakanı istemiyor
19 Kasım 2024 - Yılın son profil analizi: Hakan Fidan’a elini veren kaç parmağını kaybeder?
17 Kasım 2024 - İşte o ünlü adamın aynı anda idare ettiği altı kadının isimleri
16 Kasım 2024 - Dün Bebek’teki Thomas Mann teknesinde Hasan Cemal’in beni ağlatan 285’inci sayfası
15 Kasım 2024 - A330 kulisi: Herkes ciddiyken sağdaki niye kahkahayla gülüyor