Beyaz altını kara günler mi bekliyor?

Üretici temmuzda pamuğunu 21 liradan satmış gözüküyor. Ancak görüştüğüm üreticiler ve sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri fiyatın en az 30 lira olması gerektiğini belirtiyor. Bu fiyatın altındaki tüm seviyeler üreticiye zarar ettirecek.

28 Ağustos 2024

Türkiye’nin önemli ihracat sektörlerinden biri olan tekstil sanayisinin hammaddesi pamukta hasat dönemi yaklaşıyor ancak üreticilerin endişesi her geçen gün artıyor. Son dönemde pek çok tarım ürününde zarar eden çiftçilerin bireysel ve sivil toplum kuruluşlarının eylemleri, pamuk üreticilerini de “Biz de zarar edersek ne yapacağız?” sorusuyla baş başa bırakıyor.
Pamuk ülkemizde sadece bir tarım ürünü olmanın ötesinde, birçok romana konu olmuş, dizi ve filmlerde işlenmiştir. “Beyaz altın” olarak bilinen bu ürün, ne yazık ki üreticisine kara kara düşündürüyor. Üretim miktarımız azalsa da pamuk fiyatları istenilen seviyelere ulaşmıyor. Türkiye’nin pamuk üretimi serüveni içinde 1995 yılında 7,6 milyon dekar alanıyla en yüksek pamuk ekim alanı ve 2022’de 2,8 milyon ton üretim ile en yüksek rekolte yakalanmıştı. Ancak bu dönemde Türkiye, ortalama 2,2 milyon ton pamuk üretimi gerçekleştirdi. Son 30 yılda pamuk üretiminde dalgalanmalar yaşansa da üretim genel olarak stabil kaldı. 2023 yılında ise 4,8 milyon dekar alanda 2,1 milyon ton pamuk üretildi ve bu yıl bitkisel üretim tahminlerine göre 2,2 milyon ton üretim bekleniyor.
Pamuk üretimi ülkemizde 21 ilde gerçekleşiyor ve yüzde 42’lik payla Şanlıurfa ilk sırada yer alıyor. Diyarbakır, Aydın, Hatay, İzmir ve Adana da önemli üretim merkezleri arasında. Bu altı il toplam pamuk üretiminin yüzde 86’sını karşılıyor. Dolayısıyla pamuk fiyatlarının en çok bu bölgelerdeki çiftçileri etkileyeceği kesin.

Çin dünya lideri, Türkiye 7. sırada

Dünya genelinde pamuk üretimi 2022 yılında 70 milyon tona ulaştı. Çin yüzde 26’lık pay ve 18 milyon ton üretimle dünya lideri. Onu sırasıyla Hindistan, ABD, Brezilya ve Özbekistan takip ediyor. Türkiye ise dünya pamuk üretiminde 7. sırada yer alıyor. Ancak ne yazık ki ürettiğimiz pamuk tekstil sanayimizin ihtiyacını karşılamaya yetmiyor ve dünyanın en büyük 4. pamuk ithalatçısı konumundayız.
Her yıl yaklaşık bir milyon ton pamuk ithal ediyoruz. Son 22 yılda 18 milyon ton pamuk ithalatına 32 milyar dolar harcadık. Bu da pamuk ithalatının, tarımsal ürünler içinde en çok para ödediğimiz kalem olduğunu gösteriyor. 2024 yılı bitmeden bu rakamın daha da artması muhtemel.
Türkiye’nin yıllık pamuk ihtiyacı ortalama 4,4 milyon ton olup, biz bunun sadece yarısını üretebiliyoruz. Geçen yıl ithal edilen 757 bin ton lif pamuğun büyük kısmı ABD, Brezilya, Yunanistan, Azerbaycan ve Avustralya’dan geldi. 2024 yılının ilk altı ayında ise 460 bin ton lif pamuk ithalatına 903 milyon dolar ödendi ve yıl sonuna kadar 300 bin ton daha ithalat yapılması bekleniyor. Her ne kadar üretimin stabil olması ve ithalata dayalı bir politika izlense de pamuk tekstil sanayisinin hammaddesi olduğu için orada kullanım miktarının bir önceki yıllara göre düştüğünü de söylemem gerekir.
Pamuk sadece tekstil sanayisinin bir ürünü değil, yağı insan beslenmesinde, küspesi ise hayvan beslenmesinde kullanılıyor. Ayrıca pamuğun sapları biyokütle enerjisinde değerlendiriliyor. Ancak hasat zamanı yaklaşırken çiftçilerimiz fiyat belirsizliği nedeniyle zarar etme korkusu yaşıyor.
İzmir Ticaret Borsası’nda 41 renk pamuk şu anda 54 liradan işlem görüyor, bu da bir kilo kütlü pamuğun fiyatının yaklaşık 20 liraya denk gelmesi demek. TÜİK’in Tarım ÜFE verilerine göre üretici temmuz ayında pamuğunu 21 liradan satmış gözüküyor. Ancak sektörde görüştüğüm üreticiler ve sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri, fiyatın en az 30 lira olması gerektiğini belirtiyor. Bu fiyatın altındaki tüm seviyeler, üreticiye zarar ettirecek. İşin ilginç yanı, yurtdışından kilosu 25 liraya denk gelen bir fiyatla pamuk ithal ediliyor. Bu durum, iç piyasada 20 liraya satılan pamuğun dışarıdan 25 liraya ithal edilmesiyle ortaya çıkan büyük bir çelişkiyi gözler önüne koyuyor. Size de tuhaf geldi değil mi? Olacak iş değil. Zaten olsa olsa Türkiye’de olur.
Hasat başlamadan önce pamuk fiyatları yurtdışı fiyatlarının altında kalıyorsa, Ticaret Bakanlığı’nın bu duruma müdahale etmesi gerekiyor. Eylül, ekim ve kasım aylarında derhal ithalatı yasaklamalı. Buğdayda olduğu gibi pamukta da benzer bir politika izlenmeli. Ülke çiftçisine 5 lira fazla vermeyi düşünmeyen bu ithalat lobisinin oyununu bozmalı. Fiyatlar aşırı yükselirse, Ticaret Bakanlığı ithalat fiyatlarına belli bir kâr sınırı koyarak piyasayı dengelemeli.
Tarım ve Orman Bakanlığı’na gelince, orada pek bir hareketlilik gözlenmiyor. Geçen hafta sonu açıklanan bitkisel üretim destekleri kapsamında pamuk primi 160 kuruşta kalırken, mazot desteği 345 liradan 410 liraya, gübre desteği ise 21 liradan 62 liraya çıkarıldı. Ancak pamuk primi bu artışlar içinde oldukça yetersiz kaldı. Çiftçilerimiz, gübrede olduğu gibi primin 3 kat artarak 5 liraya çıkmasını bekliyordu. Bakanlık fiyatların düştüğü veya en fazla 25 lira olduğu zaman primle bu durumu dengeleyebilir. Ancak öncelikle ithalata bir çözüm bulunmalı. Kendi çiftçimiz dururken dışarıdan daha pahalıya pamuk ithal etmek kabul edilemez.

 

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.