‘Başım ağrıyor’ eskidi, artık ‘menopoz’ var

Hayat sürprizlerle dolu, değil mi? Lakin bazı sürprizler var ki insana doktorun karşısında “Ne? Menopoz mu? Şimdiden mi” dedirtiyor. Tam da bu olay eskilerden bir spor hocamın başına geldi. Daha 30’lu yaşlarının sonlarında olmasına rağmen jinekoloğu erken menopoz teşhisi koymuştu. Duyguları o kadar karmaşıktı ki.

Öncelikle bu büyük şokla zihninden “Bu kadar erken mi” veya “Artık anne olamayacak mıyım” gibi sorular geçiyordu. Kendini kadınlığını kaybetmiş, seks hayatı sona ermiş, durumu da kişisel bir başarısızlık vakası olarak algılıyordu. Oysa bana kalırsa kadının cinsel yaşamını daha özgür ve rahat bir şekilde yaşamasına olanak tanıyan bir dönem başlamıştı.

Erken menopoz, kadınlarda yumurtalık fonksiyonlarının 40 yaşından önce durması sonucu adet döngüsünün kalıcı olarak sona ermesi durumuna deniyor. Normal menopoz genellikle 45-55 yaşları arasında meydana gelirken, erken menopoz daha genç yaşlarda ortaya çıkıyor ve doğal yaşlanma sürecinin dışında kabul ediliyor. Erken menopoz, kadının üreme yeteneğini kaybetmesine ve hormon seviyelerinin düşmesine neden oluyor, bu da sıcak basması, vajinal kuruluk ve ruh hali değişiklikleri gibi tipik menopoz belirtilerini beraberinde getirebiliyor. Erken menopozun nedenleri arasında genetik faktörler, otoimmün hastalıklar, kanser tedavisi (kemoterapi/radyoterapi), cerrahi olarak yumurtalıkların alınması gibi durumlar yer alabiliyor.

Menopoz, her kadının hayatının doğal bir parçası. Ancak erken menopoz, yani 40 yaşından önce menopoza giren kadınlar için bu süreç, biyolojik olduğu kadar duygusal açıdan da zorlu olabiliyor. Erken menopozun en yaygın belirtilerinden biri östrojen seviyelerindeki düşüşle birlikte cinsel istekte azalma olması. Erken menopoz, vajinal kuruluğa ve esneklik kaybına da yol açabiliyor. Östrojenin azalması, vajinal dokunun incelmesine ve daha hassas hale gelmesine neden oluyor. Bu durum, cinsel ilişkinin ağrılı olmasına ve kadının ilişkiden kaçınmasına sebep olabiliyor. Kadınlar bu süreçte eşlerine karşı çekingen olabiliyor ve kendilerini geri çekebiliyor. Çocuk sahibi olma isteği olan kadınlar için bu süreç, biyolojik olarak bir şeylerin “erken sona erdiği” hissini doğurabiliyor. Cinsel isteksizlik, fiziksel rahatsızlıklar ve duygusal dalgalanmalar birleştiğinde kadınlar kendi dişiliklerine dair sorgulamalara başlayabiliyor.

İyi tarafından bakalım mı

Oysa her şey nereden baktığına bağlı. Hadi gerçekçi olalım: Adet dönemi, yeryüzünde kaç kadının sabah uyandığında “Aman ne harika, bu ay da regl oldum” dediği bir dönemdir ki? Menopozla, adet sancısı türü dertler tarih oluyor.

Tamam, vajinal kuruluk biraz can sıkıcı olabilir ama merak etmeyin! Modern teknoloji sağ olsun, kayganlaştırıcılar, bu durumun bir numaralı kahramanı. Artık “Yolda kalmış kamyon tekeri” hissiyatı olmadan her anı keyifle yaşamak mümkün. Hatta bu durumu bir fırsat bilip değişik markalar ve tatlar denenebilir. Belki hormonlar biraz huysuzlandı ama cinsellik hâlâ gayet eğlenceli! Bu dönemi, eşle yeni şeyler deneme ve keşfetme fırsatı olarak görmek lazım. Hem artık “Şu an hamile kalır mıyım” diye düşünmeden tamamen anın keyfine varmak mümkün. Bu ne mi demek? Sadece eğlence, sadece keyif!

Bir de menopozla alakası olmadığı halde, cinsellikten kaçmak için menopoz bahanesi kullanan kadınlar var. Sürekli sıcak basmasından, duygusal iniş çıkışlardan şikayetçi olan, “hep başı ağrıyan” kadınlar bunlar. Yani sürekli menopoz başlangıcı yaşayanlar. Yıllar boyu “başım ağrıyor” klasik kaçış cümlesi olarak kullanıldı. Ancak şimdi, bu bahane evrim geçirip “Menopoz kapıda, bir şeyler değişiyor” şekline büründü. Yani, baş ağrısı eskidi, menopoz bahanesi devrede! “Benim ruh halim çok dalgalı” kısaca “Bu aralar istemiyorum” demek.

Menopozun cinsel isteksizlik getirdiği yaygın bir bilgi. Ancak bazı kadınlar için bu, menopozla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir süreçte bile işe yarayan harika bir kalkan olabiliyor. “Ruh halim çok dalgalı, bu aralar cinsellik zor” diyerek, cinsel istek eksikliğini menopozun “öncü kuvveti” olarak göstermek, oldukça etkili bir strateji. Her gece “hormonların kurbanı” olmaya pek hevesli kadınlar “Hayatım sebep ben değil, hormonlar” dediklerinde, eş de genellikle bu mazereti kabul ediyor.

Sonuç olarak, menopozda olmasanız bile menopoz bahanesiyle cinsellikten kaçmak kısa vadede işe yarayabiliyor. Ancak uzun vadede, bu kaçışlar ilişkinin derinliğine zarar verebiliyor. Asıl çözümün açık iletişim ve birbirini anlama olduğunu unutmamak gerek. Belki de menopozu beklemeden, ilişkiyi daha keyifli ve tatmin edici hale getirmek için küçük bir konuşmanın vakti gelmiştir!