Beni okuyanlar çok çeşitli mesleklerden bir arkadaş grubum olduğunu tahmin ediyordur herhalde. Çoğu işlerinde yönetici veya karar verici durumunda olduğundan hemen hepsi gündüz buluşmalarına bile, eğer çok acil işleri yoksa, rahat gelebiliyor. Ama doğal olarak geceleri herkes daha rahat oluyor.
Gece buluştuğumuzda hemen her defasında arkadaşlar hangi iş dalındaysalar oradan misafir de getiriyorlar. Böylece hem çevremiz zenginleşiyor, hem de memleketteki durumlar hakkında ciddi bilgi sahibi olabiliyoruz.
Sadece sizler bilin diye söylüyorum bunları ki, bu yazılarda ifade edilen fikirlerin sadece bana ait olduğunu düşünmeyin. Bunların konuları iyi bilen bazı arkadaşların anlattıklarından toparlanmış bilgiler olduğunu da unutmayın.
Son aylarda fenomenler dünyasındaki skandallar nedeniyle bu köşede ağırlıklı olarak avukat arkadaşların görüşlerini aktarıyordum. Ancak Denizbank merkezli patlayan son skandal arkadaşlarımın ilgisinin özellikle bankacı arkadaşların ve şu anki boyfriendimin aktardıklarına konsantre olması sonucunu doğurdu.
Kızlar grubumuzda bile gündüz kafede bir araya geldiğimizde ana sohbet konumuz bu son skandal oluyor ve bankacılık sektöründe çeşitli düzeylerde yöneticilik yapmakta olan kız arkadaşlar çok daha dikkatle dinleniliyor bizler tarafından.
Bu konu hakkında yaptığımız bütün sohbetlerden benim anladığım kadarıyla bankacılar son günlerde Denizbank hakkında özellikle şu iki konuyu konuşuyor.
1- Denizbank genel müdürü Hakan Ateş’in neredeyse başrolü oynadığı söylenebilecek, sadece banka personelinin katılacağı özel günlerde gösterilmesi için çekilmiş film özellikle sektördeki herkesin ağzında. Filmdeki Hakan Ateş’in abartılı oyunculuğunu normal, rutin bulanlar da var. Bu kesim şirket içi kutlamalar için yapılmış bu tür filmlerin birçok şirkette görülebileceğini söylüyor. Ancak bir kesim de yine Hakan Ateş’in bu abartılı rollerinden yola çıkarak, bunun Denizbank’ı kurum olarak kontrol altında tutuyor olması gerekirken önemli bir çalışanının neden olduğu yaklaşan büyük skandalı görememesine de yol açtığı görüşünde. Sosyal medyaya da düşmüş olan filmin genel müdürün kendine aşırı güveninin, hatta megaloman yapısının delili olduğunu düşünen bu bankacılar, genel müdür apaçık ortada olması gereken en belirgin skandal işaretlerini bile göremeyecek kadar kendiyle dolu olmasa, bu skandal daha patlamadan, medyaya yansımadan banka için az sayılacak bir para ödemesiyle kapatılmış olabilecekti diyor.
Tabii filmin eğlenceli içeriği, bazı sahnelerin şubelerde çekilmiş olması dedikodu malzemesi olarak değerini arttırıyor olabilir, en azından bankacılık sektörünün şu an en sevdiği keyifli konuşma konusu buymuş.
Ancak ikinci duyduğum bence çok daha önemli:
2- Batı alemindeki pratikleri iyi bilen bankacı arkadaşlar acaba Hakan Ateş’e bir altın paraşüt sağlanacak mı diye merak ediyor. Altın paraşüt hangi dalda olursa olsun bir şirketteki üst düzey yöneticilerin bir kriz veya başarısızlık durumunda yüklüce tazminat alarak işten ayrılmasını sağlamaya verilen teknik ad.
Altın paraşüt prosedürünün çalıştırılmaya başlanmasının Denizbank’ın genel merkezinde çoktan düşünülmeye başlanmış olması gerektiğini söyleyen bankacı arkadaşlar Hakan Ateş’in yaşananlarda hiçbir yasal sorumluluğu olmasa dahi, bütün olan biten onun işleyişi kontrol altında tutması gereken dönemde olduğundan şirketle yolunu bir şekilde ayırmasının isteneceğini, bunu yapmanın en gerçekçi yolunun bir altın paraşütle sağlanacağını söyledi.
Birkaç arkadaş bu altın paraşütlerin birçok durumda ayrıldığı şirketin bütün gizli yönlerini de bilen yöneticilere bir sus payı olması boyutunun da olduğunu vurguladı.
Vallahi nelerin olacağını ben artık tahmin edemiyorum. Matruşka bebeklerinde nasıl her bebeğin içinden başka bebek çıkıyorsa, bu olayda da ‘Hah tam bir konuyu anladım galiba’ diyorsunuz, ama anında işleri daha karmaşıklaştıran başka bir şey olabiliyor.
Bu nedenle bugün sadece bazı bankacı dedikodularını yorumsuz aktarmakla yetindim.