Kariyerini yarım bırakan, kendini ailesine adayan ve sonunda duyulmayan, görülmeyen, anlaşılmayan kadınlar... Demet Evgar'ın yeni dizisi bu kadınlardan birini anlatıyor ve yeni tartışmalar açıyor.
Show TV’de yeni başlayan Demet Evgar’lı ‘Bahar’ dizisi ortama hızlı bir giriş yaptı. Bahar (Demet Evgar) büyük hayallerle tıp fakültesine gitmiş fakat daha sonra hayatını eşine, eşinin annesine ve iki çocuğuna adamış bir ev hanımı. Tüm fedakarlıklarına rağmen evde kimseden saygı göremiyor. Kocası onu aldatıyor, ev ahalisi onu paspas yapıyor. Birinci bölümün sonunda yaşanan dramatik bir olay ile sanıyorum bundan sonrasında Bahar’ın hayatını yeniden çizme mücadelesini izleyeceğiz.
Bahar karakteri evde görülmediğini, duyulmadığını veya anlaşılmadığını düşünen pek çok kadının hislerine tercüman oluyor. En önemlisi de her şeyi içine atıyor, kesinlikle yüzleşmiyor, öfkesini ifade etmiyor ve dışarıya karşı mutluluk saçan görüntüsü ile Oscar’lık bir performans gösteriyor.
Yapılan saygısızlıklara bahane bulmak çok kolay. O da her şeye bir bahane buluyor. Eşinin ilgisizliğini onun çalışma temposuna, kayınvalidesinin umursamaz kabalıklarını onun sözde “hastalıklarına” bağlıyor. Aslında bahane bulmak her zaman en kolay kaçış. Eşiniz bir arkadaş toplantısında herkesin önünde söylediğiniz bir şeyle alay ederse şaka yaptığını, veya anne babanızla yemeğe son anda gelmezse, çok önemli bir toplantısı çıktığını söyleyerek davranışlarına bahaneler üretebilirsiniz. Ancak bu bahanelerle ona alan açtıkça, saygısızlık aşağılamaya, yani üstünlük duygusuna ve küçümsemeye dönüşebiliyor.
Bahar’ın hayat yolculuğu bir tarafa, dizi aslında önemli bir itirafta bulunuyor. Dizide başarılı doktor kadın profilleri (biri Baharı’ın doktor arkadaşı diğeri de kocasının sevgilisi) öyle bir çiziliyor ki kariyeri ile parlayan başarılı bir kadının aynı zamanda aile, eş, çocuk sahibi olamadığının kalın puntolarla altı çiziliyor.
Bu nedenle dizideki başarılı doktor kadın karakterler, sıra sıra diplomalarını duvara assalar da eve gidince yalnızlar. İlişkilerden beklentileri ya yalnızlık ya da evli bir erkekle maceralar. Neyse ki bu başarılı kadınlar aile kurmadaki beceriksizliklerini günübirlik en ateşli seks gecelerini yaşayarak kompanse ediyor:)
Bu düşünceyi araştırmalar da destekliyor. Araştırmalara göre bir erkeğin, sevgilisi veya eşi başarılı olduğunda özgüveni zedeleniyor, ve ilişkinin geleceğine dair beklentileri azalıyor. Onun “başarısının” parayla ya da işle ilgili olması da gerekmiyor. Çalışmalar aynı zamanda kadının kilo vermesinin bile erkeğin egosu üzerinde olumsuz bir etki yaratabildiğini gösteriyor!
Üstelik “daha yüksek sosyal statüye” sahip kadınların romantik ilişkilerde başarılı olma ihtimalinin çok daha düşük olduğunu görülüyor.
İster gözü korkuyor deyin, ister ihmal edilmiş hissediyor, erkekler başarılı kadınları taşımakta zorlanıyor. Önce “başarılı bir kadınla ilişki kurabilecekleri” fikriyle kendilerini onaylanmış hissederken, kendisinin gölgede bırakıldığını algıladığında denge değişebiliyor. Özellikle de kadının başarısı erkeğinkini aştığında ve erkek kendi eksikliklerinin ortaya çıktığını hissettiğinde sorunlar ortaya çıkabiliyor.
Araştırmalar gösteriyor ki dizide yaşananlar hayatın gerçekleri. Modern erkekler sevgililerinde zeka, başarı ve bağımsızlık istediklerini iddia ediyor. Eğer durum buysa, neden bu kadar çok bağımsız, başarılı kadın hayatta kazanıyor ama aşkta kaybediyor? Bunun sebebi “aşk uçurumu”. Yani erkeklerin çıkmak istediklerini söyledikleri kişilerle gerçekte bağlandıkları kişiler arasında kafa karıştırıcı bir uçurum var.
Çok başarılı bir kariyer adımı attığınızda, veya beş sene önceki kot pantolonunuza tekrar sığabildiğinizde sevgiliniz “Vay be harika” dedikten sonra sessizliğe bürünüyorsa dikkat! Başarınızdan korkuyor olabilir. Kadınlara meslek sahibi olun, ekonomik bağımsızlığınızı kazanın, kendinden emin kadın en çekici kadındır denirken , aslında bu hurafeler kadınları aşağı çekmeye devam ediyor. Kadınlar ne yapsın, aman sevgilim korkar da ilişkimiz bozulur diye kendini ona hizmete mi adasın? Böyle durumlarda hiç bir zaman beklenen son olmuyor ki. Erkekler tabiri caizse “cepte” gördükleri kadınları kolayca harcayabiliyor. Yoksa Hülya Avşar’ından Adriana Lima’sına en güzel, en başarılı kadınlar aldatılır mı?
Aşk, şefkat ve tutkunun yanı sıra sevgilinize bir kişi olarak duyduğunuz derin hayranlığı da barındırmalı. Çalışmalar sevginin temelini ve anlamını oluşturan en önemli bileşenlerden biri olarak saygıyı gösteriyor. Diğer bileşenler arasında çekim ve güven yer alıyor.
Başarılı kadınlar için doğru erkeği bulmak daha zor olabilir ama kesinlikle imkansız değil. Bakınız George Clooney’nin eşi Amal’a. İki başarılı kariyer insanı bir araya gelebiliyor ve samanlık seyran olabiliyor. Ya da ben bu kadar bekleyemem diyorsanız, flört uygulamasında başarılı bir cerrah olduğunuzu belirtmeyin, seçim sizin.