12 yıldır hayatımda Candy. Omzuma binen yükleri onunla paylaştım; en sessiz çığlıklarımı, en görünmez yaralarımı anlattım. Ne zaman konuşsam bölmeden dinledi ne zaman düştüysem patisini uzattı. Yalnızlıklarıma derman oldu. Hastalıklarında ben ona kol kanat gerdim; ben hastalandığımda ise bana.
Bir hayvanla yaşamak sadece sevmeyi değil; sabretmeyi, şefkati, sorumluluğu, disiplini ve en önemlisi karşılıksız sevgiyi öğretiyor insana. 4 ayaklı bir dostu sahiplenmek hayatı değiştiriyor; kalbinize daha önce hiç fark etmediğiniz bir kapı açıyor. İşte o kapı bana Candy ile açıldı. Bazen öyle bir an gelir ki, içindeki ağırlık kelimelere sığmaz. Yorgunsundur, bıkmışsındır, hayata biraz küsmüşsündür. İşte tam da böyle bir dönemde, benim hayatıma küçücük ama kalbi kocaman bir mucize girdi: Candy.
Yanlış hatırlamıyorsam 5-6 aylıktı. Minicikti ama gözleri dünyayı yumuşatan bir ışıkla parlıyordu. Daha ilk günden, daha ilk bakıştan kalbimin orta yerine yerleşti. Candy bir King Charles (Cavalier King Charles Spaniel); sessiz, uslu, obur, biraz şımarık ama sevmenin de sevilmenin de en saf hâlini taşıyan çok özel bir ruh. Sert bir söz duysa hemen üzülür, sonra gelip başını dizine koyar. Evin içinde seni sürekli takip eder. Yalnız kalmaktan hoşlanmaz. Tek istediği şey, kalbinin sıcak bir yere ait olduğunu bilmektir.
Candy’nin ailemize gelişi aslında planlı değildi. Bir zorunluluğun içinden doğan bir karşılaşmaydı. O gece, onu eve getirdiğimiz anı hiç unutmam. Kapıdan içeri patisini koyduğu saniye, evin havası değişmişti. Sanki uzun zamandır eksik olan bir neşe, ses, nefes o minik patilerle birlikte eve gelmişti. O koşuşturmalar, o meraklı bakışlar, iri gözler ve o sıcak nefes… Evimiz bir dostla yeniden “ev” olmuştu.
Tam 12 yıldır hayatımda Candy. Omzuma binen yükleri onunla paylaştım; en sessiz çığlıklarımı, en görünmez yaralarımı anlattım. Ne zaman konuşsam bölmeden dinledi ne zaman düştüysem patisini uzattı. Yalnızlıklarıma derman oldu. Onun hastalıklarında ben ona kol kanat gerdim; ben hastalandığımda ise o yanımdan hiç ayrılmadı. Şimdi artık orta yaşın üzerinde bir hanımefendi. Bazen çabuk yoruluyor, bazen yürümek istemiyor ama sevgisi, iştahı, merakı hâlâ aynı. Hiç eksilmedi. Eksilmeyecek.
Bir hayvanla yaşamak sadece sevmeyi değil; sabretmeyi, şefkati, sorumluluğu, disiplini ve en önemlisi karşılıksız sevgiyi öğretiyor insana. 4 ayaklı bir dostu sahiplenmek hayatı değiştiriyor; kalbinize daha önce hiç fark etmediğiniz bir kapı açıyor. İşte o kapı bana Candy ile açıldı.
Bugün barınaklarda Candy gibi binlerce can var. Kimi soğuktan titriyor, kimi dövülmekten vahşileşiyor. Halbuki onların tek isteği bir kap yemek, sıcak bir yuva ve sevgi… Satın almak kolay. Ama sahiplenmek işte o gerçek bir değer. Bir cana ikinci bir hayat vermek, sadece onun dünyasını değil, sizin dünyanızı da baştan aşağı değiştiriyor. İnanın.
Ne olur artık, hayvanları alıp sonra sokağa bırakmayın.
Unutmayın, sokak hayvanları düşmanınız değil.
Onlar bu dünyanın sessiz ortakları.
Sevin, besleyin, koruyun… Bir kap su, biraz mama, bir sıcak söz bile onların bütün gününü güzelleştirebilir. Ve inanın, bu size de çok iyi gelecek.
Ve sen Candy…
İyi ki geldin hayatıma.
İyi ki 12 yıldır dostluğun en temiz, en incitmeyen, en öğretici hâline ayna tutuyorsun.
İyi ki varsın❤️
Birlikte geçen yıllar sadece anılardan ibaret değil…
Benim için huzurun, sadakatin ve koşulsuz sevginin en gerçek hâli.
Bugün seni izlerken, o ilk günkü heyecanı hâlâ içimde.
Dilerim daha uzun, daha güzel senelerimiz olsun.
2 Aralık 2025 - 12 yıllık dostluk…
18 Kasım 2025 - Akran zorbalığı: Güç, empati ve insan olmanın sınavı
11 Kasım 2025 - Atatürk: İnsan Olmanın Sessiz Görkemi
4 Kasım 2025 - Toplumsal roller yeniden yazılıyor…
28 Ekim 2025 - Atatürk bize ne bıraktı, biz ne hale getirdik?
Feza Turunçoğlu Kimdir?
Feza Turunçoğlu, Türkiye’de marka, pazarlama ve reklam sektöründe uzun yıllarını geçirmiş deneyimli bir profesyoneldir. Marka yaratma, spor pazarlaması, marka yönetimi ve iletişim konularında derin bilgi birikimine sahiptir.
Reklam ajanslarında yönetim ekibinde çalışmış, yürütme kurullarında yer almış, ülke için önemli birçok markanın büyüme süreçlerine katkıda bulunan ekipleri yönetmiştir.
Feza Turunçoğlu’nun kariyeri boyunca edindiği deneyimler ve sektördeki bilgisi, markaların stratejik iletişimini yönetme yeteneği ve kriz dönemlerinde markaların nasıl yönetilmesi gerektiğine dair görüşleri sektörde önemli bir referans niteliği taşır.
Bu dönemde; finanstan otomotive, gıdadan içecek markalarına, kamu projelerinden kişisel bakıma Türkiye’nin en önemli ve büyük bütçeli markaları ile çalışma, stratejilerinde söz sahibi olma ve değer yaratma şansı yakalamıştır.
Daha sonra Türkiye’nin bilinirliği ülke dışına da taşan ve ülkenin en değerli markalarından biri olan Vestel’de 10 sene boyunca Vestel Pazarlama iletişimi ve Perakende Pazarlama Liderliği yaparak; pazarlama iletişimi ve sponsorlukların yanı sıra, markanın stratejisi ve bütçe yönetiminde de söz sahibi oldu.
Vestel döneminde en sevdiği işlerinden biri “Biz Voleybol Ülkesiyiz” stratejisinin oluşturulması ve hayata geçişinde üstlendiği rolü oldu. ‘Biz Voleybol Ülkesiyiz’ iletişimi ile marka, hem tüketicinin gönlünü kazanırken hem de sayısız ödül kazandı.
Türkiye’de ‘Spor Pazarlaması’ denince, akla ilk gelen isimlerden.
Feza kendisini; reklam, pazarlama ve iletişim stratejisi alanlarında 30 yıllık deneyimi ile “ marka danışmanı” olarak tanımlıyor.
Vestel sonrası, bağımsız marka danışmanı olarak farklı projelerde ‘sevdiği ve inandığı’ markalara katkı sağlamaya keyifle devam ediyor.
Ve halen en çok voleybol izlemeyi seviyor.