Bu köşede 14 eylülde ’Ahu Tuğba’nın ölümünde anlamadığım nokta başlıklı bir yazı yazarak şunları söylemiştim:
Gayet tabii ki her meşhur insanda olduğu gibi bu ölümde de birçok komplo teorisi ortaya çıktı. Ölümün şüpheli olduğu iddiaları üzerine Miami’deki otoriteler gayet tabii ki bir araştırma başlattı.
Aslında bu orada normal bir prosedürmüş. Prosedür gereği, kişinin ölüm nedeni otopsi raporu çıkıncaya kadar ‘şüpheli ölüm’ kategorisine giriyor. Hal böyle olunca ABD’li yetkililer kişinin cenazesinin ülke dışına çıkarılmasına izin vermiyor. Sonunda Ahu Tuğba vakasında şüpheli ölüme yer olmadığı belirtilen otopsi raporu çıktı.
‘Tamam ölümde şüpheli bir yön yoksa, kızı da annesinin cenazesinin Türkiye’ye getirilmesini resmen istiyorsa ve hatta Türkiye devleti bu konuda her türlü desteğe de hazır olduğunu belirtmişse, benim bir türlü anlayamadığım cenazenin getirilmesinin neden bu kadar uzun sürebildiği. Ölümden sonra öyle uzun süre geçti ki çok bekletilmekten dolayı Ahu Tuğba’nın cenazesinin Türkiye’ye çelik tabutla nakledileceği haberi de çıktı.
Ben sanki Miami yetkililerinin Ahu Tuğba’nın cenazesini özellikle Türkiye’ye göndermek istemiyormuş gibi davranmasını doğrusu anlayamadım ve nedeni araştırdım.
Belki bana inanmayacaksınız ama bu gecikmenin nedeni de Miami’deki adli tıp merkezinin müdürünün izinde olmasıymış. Otopsi raporu çıksa da adli tıp merkezinin müdürünün imzası olmadan resmiyet kazanmıyormuş. Bu nedenle de Türkiye Miami Başkonsolosluğu, cenazenin nakli için gerekli işlemleri yapamıyormuş. Adli tıp merkezinin müdürünün tatilden dönmesi bekleniyor. onun otopsi raporunu imzalamasından sonra Ahu Tuğba’nın cenazesi Türkiye’ye nakledilecekmiş.
İşte işin bu yönü bana hayli garip geldi. Miami’yi iyi bilir tanırım, gerçi orada evi olan bizim zenginlerimiz Miami’nin bu yönünü fazla bilmez ama ben New York’ta uzun süre yaşamaktan tecrübeli olduğumdan içinde bulunduğum her şehrin karanlık yönünü de tanımaya çalışırım. Ve net olarak söylemeliyim ki Miami görüntüdeki tüm ışıltısına rağmen karanlık yönü hayli fazla olan bir şehirdir.
Yani ölüm yaralama, intihar olayları hiç eksik olmaz şehrin bu karanlık bölümde.
Bu nedenle durumu böyle olan bir büyük Amerikan şehrinde tüm gerekli prosedürlerin tamamlanması için sadece tek bir adli tıp merkezi müdürü olması ve o işinde olmadığı zaman yerine bakacak bir kişinin bulunmaması hem komik hem de inanılır gibi değil.
Geçen hafta dediğim gibi işin bu yönü oldukça tuhaftı ve o yazıda da belirttiğim gibi daima Miami’deki komik tuhaflıkları yazan ünlü Carl Hiaasen’in dedektif romanlarındaki tuhaf olayları çağrıştırıyordu.
Şimdi galiba müdür bey sonunda tatilinden dönmüş ve Ahu hanımın cenazesinin nakli için gereken belgeyi de imzalamış.
Ama yine de bir türlü yola çıkamıyor çelik tabutundaki cenaze. Bu vefat olayında bir kapanış sonucuna gidemiyoruz nedense bir türlü.
Bu aralar zor günler geçirmekte alan Ahu hanımın kızı Anjelik bu konuda şu son açıklamayı yaptı:
“Cenaze tarihi diye bir tarih asla belirlenmedi. Henüz US Department of State yeni Amerikan pasaportumu göndermedi. ABD doğumluyum ve Türk pasaportum, vizem neredeyse yok. Ülke sınırlarında sorun yaşamamak adına bu süreçte birkaç gün daha beklenecek. Taziyelerinizi, dualarınızı okuyorum. Allah hepinizden razı olsun. Hiçbir açıklamaya itibar etmeyin. Siz sevenleri çok değerlisiniz. Dostlarına mutlaka buradan doğru cenaze tarihini ve saatini bildireceğim. Bunu haberden değil, benden duyacaksınız elbet. Ortada kesinleşen tarih ve cami yoktur. Doğru tarihi haber vereceğim.”
Tamam da vallahi bunu da anlamadım. Amerika’yı hiç tanımasam Anjelik hanımın dediğini hemen kabul edebilirdim ama ben hem oradaki koşulları biliyorum, hem de doğumunu Amerika’da yapmış olan birçok arkadaşım var. Ülkede doğum gerçekleştiğinde hastane çocuğun doğum sertifikasın size neredeyse bebeği ilk kucağınıza aldığınız anda bile verir. Ve siz postaneye bu sertifikayla başvurduğunuzda çocuğun pasaportu size bir hafta ile 15 gün arasında verilir. Ondan sonra da tarihi dolduğunda pasaport daima eve yakın postaneden kolayca yenilenebilir. Cenaze nakli gibi acil bir durum varsa ABD vatandaşlarına bir an önce seyahat edebilmesi için geçici acil pasaport da veriyor.
Anjelik hanımın şu an kaç yaşında olduğunu bilmiyorum ama genç bir kadının, hem Amerika doğumlu hem de orada yaşayan bir insan olarak vatandaşlık ispatının ehliyet almak gibi birçok bürokratik işte gerektiğini bilip yenilenmesi çok kolay pasaportunu bugüne kadar çoktan almış olması gerekmez miydi? Ancak Amerikan Dışişleri Bakanlığından pasaport hakkında bir şey gelmediği için annesinin cenazesiyle yola çıkamadığını söylüyor Anjelik hanım.
Yaşananlardaki tüm acı yöne rağmen bu bir türlü gelemeyen cenaze olayı neredeyse traji-komik bir durum olmaya başladı. Anjelik hanım annesi vefat etikten bir gün sonra Miami’de herhangi bir postaneye elinde doğum sertifikasıyla gitseydi şimdi elinde pasaportu olurdu ve Ahu Tuğba da kendisini seven insanların beklemekte olduğu ülkesinin toprağına çoktan kavuşurdu.