Bugünkü yazımın başlığı şu da olabilirdi:
“ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın Indiana Jones kamçısı…”
Daha doğrusu Kongre’de yaptığı konuşmada atladığı bir paragraf…
ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi Tom Barrack çok ilginç bir karakter.
Daha gelmeden önce kendinden çok bahsettiriyor.
Ankara çevrelerinden yayılan haberlere bakılırsa ABD Başkanı Trump telefonda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mealen şunu söylemiş:
“Yeni Büyükelçi tam adamımdır. Ne sorunun varsa onunla konuş, o bana iletir…”
Bütün bunlar olunca ben de merak ettim.
Geçen hafta Türkiye’nin yeni medyasında onunla ilgili çok ilginç yazılar ve hayat hikayeleri çıktı.
Kişiliği hakkında fikir sahibi oldum, ama ne yalan söyleyeyim tam olarak anlayamadım.
O nedenle büyükelçiliğinin onaylanması için Amerikan Kongresi’ndeki “hearing” oturumunda yaptığı konuşmayı dikkatle izledim.
Bu konuşmanın metni ABD Dışişleri Bakanlığı’nın sitesine de kondu.
Ancak bir şey dikkatimi çekti.
Kongrede yaptığı konuşma daha kısaydı ve Dışişleri sitesindeki metinde bulunan bazı bölümleri okumamıştı.
Biraz araştırınca öğrendim ki aynı güne üç büyükelçinin dinlenmesi ve oylanması konunca kendilerinden konuşmalarını kısaltmaları istenmiş.
O da bazı bölümleri çıkarmış.
Ancak çıkarılan bölümde öyle bir “kırbaç ve kılıç” bölümü var ki bence yeni büyükelçinin burada bulunduğu sırada uygulayacağı politika hakkında bize iyi bir fikir verebilir.
Yeni büyükelçi Kongre önünde sözlerini şu cümlelerle tamamlamış:
“Bu görevim sırasında davranışlarıma hakim olacak mantram şu olacaktır:
Bir sorunu kırbaçla çözebiliyorsam kılıcımı çekmem. Dilim yetiyorsa kırbaçımı da şaklatmam. Beni diğer insanlara bağlayan tek bir iplik bile varsa onu koparmam. O çekerse ben çözerim, o gererse ben çekerim.”

Tabii bir Spielberg hayranı olarak bu cümlede kamçı kelimesini görünce aklıma hemen “Indiana Jones” filmlerindeki eli kamçılı “Dr. Henry Walton ’Indiana’ Jones” geldi.
O kavgalarında birçok meselesini elindeki kırbaçla çözerdi.
Bir de ünlü Zorro karakterinin kılıcı var.
O ise kılıcını rakibini dize getirmekten çok akrobatik hareketlerine yardımcı olmak üzere kullanır.
Yeni büyükelçi Türkiye’deki görevi sırasında Indiana Jones gibi kırbacını mı yoksa Zorro gibi kılıcını mı kullanacak merak ediyorum.
Kendisi Orta Doğu kökenli bir aileden.
Büyükbabası Lübnanlı Maruni bir Hıristiyan..
Lübnan o sıralarda Osmanlı toprağı.
Dedesi Lübnan’dan Amerika’ya oradaki Osmanlı Mutasarrıfı’nın verdiği parayla bindiği gemiyle gelmiş.
Yani o bölgenin kültürünü bilen bir insan.
Dolayısıyla bu bölgede kırbacını Ankara akrobasisi için kullanırsa daha iyi sonuç alacağını bilir diye düşünüyorum.
Ama asıl merak ettiğim konu şu:
Kongrede bu kırbaçlı konuşmayı yapmaya neden ihtiyaç duydu?
Gelmeden önce Ankara’ya “Kırbacımı şaklatacak veya kılıcımı çektirecek işler yapmayın” mı demek istiyor…
Yoksa “Arkadaşlar niyetim sorunları tatlı dille çözmek” mi demek istiyor.
Tabii bir de konuşmanın bu en renkli kısmını Kongre’de neden çıkardı?
Ama Dışişleri sitesinde neden bıraktı…
Önceki akşamdan itibaren Trump-Netanyahu arasındaki görüşmenin Türkiye’deki değerlendirmesini izliyorum.
Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili sözleri Ankara’ya çok umut vermiş görünüyor.
Çok haksız da değiller.
Ama şunu unutmayalım.
Trump hiçbir zaman Erdoğan’a Netanyahu’ya olduğundan daha yakın mesafede olmayacak.
Trump bugüne kadar gördüğümüz ABD Başkanları içinde İsrail’e en kayıtsız şartsız bağlı başkan.
O nedenle Netanyahu’nun Türkiye ile ilgili olarak “Suriye’de Türkiye ile karşı karşıya olmak istemiyoruz” sözlerini tam yerine oturtalım.
Kapalı kapılar ardında Netanyahu’ya şunu söylediğine de emin olalım:
“Türkiye’ye söyle Suriye’de üs kurmaya kalkmasın, yoksa mesele çıkar…”
Hiç şüphemiz olmasın ki yakında buna benzer sözleri Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’dan da işiteceğiz.
Ankara ve onu destekleyen medya şöyle bir değerlendirme içinde görünüyor:
Dünya yepyeni bir düzene gidiyor. Artık demokrasi, insan hakları, adalet, hukuk önemli değil. Dolayısıyla içeride ne zulüm yapsak kimsenin umurunda değil.
Bu hesap yanlış çıkabilir…
Bakın yanlışlığın ilk sinyali İtalya’dan geldi.
Avrupa’nın en aşırı sağ hükümetinin başbakanı Meloni Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yapacağı görüşmeyi erteledi.
Bir neden göstermediler ama şuna emin olalım.
Evet dünya “tek adam”ların iki dudağı arasında yönetilmeye başladı.
Yeni dünya gerçekçiliği içindeki Avrupa hükümetleri ses çıkarmıyor.
Ama halklar ses vermeye başladı.
Yakında Avrupa’nın her şehrinde duvarlarda Türkiye ve Erdoğan aleyhine afişler görmeye başlarsak kimse şaşırmasın.
Çünkü o sokaklarda Ekrem İmamoğlu’nun adaylığına yargı yoluyla çıkarılan engeller fazlasıyla yankı uyandırıyor.
Önümüzdeki günlerde bu konunun anlatılmasında Dışişleri Bakanına ve Bakanlığa çok iş düşecek.
O nedenle Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın çıkışını yadırgadım.
Bu açıklamayı biraz da çevre baskısıyla yaptığı gibi bir hisse kapılmadım dersem yalan olur.
Çünkü onun bugüne kadar izlediği üslup çizgisinin dışındaydı.
Şahsi görüşüm, onun o çizgisini sürdürmesinin hem Türkiye’ye, hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a daha yararlı olacağı yolunda.
Önümüzdeki dönemde dünyanın her yerinde tek adam rejimlerine ve popülist dalgalara karşı muhalefetin de artacağını göreceğiz.
Böyle bir dönemde Türkiye ters köşe yapıp farklı bir imaj verse bunun sonuçlarının çok iyi olacağına inanıyorum.
Mesela Ekrem İmamoğlu’nun hiç olmazsa tutuksuz yargılanması çok etkili bir adım olur.
Unutmayalım ki Trump 3.5 yıl sonra yok.
Ve ilk üç ayında dünyayı alt üst etmeyi başardı, ama çözebildiği bir sorun da olmadı.
Gazze’yi turistik bölge yapmaya karar verdi, tutmadı.
Rusya-Ukrayna savaşını bitirdiğini ilan etti, biten bir şey yok.
Gümrük tarifleri ile dünyaya meydan okuyor, ama ne sonuç alacağı belli değil.
Ve ilk adamını kaybetmek üzere.
ABD halkının ve dünyanın Elon Musk’ı lime lime edeceği günler de uzak değil.
Böyle bir ortamda Türkiye için en emin bölge yine Avrupa’dır.
O nedenle “kırbaçlı Amerikan Büyükelçisi”ni beklerken İtalya’dan gelen ilk işarete dikkat.
Bildiğim Hakan Fidan’ın da buna çok dikkat ettiğine eminim.
5 Aralık 2025 - 19 Mart Silivri’sinden ilk kitap: En gözde iki şair kim?
4 Aralık 2025 - Silivri’ye giden ‘Cumhurbaşkanlığı’ antetli sürpriz ‘Üzgünüm’ mektubu
3 Aralık 2025 - İki başkanın yan yana sevinç sahnesi ve Fener stadında bir açılış devrimi
2 Aralık 2025 - Bugünlerde gece yolda dev bir tavşana rastlarsanız bilin ki gemi su alıyor
30 Kasım 2025 - Beş işaret: Bu yılbaşı İzmir ve Ege’de ilginç bir şeyler oluyor