50. Yıla Özel Anlamlı Konser: “Bir Halkın Sesi Susturulamaz”

Ruhi Su Dostlar Korosu, 50. kuruluş yılları nedeniyle düzenlenen konserle bir kültür direnişinin yarım yüzyıllık yürüyüşünü kutladı. Bu özel gece, aynı zamanda büyük halk ozanı Ruhi Su’nun aramızdan ayrılışının 40. yılına da denk gelerek anlamını hepimiz için daha da derinleştirdi.

30 Eylül 2025
Dostlar Korosu, bir kez daha Ruhi Su’nun izinde yürüyerek hem geçmişle bağ kurdu hem de geleceğe umutla seslendi. Çünkü bu koro, yalnızca müzik yapan bir topluluk değil; toplumsal belleği taşıyan, kültürü kuşaktan kuşağa aktaran yaşayan bir hafıza.

22 Eylül Pazartesi akşamı, İstanbul’da müzik ile hafızanın, geçmiş ile bugünün, bireysel duyguyla toplumsal belleğin iç içe geçtiği çok özel bir gece yaşandı. Ruhi Su Dostlar Korosu, 50. kuruluş yılları nedeniyle düzenlenen konserle bir kültür direnişinin yarım yüzyıllık yürüyüşünü kutladı. Bu özel gece, aynı zamanda büyük halk ozanı Ruhi Su’nun aramızdan ayrılışının 40. yılına da denk gelerek anlamını hepimiz için daha da derinleştirdi.

Zamanın ötesinden gelen ezgilerle halkın sesi olmayı sürdüren Dostlar Korosu, bir kez daha Ruhi Su’nun izinde yürüyerek hem geçmişle bağ kurdu hem de geleceğe umutla seslendi. Çünkü bu koro, yalnızca müzik yapan bir topluluk değil; toplumsal belleği taşıyan, kültürü kuşaktan kuşağa aktaran yaşayan bir hafıza.

Konser boyunca sahnede yalnızca melodiler değil, Anadolu’nun birikimi, halkın sesi, köklerin derinliği yankılandı. Geleneksel halk müziğini çok sesli düzenlemelerle çağdaş bir anlatıya dönüştüren Dostlar Korosu, müziğin bir eğlenceden ibaret olmadığını, aksine bir kültür taşıyıcısı olduğuna bir kez daha işaret etti.  Bu hafıza, yalnızca bir kimliğin değil; Alevi’siyle Sünni’siyle, Türk’ü, Kürt’ü, Ermeni’si, Laz’ı, Arap’ıyla tüm halkların ortak hafızası.  Ruhi Su’nun ezgileri ve Dostlar Korosu’nun çok sesli yapısı, bu çokkültürlü dokunun bir arada yaşayabileceğini müzik aracılığıyla her seferinde bize yeniden hatırlatıyor.

Koroya bu özel gecede, halk müziğimizin önemli sesleri de eşlik etti: İsmail Hakkı Demircioğlu, Emin İgüs, Sadık Gürbüz ve Mercan Erzincan… Her biri, halkın içinden gelen, sesiyle acıyı, umudu, direnci ve güzelliği taşıyan sanatçılar. Onların sahneye kattığı derinlik ve duygu, konseri sadece bir anma değil, aynı zamanda bir çağrıya dönüştürdü: Unutma, unutturma.

Gece boyunca zaman zaman gözlerim doldu, zihnim geçmişe gitti. Düşündüm: Ruhi Su bu koroyu kurmakla ne büyük bir iş başarmış… Sadece yeni yetenekleri ülkemize kazandırmakla kalmamış, aynı zamanda bir kültürü, bir hafızayı ve bir duruşu yaratmış ve yaşatmış. Halk müziğinin derinliklerini genç kuşaklara taşımış; dinlemeyi, anlamayı ve düşünmeyi öğretmiş.

Ruhi Su…

Ruhi Su (1912–1985) yalnızca bir sanatçı değil; aynı zamanda bu toprakların sesi olmuş bir halk ozanı. Erzurum’da dünyaya gelen ve küçük yaşta yetim kalan Su, Ankara Devlet Konservatuarı’nda klasik müzik eğitimi almış; bariton sesiyle Devlet Operası’nda önemli rollerde sahneye çıkmış bir isim. Ancak onun yolu, sahneden daha çok halkın içinden gelen seslere kulak vererek şekilleniyor. Türk halk müziğine getirdiği yaklaşım, sadece sanatsal değil, aynı zamanda toplumsal bir tercih. Su, halk türküleriyle kurduğu derin bağ sayesinde, bu ezgileri yalnızca nostaljik duygularla değil; halkın yaşanmışlıklarını, acılarını, sevinçlerini, mücadelelerini anlatan güçlü birer anlatı olarak yeniden yorumlayarak nesillerden nesillere aktarmasını sağlamak değerli bir ozan.

Anadolu’yu adım adım dolaşarak derlediği türküler, onun elinde çok sesli düzenlemelerle çağdaş bir kimlik kazanıyor. Her bir eserde hem bir aşığın duygusu hem bir ozanın sözü hem de bir halkın tarihini duyarsınız. Bu yönüyle Ruhi Su, halk müziğini geçmişin tozlu raflarından çıkarıp, bugünün ve yarının hafızasına dahil eden bir kültür öncüsüdür.

Duruşu olan, doğruyu söyleyen, haksızın yanında olan her isim gibi Ruhi Su’da düşünceleri nedeniyle uzun yıllar baskıya uğradı, hapis yattı, hatta ölümüne yakın zamanlarda yurt dışına çıkışına izin verilmediği için tedavi hakkından mahrum bırakıldı. Buna rağmen sesi susturulamadı. Bugün hâlâ, onun öğrencileri, sevenleri ve kurduğu Dostlar Korosu aracılığıyla sesi yaşamaya, düşünceleri yeni nesillere aktarılmaya devam ediyor.

Bir Kültür Hareketi “Dostlar Korosu”

Ruhi Su, kurduğu koro ile aslında bir kültür hareketi başlattı. Bu hareketin özü, halkın kendi sesini yeniden duyabilmesi, kendi hikâyesini yeniden sahiplenebilmesi… Bugün bu hareket hâlâ yaşıyor; çünkü temelleri sadece nota ile değil, adalet, özgürlük ve dayanışma duygusuyla atıldı. 50 yıldır bu koroyu ayakta tutmak, sadece müzikal bir çaba değil; aynı zamanda bir mücadele. Bir inancı sürdürme, bir hafızayı diri tutma ve geleceğe aktarma mücadelesi… Ve bu anlamlı gecenin hayata geçmesinde katkısı olan herkesi sevgiyle anmak gerekir. Bu işin arkasında çok sayıda gönüllü emek, sessiz özveri ve içten bir bağlılık olduğuna şüphe yok.

Bu nedenle, bu zorlu yürüyüşü sürdüren Ruhi Su Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Ilgın Su’ya özel bir teşekkürü borç bilmek gerek. Sadece babasının mirasını yaşatmakla kalmıyor, aynı zamanda bir halkın sesini geleceğe taşıyor.

Bu koro türküyle düşünen, hisseden ve direnenlerin korosudur. Bugün hâlâ aynı inançla, aynı tutkuyla sahnedeyse; bu, Ruhi Su’nun bıraktığı yerden yürümeye devam eden insanların varlığı sayesindedir.

Ve evet:
Yaşasın dostluk.
Yaşasın türkü.
Yaşasın halkın sesi.

Ruhi Su’nun ruhu şad olsun…

Feza Turunçoğlu Kimdir?

Feza Turunçoğlu, Türkiye’de marka, pazarlama ve reklam sektöründe uzun yıllarını geçirmiş deneyimli bir profesyoneldir. Marka yaratma, spor pazarlaması, marka yönetimi ve iletişim konularında derin bilgi birikimine sahiptir.
Reklam ajanslarında yönetim ekibinde çalışmış, yürütme kurullarında yer almış, ülke için önemli birçok markanın büyüme süreçlerine katkıda bulunan ekipleri yönetmiştir.
Feza Turunçoğlu’nun kariyeri boyunca edindiği deneyimler ve sektördeki bilgisi, markaların stratejik iletişimini yönetme yeteneği ve kriz dönemlerinde markaların nasıl yönetilmesi gerektiğine dair görüşleri sektörde önemli bir referans niteliği taşır.
Bu dönemde; finanstan otomotive, gıdadan içecek markalarına, kamu projelerinden kişisel bakıma Türkiye’nin en önemli ve büyük bütçeli markaları ile çalışma, stratejilerinde söz sahibi olma ve değer yaratma şansı yakalamıştır.
Daha sonra Türkiye’nin bilinirliği ülke dışına da taşan ve ülkenin en değerli markalarından biri olan Vestel’de 10 sene boyunca Vestel Pazarlama iletişimi ve Perakende Pazarlama Liderliği yaparak; pazarlama iletişimi ve sponsorlukların yanı sıra, markanın stratejisi ve bütçe yönetiminde de söz sahibi oldu.
Vestel döneminde en sevdiği işlerinden biri “Biz Voleybol Ülkesiyiz” stratejisinin oluşturulması ve hayata geçişinde üstlendiği rolü oldu. ‘Biz Voleybol Ülkesiyiz’ iletişimi ile marka, hem tüketicinin gönlünü kazanırken hem de sayısız ödül kazandı.
Türkiye’de ‘Spor Pazarlaması’ denince, akla ilk gelen isimlerden.
Feza kendisini; reklam, pazarlama ve iletişim stratejisi alanlarında 30 yıllık deneyimi ile “ marka danışmanı” olarak tanımlıyor.
Vestel sonrası, bağımsız marka danışmanı olarak farklı projelerde ‘sevdiği ve inandığı’ markalara katkı sağlamaya keyifle devam ediyor.
Ve halen en çok voleybol izlemeyi seviyor.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.