Cumhuriyetin Kızları, Annelerimiz

Küçük yaşta tanıştılar yoklukla, kıtlıkla. Ekmeği karneyle aldılar, yağ kuyruklarında saatlerce beklediler. Mutfakta tel dolap vardı; sütçü her mahallede ayrıydı. Ulaşımın adı çift koşumlu faytondu. Türk, Ermeni, Rum, Yahudi bir arada güler, aynı sofrada dertleşirdi.

8 Temmuz 2025
2021 Eylül'ünde Urla'ya yaptığımız keyifli geziden bir kare: Annem Özcan Turunçoğlu, ağabeyim Derya Turunçoğlu ve ben.

93. yaşında annem Özcan Turunçoğlu’na sevgi ile…

1930 sonrası doğan büyüklerimiz…
İyi ki hayattalar, iyi ki bizimleler. Onlar, dünyanın en köklü değişimlerine tanıklık ettiler. Savaşlar gördüler, yıkımlar yaşadılar; ama aynı zamanda yeniden kurulan umutlu bir dünyanın çocukları oldular. Onlar yakın tarihimizin en önemli tanıkları…

Küçük yaşta tanıştılar yoklukla, kıtlıkla. Ekmeği karneyle aldılar, yağ kuyruklarında saatlerce beklediler. Mutfakta tel dolap vardı; sütçü her mahallede ayrıydı. Ulaşımın adı çift koşumlu faytondu. Türk, Ermeni, Rum, Yahudi bir arada güler, aynı sofrada dertleşirdi.

En büyük haber kaynağı radyoydu; onun başında umutla beklenirdi her kelime. Radyo tiyatrosu, hayal gücünü kanatlandıran en güzel eğlenceydi. Okumak; büyük adam olmak içindi. Ama her şehirde okul yoktu. Okul ve öğretmen kıymetliydi… Annem, öğretmen bir anne – babanın tek kızı olarak o dönemde üniversiteye giden şanslı genç kadınlardan. O kuşağın okumuş, çalışkan ve meslek sahibi bir cumhuriyet kadını olması benim hep gurur kaynağım oldu.

Hiçbir şeye kolay sahip olunmadığı için, hiçbir şey kolayca atılmazdı. Oyuncak azdı ama hayal çoktu. Sokaklar çocuklarındı. Kapılar kilitlenmezdi, güven vardı.

Bazı evlerde sabit telefon, akşamları radyo sesi… Teknoloji daha emekleme aşamasındaydı. Yeni her şey şaşkınlıkla karşılanır, hayranlıkla izlenirdi. Savaşlar, sağ/sol çatışmaları, darbeler, çiçek çocuklar…

Annem Özcan Turunçoğlu torunu Ege Turunçoğlu ile birlikte (2 Nisan 2023).

Sizler…

Savaş sonrası dünyanın yeniden nefes almaya başladığı o kırılgan dönemden geçtiniz. İnancın, umudun ve emeğin bir arada var olduğu yıllardı. İklim krizi konuşulmazdı çünkü mevsimler yerli yerindeydi. Terör, dijital dünya, yapay zekâ hayal bile edilmezdi. Sevgi, saygı ve güven vardı, aydınlık geleceğe duyulan saf bir inanç vardı.

Sizler…
Siyah-beyaz televizyonun ilk ışığında gözleri parlayan, kitapla büyüyen, hakka, hayvana, komşuya saygı duyan, ülkesine karşı duyarlı, siyasetten haberdar, AVM kültürüyle değil, mahalle sıcaklığıyla büyüyen belki de son nesilsiniz…
Haziran sonunda 93 yaşına basan çok sevgili annem,

Eczacı Özcan Turunçoğlu’na bakınca, yalnızca bir ömür değil, bir çağı görüyorum gözlerinde. Suskunluğunda bilgelik, sabrında ise bir tarih var.

Artık çok az kişi kaldı bu tanıklığı omuzlarında taşıyan. Ve tam da bu yüzden, ne kadar kıymetli olduğunuzu bilmenizi istiyorum.

Sizler, zamanın içinden geçmiş, zamanı benliğinizde taşıyan, yıkımlara rağmen dimdik ayakta kalmış, umutla direnmiş çok değerli bir kuşaksınız. Sizler makus kaderinize razı gelmenin ötesinde taşın altına elini koyan, kendiniz ve ülkeniz için başarmak için çok çalışan bilinçli insanlarsınız.

28 Haziran 2024 tarihinden bir kare: Özcan Turunçoğlu ve torunu Ege Turunçoğlu.

Ve Annem…
93 yıl…
Bir insan ömrünün ötesinde, bir tarihin sessizce soluklandığı, bir kadının ellerinde yoğrulmuş zamanın şefkati bu.

Sen yalnızca bizim annemiz, Oma’mız * değil, zamana direnen, hayatımıza anlam katan, görünmeyen emeğiyle bir nesli büyütmüş değerli bir hafızasın.

Seninle büyüyen her hikâye, seninle anımsanan her anı, bu dünyada kalmış en değerli miraslardan biri bizim için.

İyi ki varsın… İyi ki bizimlesin… Nice yıl değil, nice an daha yaşayalım birlikte. Sen oldukça, bir parçam hep sağlam kalacak bu dünyada.

Doğum günün kutlu olsun demiyorum sadece…
Doğduğun için, bizi seçtiğin için, bizimle olduğun için hem teşekkür ediyorum hem de şükrediyorum.

Seni çok seviyoruz🧿💓🪬

  • Yazarın Notu 1: OMA Almanca bir kelime ve büyükanne anlamına geliyor.
  • Yazarın Notu 2: 90+ yaş üzeri yaşayan kişi sayısı: 2024 TÜİK verisine göre 244.837 kişi.

Feza Turunçoğlu Kimdir?

Feza Turunçoğlu, Türkiye’de marka, pazarlama ve reklam sektöründe uzun yıllarını geçirmiş deneyimli bir profesyoneldir. Marka yaratma, spor pazarlaması, marka yönetimi ve iletişim konularında derin bilgi birikimine sahiptir.
Reklam ajanslarında yönetim ekibinde çalışmış, yürütme kurullarında yer almış, ülke için önemli birçok markanın büyüme süreçlerine katkıda bulunan ekipleri yönetmiştir.
Feza Turunçoğlu’nun kariyeri boyunca edindiği deneyimler ve sektördeki bilgisi, markaların stratejik iletişimini yönetme yeteneği ve kriz dönemlerinde markaların nasıl yönetilmesi gerektiğine dair görüşleri sektörde önemli bir referans niteliği taşır.
Bu dönemde; finanstan otomotive, gıdadan içecek markalarına, kamu projelerinden kişisel bakıma Türkiye’nin en önemli ve büyük bütçeli markaları ile çalışma, stratejilerinde söz sahibi olma ve değer yaratma şansı yakalamıştır.
Daha sonra Türkiye’nin bilinirliği ülke dışına da taşan ve ülkenin en değerli markalarından biri olan Vestel’de 10 sene boyunca Vestel Pazarlama iletişimi ve Perakende Pazarlama Liderliği yaparak; pazarlama iletişimi ve sponsorlukların yanı sıra, markanın stratejisi ve bütçe yönetiminde de söz sahibi oldu.
Vestel döneminde en sevdiği işlerinden biri “Biz Voleybol Ülkesiyiz” stratejisinin oluşturulması ve hayata geçişinde üstlendiği rolü oldu. ‘Biz Voleybol Ülkesiyiz’ iletişimi ile marka, hem tüketicinin gönlünü kazanırken hem de sayısız ödül kazandı.
Türkiye’de ‘Spor Pazarlaması’ denince, akla ilk gelen isimlerden.
Feza kendisini; reklam, pazarlama ve iletişim stratejisi alanlarında 30 yıllık deneyimi ile “ marka danışmanı” olarak tanımlıyor.
Vestel sonrası, bağımsız marka danışmanı olarak farklı projelerde ‘sevdiği ve inandığı’ markalara katkı sağlamaya keyifle devam ediyor.
Ve halen en çok voleybol izlemeyi seviyor.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.