Pucca’yı hatırlamak

14 Şubat 2024

Bunu tam da sevgililer gününde söylememi belki hoş karşılamayacaksınız ama yapacak bir şey yok. Bazen sevgilim ile yakın geçmişten söz ederken onun gerçek bir hayat arkadaşı olarak doğru seçim olup olmadığını ciddi biçimde düşünüyorum. 

Arada bir o günler hakkında sohbet ettiğimizde aramızdaki yaş farkı ciddi biçimde rahatsız etmeye başlıyor beni. Gündemde hangi konu olursa olsun onun bunları bizzat genç biri olarak yaşadığı, benim ise o günlerde şimdi bunları hatırlayamayacak kadar küçük olduğum hemen ortaya çıkıveriyor. Bu durumlarda benim de içim biraz tuhaf olabiliyor. 

Sevgilimde şu anda fazla bir sorun yok, ama arada uzun dönemden ve (god forbid) evlenme ihtimalimizden filan bahsettiğinde o ilerideki günlerde benim yaşlı bir adamla olacağım fikri beni rahatsız ediyor. 

Her gün ona ilacını almasını hatırlatacağım, evde çok oturmaktan bunalacağım gibi düşünceler geliveriyor aklıma. 

Dediğim gibi bu duygularıma karşı yapacağım bir şey yok. varsa var işte, yok diye düşünemem, bastıramam bunları. İsterseniz beni önyargılı düşüncesiz biri gibi görebilirsiniz ama gençliğimi doya doya yaşama hakkımı militanca savunurum doğrusu. 

Eğer bu konudaki kuşkularını sevgiline aç onunla konuş diye düşünüyorsanız haklı da olabilirsiniz ama bunu da tam bugün yapacak değilim. O kadar da düşüncesiz olamam herhalde. 

Düşünsenize, sevgililer günü için ona aldığım puroları ve viskiyi verdikten sonra içkilerimizi içerken ona yaşı konusundaki kaygılarımı anlatırsam bunun çok iyi olacağını sanmıyorum. Bilmem siz ne dersiniz, gerçi yapsaydım bundan sadistçe keyif alacağımı da düşünmüyor değilim. Ama bugün olmasa da bunu bahar ayları tam gelmeden onunla mutlaka konuşacağım, kararlıyım. Taktım bir defa, içimden atmalıyım. Ayrılmayalım diye yalvaracağından, hatta bana daha genç görünmek için estetik bile yaptıracağından eminim. 

Hakkında fazla bir şey bilmediğim ve adını benden yaşça küçük bazı kız arkadaşlardan duyduğum Pucca konusu aramızda açılınca aynı sevimsiz şeyler yine başıma geldi. 

Benim sadece adını duymuş olduğum o kadın hakkında sevgilim adeta uzmanmış gibi konuşmaya başladı. 2010 yılı civarında sosyal alemin kralının eski adıyla Twitter olduğunu anlattı mesela. Şu an bence Instagram veya TikTok’ta olan güç o günlerde Twitter’daymış. Twitter alemin kralıysa, pardon kraliçesi de Pucca takma adıyla bilinen Selen Pınar Işık’mış.

Pucca konusunda adam adeta ansiklopedi gibi bilgili, hatta bu ilgisine bakınca bir ara acaba geçmişte aralarında bir şeyler mi oldu diye bile düşündüm. Ama sonra olduysa oldu bana ne diye, bıraktım düşünmeyi. 

Bizim Pucca uzmanımıza göre bu takma isim şuradan geliyormuş:

Koreli bir çizgi film kahramanının adıymış Pucca. Bu küçük bir kız ve sevgilisini öpebilmek için sürekli peşinden koşuyor. Bu çizgi filmin karakterinin oyuncağı, arkadaşı tarafından bir gün Selen Işık’a hediye edilmiş. Ve o günden bu yana Selen Işık bu takma ismi kullanıyormuş.

Tamam bunu anladık, ama sevgilim bununla yetinmeyip Pucca hakkında sosyolojik bir analiz de yaptı. Boş vereyim dedim ama sadece keyif olsun diye ona önümde dizinin üstüne çöktürüp Pucca ile geçmişte yaşadıklarını bana itiraf etmesini, sonra da affetmem için ayaklarıma kapanıp yalvarmasını isteyeceğim bir gün. İtiraf etmeyi pek istemese de bundan hayli hoşlanacağına eminim. Bazı tecrübelerimiz bunu söylüyor. 

Onun anlattıklarına göre arkadaşlarımın bir internet fenomeni olarak tanıdığı Pucca pek öyle değilmiş ya da sadece bundan ibaret değilmiş. Adının ilk duyulması ilişkiler üzerine yazdığı bloglar ile olmuş. Bizim canlı yakın geçmiş ansiklopedimize göre o günlerde basında bir Ayşe Arman rüzgarı esmekteymiş. O günlerin güçlü Hürriyet gazetesindeki köşesinde ilişkiler hakkında çok cesur yazılar yazmaktaymış. İlişkilerin bu şekilde açık ve cesur anlatılması döneminde Ayşe Arman yazıları sayesinde popüler ve taklit edilir olmuş. Birçok kadın bu konuda yazmayı denemiş ama Pucca bloğuyla çok başarılı olmuş, adını duyurmuş.

Eski sevgilisini rezil ederek ondan intikam almak istemesiyle bir blog açmış ilk önce. Blog eş zamanlı olarak Twitter hesabıyla da çok sayıda takipçiye ulaşmaya başlamış. Pucca yaşadıklarını anlatım biçiminin insanların ilgisini çektiğini görünce günlük ve bloglarını kitaplaştırmaya da başlamış. Kitapları “Küçük Aptalın Büyük Dünyası,” “Ve Geri Kalan Her şey,” “Allah Beni Böyle Yaratmış,” “Ay Hadi İnşallah.”

Eminim Pucca dendiği gibi iyi bir yazardır, Ayşe Arman da kesin öyle, ama bunlar bence artık pek hatırlanmayan geçmişte kaldı. Peki öyleyse o zaman bugünkü Pucca muhabbeti  ne alaka diye soracak olursanız da son haberleri mutlak görmüşsünüzdür. Pucca ev sahibesi Jale Tuncer ile mahkemelik oldu.

Ve o da bazı problemler olduğunu yaptığı şu açıklamayla bir anlamda doğruladı:

“1,5 yıldır ekonomik olarak ben değil, ülke olarak zor durumdan geçiyoruz. Hem ev sahipleri, hem de kiracılar mağdur. Evet ben de kiramı ödemekte zorluk yaşıyorum milyonlarca insan gibi. Yaşadığım zorlu süreçleri beni takip edenler zaten biliyorlar. Oğlumun başına gelen talihsiz kaza üzerinden kendi yaşadığım ekonomik zorlukların arkasına sığınmak istemiyorum ama zor günlerdi. Tek başıma bunların altından kalkmaya çalışıyorum tökezlesem bile. Süreç mahkemeye taşındığı vakit tek olmadığımı, milyonların aynı sorunları yaşadığını gördüm.

Zaten evi boşaltma sürecinde olduğum ve davanın devam ettiği yasal süreçte neden magazin sayfalarında olduğumu anlamış değilim. Haber kanallarının röportaj taleplerini kabul etmiyorum. Oğlum 6 yaşında ve zaten yeterince zor günler geçirdik, daha fazla psikolojimizin bozulmasına izin vermeyeceğim. Mahkeme sürecimiz devam ediyor.”

“Pucca’nın eski ev sahibi” olduğunu söyleyen Tuba Ünsal da Instagram hesabından Jale Tuncer’e şu sözlerle destek verdi:

“Burada sessiz kalsam haksızlık olacak. Pucca’nın ev sahibiyle davalık olduğu haberlerini gördüm, aylardır kira ödemiyormuş, sonra da dava eden ev sahibine hakaretler etmiş. Yıllarca benim evimde kiracımdı Pucca/Pınar. Evimi mahvetti demek az kalır sanırım yaşadığı tüm travmaların cezasını eve kesti, o kadar kötüydü durum. Aylarca kira ödemedi, haber bile vermeden evi boşalttı. O zaman bu konunun konuşulmasını istemediğim için sustum, sanki tacize  uğrayan kadının kendini suçlu hissetmesi gibi… Bugün haberleri görünce yazmak istedim.”

Pucca’nın oğluyla ne problemler ne travmalar yaşadığını öğrenmek için canlı ansiklopedime sormak yerine biraz internetten okudum.

Pucca’nın altı yaşındaki oğlu bir gün üçüncü kattan düşmüş. Geçirdiği büyük ve ağır ameliyatlardan sonra sağlığına kavuşmuş. Doğrusu gerçekten bayağı zor günler geçirmiş kadın. Bir kitabı da film yapıldığından fazla mali sorunu olduğunu sanmıyorum.

Ama Pucca ile işim daha bitmedi, hatta yeni başlıyor bile diyebilirim. 

Onun bloglarında kitaplarında erkeklere ağır hakaret ettiği de söyleniyor. 

Bu aralardaki ruh halime uygun olduğu için o kitapları bulup okuyacağım. 

Sevgilimin hayatının önümüzdeki günlerde pek de hoş geçeceğini sanmıyorum, bilmem anlatabiliyor muyum?

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.